Aşkın Gücü…

İki kişi birbirini sever de kavuşurlarsa MUTLULUK olur,

Biri kaçar diğeri kovalarsa AŞK olur,

İkisi de sever ama kavuşamazlarsa işte o AŞK o zaman EFSANE olur…

Aşıkların Gönüllerinin Yanışıyla,  Gözyaşları Olmasaydı, Dünyada Su Da Olmazdı, Ateş de

 Hz Mevlana

Sanırım aşkı en iyi tarif eden cümledir bu. İnsan daima kavuşamadığı ve erişemediğine aşık olur. Kimilerine göre sevdiğine kavuşunca, rüzgarın yönü değişir, eskisi kadar güzel değildir onu sevmek. Oysaki kimilerine göre de kavuşmak güzeldir; onu severken ölen tüm hücrelerini yenilersin, ruhuna CAN gelir. Kavuşma vaktine kadar çekilen ızdırap ise en ACISI olur. Göz yaşı ise en ISLAĞI olur, yalnızlık ise en KARANLIĞI… Hatta ölüm bile hoş gelir. Ama tüm bu çekilenlere rağmen kavuşamazsan bu koca dünya sana DAR gelir.

 AŞK’ ın kendi gerçekleri vardır. Aşıksan yaşam bir başka ışığa teslim olur. AŞK ' ta yarın kavramı yoktur günü yaşarsın; zaman ileri doğru değil, yüreklerin derinliklerine doğru işlemeye başlar. AŞK 'la buluştun mu bir kere hiç tanımadığın bir ateşle, SEVDA ATEŞİ ile yanarsın; yükün çok ağır olur, içine korkular düşer. Endişeye kapılırsın, nefesin kesilir, gözün hiç bir şeyi görmez, Sen senlikten çıkarsın. İşte bu halde iken, DİKENDEN GÜL YETİŞTİREBİLİRSEN, KIŞI DA BAHARA DÖNDÜREBİLİRSİN. Evlilik aşkı öldürür derler, kimine göre doğru kimine göre de yanlıştır. Bence evlilikte aşkın yerini SADAKAT alır, SAYGI ile bütünleşir ise o SEVGİ beslenir, büyür ve mutlu evlilik yerini bulur. Ama her evlilik aşkın kimyasına uygun değildir. Hiçbir duygu yaşamadan evlenmiş olmak için evlenenler var, o tür bir evlilik müessesesi de ya hemen dağılır, ya da bu girdabın içinde boğulur gider insan.

Aşk’ ın ne zaman nerede karşına çıkacağı belli olmaz. AŞK 'ın yaşı, dili, dini, rengi de yoktur. AŞK zengin, fakir, kültürlü veya cahil de aramaz. AŞK varlığın içinde yokluğun acısını, hiçliğini yaşatacak duygusal anlamda insan arar. İnsan ne kadar uğraşsa da duygularını yok edemez; nice şarkılar, türküler, destanlar yazılmıştır. Bu duyguları derinden hissedenler kendilerini bulurlar onların içinde. Aslında Aşkın En zoru ise iki kişi sever de kavuşamazsa efsane olur dedik ya… İşte ASK'ın en acı tarafı da budur.

Bu durumu yaşayan herkesin bildiği efsaneleşmiş aşklardan örnekleri hepimiz biliriz. ASLI İLE KEREM, FERHAT İLE ŞİRİN, MEMO İLE ZİN bunlar hiçlik mertebesine ulaştıkları için efsane oldu AŞK'ları.  AŞK' a düştün mü mantık kaybı yaşıyorsun, divane oluyorsun, seyyah olup AŞK'ına kavuşmak için yollara düşüyorsun, ama AŞK'a kolay ulaşılmıyor, İnsan hayatında bir kere AŞK'ı tadacağı insanı buluyor, o da yanlış yerde ve yanlış zamanda da olabiliyor, ya da imkansız olanı da olabiliyor. Ama bulduğu zamanda, aşkına karşılık alamıyor ise sokaklar dar gelir ona, tıpkı vücudunun yüreğine dar gelmesi gibi. Ne denizin mavisi açacak içini, ne de pırıl pırıl gökyüzü, birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan  ‘’Önemli olan sağlık, yaşamak güzel, boş ver her şey unutulur’’ diyecekler; sen hiç birini duymayacak, yalnız kalmak isteyeceksin. Aslında kurtulmak istediğin halde o sevdayı yaşamak için direneceksin. Biri sana içindeki bu sevda ateşini söküp atabileceğini söylese kaçacaksın, sevdana sahip çıkacaksın. Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin. Herkesi ona benzetip, kimseyi de onun yerine koyamayacaksın. Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek, boğazın düğümlenecek, hüzünleneceksin.

Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin ama nafile... Düşüncesi bile tahammül edilemez gelecek... Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin, telefonunun çalmasını bekleyeceksin, aramayacağını bile bile telefonun her çaldığında yüreğin ağzına gelecek, için burkulacak, canın yanacak onun sesini duymak için yanıp tutuşacaksın, ama arayan o olmayacaktır. Defalarca aradığının kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin kendinden. Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin, ama bir umut onunla bir gün bir yerde karşılaşma ümidi seni alıkoyacak, gel git ler yaşayacaksın, buna yaşamak denirse. Belki de artık sevmemeye yemin edeceksin, ama bunu da başaramayacaksın, sevdana sadık kalıp ONU KALBİNE, KENDİNİ DE YALNIZLIĞA GÖMÜP ÖLÜME AŞIK YAŞAYACAKSIN. Umutlar vardır hani insana hayaller kurduran türden, eller vardır. Omzuna dokunduğunda bile mutlu olacak türden. Aslında o an sadece el ele tutuşmaktır tüm istenilen; gözlerine bakmaktır MUTLULUK onu görebilmek için defalarca aynı yerden geçmektir ÖZLEMEK, ona bakmıyor gibi yapıp da aslında gözlerinin onu aramasıdır ÇARESİZLİK, içinde olanları ona söyleyememektir KENDİNİ BERBAT HİSSETMEK, onun için her şeyi yapmaktır FEDAKARLIK, ama karşılığında hiç bir şey görememektir YALNIZLIK, Geceleri onun resimlerine bakıp sessizce AĞLAMAK…

EFSANE AŞKLAR DAVAYA BENZER, CEFA ÇEKMEK DE ŞAHİDE, ŞAHİDİN YOKSA DAVAYI KAZANAMAZSIN Kİ...

..............GÖNLÜNÜZÜN ŞAHİDİNİ BULMANIZ DİLEĞİ İLE...........

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülser YAMAN Arşivi