A.Süreyya Durna

A.Süreyya Durna

Bir Dursun Çavuş Vardı Diyar-ı Adıyaman’da

              Dokunuş

Seçim atmosferinde ne kadar zevat varsa,

Uçan sineği vurur adaylık yarışında.

Desteksiz atış ile yeryüzünden ta Mars’a,

Durmadan kül savurur adaylık yarışında.

                                                       A.S.D

       Adını ve hatırasını bilhassa (o bölgede) seçimlerde hatırlamamak mümkün değil. Dursun Çavuş, Adıyamanlıların kalbinde taht kurmuş bir PTT emeklisiydi. Allah rahmet eylesin.

       Öyle ki hazır cevaplılığı ve mizah ustalığı; Hoca Nasrettin’e ve İncili Çavuş’a pabucu ters giydirirdi.

       1973 yılı siyasi genel seçimler yapılmış, hükümet CHP-MSP koalisyonu şeklinde tezahür etmişti. Hemen akabindeyse ülke sathında mahalli seçimlere gidilmiş, partiler arası kıyasıya bir mücadele başlamıştı.

       Ben o tarihte, bir özel dershanede İslam yazısı ve Osmanlıca üzerine ders veriyordum. Birinci parti olarak MSP boy gösterdiğinden, bu partiden diğerleri korkuyordu. Belediye Başkanlığına güçlü bir isim olarak Mustafa Kemal Kocatürk aday gösterilince, Adalet Partisinin mevcut Belediye Başkanı ve adayı olan zat, kalp sektesi neticesinde bir başka âleme göçünü yüklemişti. Yerineyse bu partiden bir başka aday ikame edilmekteydi.

       (Zikrettiğim tarih diliminde Adıyaman, küçük bir Anadolu kasabası görünümündeydi ve halkı; ekseriyetle birbirini tanırdı. Hasır iskemleli kıraathanelerde koyu sohbetler yapılır, tabaka tütününden sarma sigara dumanları ortamı daha da koyulaştırırdı. Altı köşeli tipik bir kasket, sıkkın paçalı ve geniş pöçüklü bir aykırı şalvar giyen sıcakkanlı bu insanların silueti hâlâ gözümün önündedir.)

       Mevzuumuza dönecek olursak, mahalli seçimlerin start almasından mütevellit; söz konusu şehirde hayatın akışı tamamen başkalaşmıştı.

       Dursun Çavuş ise, sevenlerinin çokluğuna güvenerek tavrını bağımsız adaylıktan yana koymuş; seçim bürosu olarak da Hanno’nun kahvehanesini kiralamıştı. Dursun Çavuş sempatizanları burada toplanıyor, burada gönül eğlendiriyorlardı. Muzip seçmenler; “Hanno dayı, yap bi gayfe Dursun Çavuş’tan!.. Ula Hanno, bi gazoz da baa aç Dursun Çavuş’tan!.. Çaylar davşan ganı olsun, Dursun Çavuş’tan!..” diyerek, hoş vakit geçirmekteydiler.

       Dursun Çavuş, kendisini seçim atmosferine tam kaptırmış; hiç kimsenin aklına gelmeyecek biçimde klip uyguluyordu. Boz bir devenin üzerine binmiş, elinde tahtadan bir kılıç; başına bağladığı emame ve entarisiyle Atatürk meydanında haykırıyordu:

       “Ne keçim var ne suçum, ben bir Dursun Çavuş’um!.. Savulun karşımdan ben geliyorum!..”

       Dursun Çavuş, kıyafet kanununa muhalefetten ve izinsiz gösteri yapmaktan dolayı, apar topar emniyet müdürlüğüne götürülmüştü. Tabii halk da, Dursun Çavuş’u yalnız bırakmamakta ısrarlıydı.

       Dursun Çavuş, bir başka gün başka bir metot uygulayarak sürekli gündem oluşturmaktaydı. Hanno’un kahvehanesi ise malûm… Tam bir pılıçkacı yatağı… Yellenmek dahi Dursun Çavuş’un kesesindendi…

       Netice itibariyle seçimler yapılmış ve sandıklar açılmıştı. Milli Selamet Partisinin adayı, Adalet Partisinin adayına otuz üç (33) oy fark atarak, Belediye Başkanlığını kazanıyordu. Bağımsız aday Dursun Çavuş’a sadece üç oy çıkmıştı.

       Hanno’nun kahvehanesi eski seyrine dönmüş, Dursun Çavuş ise; kefen parasına varıncaya kadar yolunmuştu. İçerisi tıklım tıklım dolu olan kahvehanede, herkes anonim bir ifadeyle; “Valla Çavuşum horontacak saa (sana) oy verdik!” Bir öteki; “Yalan söölüyosam ölümü öpesin Çavuşum, cümbür cömaat saa çalıştık!” Öteki biri; “İki gözüm kör olsun ki Çavuşum, oyumuzu saa gullandık!”

       Ve artık Dursun Çavuş dayanamaz haliyle volkan gibi patlayıverir:

      

       “Ula Adıyamanlılar! Baa (bana) çıkan üç oyun biri benim! Biri benim arvadın! Acaba bu üçüncü oy, hangi nesini ne yaptığımın adamının?!.” der.

                                                      ***

       Adalet Partisinin itirazı üzerine iptal edilen seçimler, altmış gün sonra yeniden yapılıyordu. Adalet Partisinin parlamenterleri, Adıyaman’a adeta karargâh kurmaktaydılar. Milli Selamet Partisinden tek hatip ise eski İstanbul Senatörü Ali Oğuz’du. Elektrikler kasıtlı olarak sürekli kesildiği için, mücadelesini bilhassa geceleri lüks ışığında sürdürüyordu. Bu sefer 633 oy farkıyla MSP’nin adayı, yeniden başkanlığı garantilemişti.

       Olanlar, Dursun Çavuş’a olmuştu tabi. Bu hadisenin ardından zaten pek fazla uzun yaşamadı.

       Seçimlerin sis bulutları üzerimize kümeleşmişken; Adıyamanlıların her mevzuda darb-ı mesel hâline getirdikleri Dursun Çavuş’u, yâd etmiş bulunduk böylece…

       Mekânı cennet olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A.Süreyya Durna Arşivi