Başkanlık Sistemi, Yeni Anayasa ve Kahramanmaraş

 

Her zaman yerel konuları yazmamız bize zaman zaman “dar kalıplara mahkum olmak” gibi bir sorunu da beraberinde getiriyor.

Sadece Kahramanmaraş içinde dağıtılan bir gazetede yazı yazmıyoruz. Dünyanın ucunda bulunan ülkelerde bile bizi insanların okuma imkanı oluyorsa ve bu site öncelikli olarak Kahramanmaraş lobisi anlayışı içinde yayın yapıyorsa, zaman zaman ulusal konulara hatta bizi doğrudan etkilen çevresel, tarihi, sosyolojik vce ekonomik konularda evrensel manada da yazılar kaleme almamızın doğru olduğunu düşünüyorum.

Başkanlık sistemi sadece Ankara ve İstanbul’da yaşayanları değil, Anadolu’yu, Misaki Milli sınırlarımızı etkilediği kadar, bütün Türklük coğrafyasını da etkileyecek çok önemli bir sorundur.

O halde Başkanlık sistemi, yeni Anayasa gibi bizi doğrudan etkileyen konularda hem bizlerin hemde içinde yaşadığımız şehir insanlarının söyleyecek sözlerinin olduğunu düşünüyorum.

DÜN bir kaç saat 400 Yataklı Kahramanmaraş Şehir Hastanesindeydim (Necip Fazıl Kısakürek bizim medarı iftiharımızdır. Ancak bu hastaneye adının verilmesine bir anlam veremediğim ve bağ kuramadığım için 400 yataklı Şehir Hastanesi adını kullanacağım) Orada Doktor arkadaşlar ve diğer yöneticiler ile vatandaşlar ile sohbet ettim.

Hastaneyi sordum, vatandaşlarımız alışmış gözüküyorlar. Pırıl pırıl, görevliler canla başla çalışıyorlar. İnşallah bir kaç yıla kadar sağlık kompleksi olarak bu kentimize hizmet verir.

(Her ne kadar dün bir sendika yönetimi mobing uygulamakla eleştirmiş olsa bile ben buna vatandaş olarak katılmıyorum. Yukarı devlet hastanesi ile Kadın Doğum Hastanesinde personel fazlalığı konuşuluyor. Tabii ki yönetim buralardan personal kaydıracaktır, değiştirecektir. Kimsenin avukatlığını yapmıyorum. Ama buralar kimseninde yan gelip yatacağı yerler değildir. Herkes evine en yakın yerlerde çalışmak istiyor. Ne yani herkesin evine yakın sağlık kurumları mı oluşturalım?)

Malum dedik ya; konumuş Başkanlık sistemi… görüştüğüm tanıdık dostlarımız, doktorlar, yöneticiler üniter yapı korunmak kaydıyla Başkanlık sisteminin Türkiye için iyi olacağı yönünde.

CHP, MHP ve bazı Siyasi Partiler ile mevcut sistemin rantından istifade eden insanlar Başkanlık Sistemine doğal olarak itiraz ediyorlar.

O gün Başbakan yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ’ı HaberTürk Tv’de izledim. Fedaral sistem ile Başkanlık sistemini karıştırmamak gerektiğini önemle vurguladı.

Sayın Bozdağ diyor ki; “üniter yapı korunarak Başkanlık sistemine geçilebilinir”

Yani Türkiye Eyelatlere bölünmeden mevcut idari yapı korunarak bu sistemi Türkiye’de uygulamak mümkün.

Buna gerekçe olarak da İstikrarı yani siyasi istikrarı gündeme getiriyor. 1991 seçimleri ile 2002 seçimleri arasında geçen 11 yıla baktığımızda siyasi istikrarın bir ülke için ne denli önemli olduğu ortaya çıkıyor.

Kaldı ki mevcut seçim sistemi ve siyasi partiler yasası değişecek.  Bu durumda bir Genel Başkan 30 yıl o koltukta oturamayacak. Bir milletvekili Genel Başkana yaptığı biat sayesinde üç-dört dönem yani 15-20 yıl milletvekili olarak kalamayacak.

Çünkü yeni sistemde Dar bölge seçim sistemi uygulanacak.

Buna en güzel örnek illerde seçim bölgelerinin ikiye hatta üçe ayrılmasıdır. Ve adayları Parti Genel Başkanlarının değil o seçim bölgesinde yaşayan o partiye kayıtlı üyelerin tespit etmesi var. Ayrıca çıkarılacağı milletvekili sayısının en az üç katı isim var.

Buradan şunu anlıyorum;

Ben sandığa gittiğimde, önce partiye sonra da milletvekili olmasını istediğim insanları tercih ederek oy vereceğim.

Bu sistem hayata geçerse, milletvekili halka mı hesap verir yoksa genel başkanına mı?

Yani adına Demokrasi dediğimiz olay seçme ve seçilme ile başlayacak, günlük toplumsal hayatımızın bütününde de kendini gösterecek.

Ayrıca,

YASAMA ve YÜRÜTME  farklı olacak. Yürütmeyi Başkan yaparken, yasamayı Meclis yapacak.

Şimdi olduğu gibi Başbakan Meclise gelerek kendi milletvekillerine tahakküm uygulayamayacak, talimat veremeyecek.

Tabii bu mevcut Genel başkanların işine gelir mi?

Şu anda partilerin genel başkanları adeta birer Padişah gibi astığı astık, kestiği kestik durumundadır.

Siyasi Partiler mevcut yapısıyla sürekli tüketen bir konumdadır. Oysa başkanlık sistemi hayata geçtiğinde şehirlerde bu günkü durumda olduğu gibi bir örgütlenme olmayacak, idareye iktidar baskısı da yapamayacaktır.

Tabii bu sistemden rant elde edenler, bu sistemden beslenenler doğal olarak milletin hayrına olan bu sistemi istemeyeceklerdir.

Çünkü yetki birilerinin elinden alınacak ve doğrudan halka verilecektir.

Halk,

Belediye Başkanını kendisi seçecek.

Milletvekilini kendisi seçecek,

İl Genel meclis üyesini kendisi seçecek,

Belediye Meclis üyesini kendisi seçecek…

Bu sistem  hayata geçtiğinde İller’de Vali, Belediye Başkanı yada bir başka yetkilinin tahakkümü, ben yaptım oldu gibi dayatmaları da olmayacaktır.

Halktan yetki alan Belediye Meclis üyesi, İl Genel Meclis üyesi doğrudan halka hesap vereceği için halk için doğru olan kararları alacak, kimse canının istediği gibi imar değişikliği yaparak rant elde edemeyecektir.

Başkanlık sistemi Türkiye’de istikrar getireceği gibi, demokratik kurumlarında kökten yerleşmesine sebep olacaktır.

Bana göre Türkiye’nin kurtuluş reçetesi olarak ben üniter yapı korunarak Başkanlık sisteminin hayata geçirilmesinde görüyorum….

Anayasa tartışmaları yeni anayasa için Kahramanmaraş’ta kimlerin ne söylediği ile ilgili yazı da yarına kaldı.

Uzun yazılar vatandaşı sıktığı için bir konuya odaklı yazmaya gayret ediyor, yarın görüşmek üzere diyorum.

Esen kalınız,

Hayırda kalınız!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi