Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Abdulbaki GÜNIŞIĞI

15 TEMMUZ KONTROLLÜ BİR DARBE MİDİR?

Tarihimize Osmanlı döneminden itibaren baktığımızda, yapılan bütün askeri müdahalelerin ismi darbedir. Darbe kelimesi, vurmak , indirmek, hakkından gelmek gibi manalar ifade eder. Bu kelimenin kullanılmasının sebebi ise, ortada bir hükümet ve yönetim var iken, birilerinin bu hükümete fiili veya yazılı bir müdahale ile darbe vurması, onu iktidardan indirmesi veya iktidarına kendince bir şekil vermesinin adı olduğu için, yapılan bu müdahaleye darbe ismi kullanılır.

          Darbenin kontrollu ve kontrolsuz diye tabir edilmesi ise yeni bir tanımdır. Bu güne kadar yapılan bütün askeri darbelerin, kontrolsuz, kendi başına gelişen, başıboş hareketler olduğu düşünülebilirmi? Oysa darbeyi yapanların önce bir bahaneleri olması ve ardından bir hazırlık yapıp bir yerlerden destek almaları ve tanınmak içinde bir alt yapı hazırlamaları gerekir. Her darbeci kendisine karşı çıkacak bir güç hesabı yapar ve bu karşı çıkmayı nasıl bertaraf edeceğinin hesabını yapmadan darbe yapmaz. Nitekim bu hesabı iyi yapamayanların kellesinin gittiğinide bizzat yakın uzak kendi tarihimizde bulabiliriz.

          O bakımdan 15 temmuzda yapılan ve ikiyüzelli insanımızı kaybettiğimiz, binlercesini ise ağır ve hafif yaralı olarak bulduğumuz kalkışmaya kontrolsuz bir darbe denilebilirmi. Tabiiki de hayır. Bundan önce olduğu gibi bu darbede kontrollu bir darbedir. Diğer bütün darbeler gibi. Bu darbede yapanlar tarafından tasarlanmış, aylarca düşünülmüş, şartları hazırlanmış ve bir düzen içerisinde yapılmaya çalışılmış bir darbedir. Gayet kontrolludur. Fakat darbeyi yapanlar ve kontrol edenlerin tek unuttuğu, bu darbelerin artık Türk milleti tarafından seyredilmeyeceği, kabullenilemeyeceği, insanların onurlarına ve izzet-i nefs lerine ağır geleceğidir.

          Bundan önce yapılan bir darbenin, onursuz generali, aynen şöyle söylemişti. Halk’tan birkaç kişi sokağa çıkıp bize karşı dursa idi, kışlamıza dönmeye niyetimiz vardı. Fakat hiç kimse itiraz etmeyince bizde darbeyi yapabilme imkanını bulduk.Özellikle cumhuriyeti kuran zihniyetin, kendi halkına ve onun değerlerine karşı duyarsızlığı ve karşı duruşu vardı. Halkın manevi değerlerine saygısız ve onu yok sayan maddiyatçı ve inkarcı, tabiri caiz ise irtica-ı bir fikre sahip idiler. Bu fikrin sahipleri, kendi çizdikleri yoldan sapılmasını engellemek ve Türk milletinin bin yılın üstünde ki manevi birikimini sıfırlamak için yaptıkları çalışmalara engel olan her hareketi bastırmak için askere güya cumhuriyeti korumak ve kollamak gibi , asla bir ordunun vazifesi olmayan hususları, ordunun birinci vazifesi haline getiren kanunlar çıkarmış ve bu bahane ile milletin tabii mecraında gitmesine engel olmak için, çeşitli bahaneler ile sürekli olağan gidişe müdahale etmişlerdir.

            Kılıçdaroğlunun bir yerlerden apararak kullandığı, kontrollu darbe sözü bence gayet doğrudur. Bizzat kılıçdaroğlunu kontrol eden güçlerin kontrolunda yapılan bir darbedir ve konrtrol edebilseler idi, aziz Türk milletinin canının çok yanacağı, yurdun ve vatanın birliğine ve dirliğine büyük zarar vereceği aşikar idi. Türk milletinin bu kontrol kelimesine şiddetle karşı çıkması üzerine, kılıçdaroğlu bu söyleminden vazgeçip, sarayın kontrollu darbesi gibi, eninde sonunda başına patlayacak bir cümleyi kullanmaya başlamıştır. Oysa kendisini kontrol edenlere bir danışsa idi, onlar asla bu cümleyi kurmayın derlerdi kendisine. Fakat düşünmeden konuşma gibi halleri çok olan bu zat, kendi ayağına dolacak bu cümleden dönemez hale gelmiştir.

