Ahmet Doğan İLBEY

Ahmet Doğan İLBEY

Bir Maraş Türküsü Söylemenin Vakti Şimdi

Maraş-Fransız Harbi’ni başlatmıştı Maraşlı İslâmlar, yani Maraşlı Türk ecdâdım. Yürümüşlerdi Fransız kâfirinin üstüne Uzunoluk’tan aşağı. Şehit vermişlerdi o gün. Yüreğinizde Maraş müdafaasının kahramanlarına dair sızı ve hasret duyuyorsanız bir Maraş türküsü söylemenin vakti şimdi:

“Maraş Maraş derler de yâr amman amman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim of of.”

MARAŞLI ŞEHİT: “ANAMA SÖYLEYİN DAMDA YATMASIN / OĞLUM GELİR DİYE ÜMİT ETMESİN”

Bu türküye göre, ölen kişi Maraş-Fransız Harbi’nde şehit düşmüştür. Türkü, ölenin diliyle söylenmektedir. Devamı çok içlidir, yürek dayanmaz. Şehidin anasına vasiyeti mâşerî yüreğimizi kanatacak cinstendir: “Anama söyleyin damda yatmasın / Oğlum gelir deyi ümit etmesin /Anama söyleyin atımı satsın / Sıhhıyedir gelsin yaramı sarsın / Nişanlım güzeldir kardaşım alsın / Kardaşım almazsa da dostlara kalsın.”

Türkünün söylediğine göre, şehidimiz yeteri kadar savaşamadan ve Fransız’a haddini bildiremeden şehit olduğuna hayıflanıyor. Bu duygularını türkünün devamından anlamak mümkün: “Sürerim sürerim gitmez kadana / Fransız kurşunu geçmez adama.”

Türkünün sonu, şehidin “Genç Osman Türküsü”nden uyarlama bir söyleyişle Maraşlıların gönlünde yer bulur: “Kılınç Ali der ki, gelsin göreyim / Üç kızımın birisini vereyim /Analar böyle bir yavru beslememiş.”

Şimdi de ilk dört kıtası aynı olan bu türküyü farklı uyarlama yapılmış tarzıyla dinleyelim: “Maraş’ın içinde bir çeşme akar / İçerim içerim ciğerim yakar / Şimdi garip anam yollara bakar /  Öldü diye haber edin sılama / Maraş’ın dağları bozdur ormandır / Görünür bizim dağlar dumandır / Gayrı benim kavuşmam gümandır / Öldü diye haber salın sılama.”

“ATIMI BAĞLADIM DELİKLİ TAŞA / YÖNÜMÜ ÇEVİRDİM ŞANLI MARAŞA”

Bir kaç uyarlaması olan, çağrışım ve mâna bakımından en kuvvetli, en yürek yakıcı has Maraş türküsü “Atımı Bağladım Delikli Taşa” ezgisini her Maraşlı ara sıra söyleyip mâzi duygularını ve cedlerine olan aidiyetini güçlendirmelidir: “Atımı bağladım delikli taşa / Yönümü çevirdim şanlı Maraş’a / Yavrumu kaptırdım alıcı kuşa / Bir yanımı boşa getirdi felek / Aman n’olduysa bana Mevlâdan oldu / Aktı gözüm yaşı didelerim doldu / Ben bana acımazdım yâr öksüz kaldı / Bir yanımı da boşa getirdi felek.”

Bu meşhur uzun hava Maraş türküsü, güftesinde yapılan küçük değişikliklerle birden fazla bestesiyle söylendiği bilinir. Yüreğimizi yanımıza alıp, elli yıl öncecine kadar çokça söylenen bu baş türkümüzü bu gün bilen Maraşlı sayısı hayli azaldı: “Atımı bağladım delikli taşa / Yönümü çevirdim koca Maraş’a /Yavruyu çaldırdım alıcı kuşa...” diye devam eder ve yukarıda örneklerini verdiğimiz üzere farklı uyarlamalarla söylenir.