         Kılıçdaoğlu kontrollu darbe  ve 18 temmuzda karşı darbe sözünü kullanır iken, suçladığı kişi sayın cumhurbaşkanımızdır. Kılıçdaoğluna göre, cumhurbaşkanımız bu darbeyi hazırlamış ve kontrol etmiş tir ki, bu gün hükümetin almış olduğu olağanüstü hal durumunu meydana getirsin ve meclisten geçiremeyeceği kanunları bir KHK ile yapsın ve icra etme imkanı bulsundur. Olağanüstü hal ile acaba hangi kanunları çıkarıp devleti yönetiyorlar da vatandaştan hiç ses çıkmıyor. Düşünmek lazım, ben sıradan bir vatandaş olarak, ortada ne olağanüstü bir hal ve nede hayatımı zorlaştıran bir durum görüyor ve seziyorum. Çünkü kılıçdaroğlunu ve onu kontrol eden Amerika, fetö ve ab nin şikayet ettiği hiçbir hal bende ve benim gibi sıradan insanları ilgilendiren bir netice hasıl etmiyor.Bizler günlük işlerimizi her zamanki gibi yapıyoruz. Fakat bu olağanüstü hal yasası ile başı derde girenler hep bir ağızdan bağırmaya ve şikayete devam ediyorlar. Demekki bu olağan üstü hal yasasının bizim gibi normal vatandaşları ilgilendiren bir yönü yok. Kimi ilgilendiriyor sizce, askerimizi ve polisimizi ve sivil insanlarımızı kalleşçe şehid eden pkk ve benzeri örgütleri, onları koruyup kollayanları ve diğer bütün Türk düşmanlarını ilgilendiriyor ki, onları temsil edenlerde nasırlarına basmış gibi hep bir ağızdan feveran ediyorlar.

          Fakat kılıçdaroğlunun cumhurbaşkanımızı suçlayan kontrollu darbe sözüne gelir isek. Bir düşünün sayın cumhurbaşkanı bu günkü olağan üstü hal uygulamasını icraya koymak için bir darbe hazırlıyor ve onu kontrol ederek bu günkü hali sağlıyor demektir. İlk önce bu  darbeyi yapacak askerleri ayarlıyor sayın cumhurbaşkanı, ardından bu askerlerin kazara şehid edeceği insanlar ile görüşüp, kardeşim nasıl olsa bir gün öleceksiniz, ne olur şu darbecilerin attığı kurşunların, bombaların karşısında durun, bakın ne güzel şehid olacaksınız diyor ve ikna ediyor. Bu insanlar çoluk çocuk, ölmek için yurdun her yerinden geliyor ve gayet kontrollu bir şekilde ölüyorlar. Bu da yetmiyor, önce anlaştığı askerlere de kusura bakmayın fakat sizi bir süre hain ilan edeceğiz, memleket meselesi artık idare edin, bir gün sizin hakkınızı size teslim edeceğim diyor ve onlarda kabul ediyorlar. Bütün bunları ayarlayan sayın cumhurbaşkanımız, darbeyi başlatıyor ve bizzat kendisine de kurşun sıktırarak işin daha ciddi görünmesini temin ediyor.

       Bu sor paragrafa güldüğünüzü görüyor gibiyim. Gülecek bir hal tabiî ki. Fakat siyasi partilerin sürekli olarak devlet ve millet diyeceğini kim söylemiş size. Arada sırada milleti güldürecek işlerde yapmalılar ki biz onları sürekli olarak seçelim. Ciddi işleri herkes yapar. O bakımdan komik haller zor olduğundan bu vazifede chp ve onun liderine verilmiştir. O da gayet kontrollu bir şekilde Türk milletini güldürme işini yapmaktadır, üstelik bunu da gayet ciddi bir şekilde bir devlet görevi addederek yapmaktadır. İlahi Kemal Kılıçdaroğlu, sende olmasan bizi kim güldürecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulbaki GÜNIŞIĞI Arşivi