Bu türkümüzün bir uyarlaması daha var. Maraş-Fransız Harbinin en şiddetli anlarını gözünüzün önüne getirin ve köyünden gelip şehit düşen bir yiğidinin iç âlemini seslendiren bu türkümüzü kalp kulağınızla dinleyin:

“Atımı bağladım delikle taşa / Yönümü çevirdim şanlı Maraş’a / Yavrumu kaptırdım alıcı kuşa / Ölümü kaldırın koca Maraş’a / Vurun arkadaşlar ben yaralıyım / Kara taş içinde kaldı mezarım / Çeteler bozuldu sersem gezerim / Yılanı koydular dar bir torbaya / Vurun arkadaşlar namus günüdür / Fransız der ki bu nasıl uşak / Elinde filinta belinde kuşak / Vurun arkadaşlar namus günüdür.”

“MARAŞ MARAŞ DERLER DE UY AMMAN AMMAN”

Birçok türkünün birinci mısraı “Maraş Maraş derler de...” mısraıyla başlar. Bunun sebebi, göçebe ve yerleşik köylümüz için Maraş, medeniyetin ve idarenin merkezidir, yani bir koca şehirdir. Başına bir sıkıntı geldiğinde çâresini bulmak için yönünü Maraş’a çevirir. Duygularında sitem olduğu gibi, hayranlık ve imrenme de vardır. O bakımdan türkülerinin çoğunda “Maraş Maraş derler de...” mısraı bir girizgâh olarak söylenir.

“Derler de” ifadesinden sonra çeşitli sıfat ve isim getirilmiştir: “Maraş Maraş derler de anam...”, Maraş Maraş derler bir büyük şehir”, “Maraş Maraş derler bu nasıl Maraş”, “Maraş Maraş derler uy amman amman” gibi farklı ifadeler kullanılmıştır. Ayrıca “Al kanlar içinde can veren kardaş” mısraı da birçok Maraş türküsünde tekrarlanır.

Köyünden gelip Maraş’ta şehit düşen bir yiğide yakılan şu Maraş türküsünü dinleyip duygulanmadan Maraşlı olmak mümkün mü? “Maraş Maraş derler de yâr aman aman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Kardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim of of / Kalk da kardaş hanemize gidelim / Evimize gidelim yurdumuza gidelim of of.”

“VALLAH BİR BEN ÖLMEYİNEN DE GARDAŞ MARAŞ YIKILMAZ”

Maraşlı ecdadın yüreğinde olup bitenleri bilmenin bir yolu da türkülerden geçer. Bu türkülerden biri de “Vallah Bir Ben Ölmeyinen Gardaş Maraş Yıkılmaz” adlı türküdür.

Bu türküyü bilmeyen ve uyandırdığı tedaileriyle duygu ve düşünceleri Maraş’ın en az yüz yıl önceki sosyal tarihine kanatlanmayan biri Maraşlı İslâmlardan, yani Maraşlı Türklerden sayılamaz.

Kazancı Bedih’in kendine has uzun havayla söylediği ve güftesinde küçük değişiklikler yapılan bu türkünün yine ilk dört kıtası aynı fakat ikinci kıtası şöyle biter: “Ufak taşınan da uy amman amman bina yapılmaz / Vallah bir ben ölmeyinen gardaş Maraş yıkılmaz / Gardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim / Yollar çamurlu kurusunda gidelim / Lale sümbül büyüsünde gidelim /  Kardaş gidelim ay ay ay.”

Bir başka uyarlamada ise aynı türkünün son iki mısraı şöyle bitiyor: “Bizim eller gırçıllıdır geçilmez / Yollar çamur kurusunda gidelim, burdan gidelim.

Bir asır öncesine gidin ve bir dağ köyünden çâresiz bir hastalıkla yola çıkıp şehr-i Maraş’ın taş döşeli şirin ve asûde sokaklarında şöyle garip ve mahcup bir hâlde dolaşın. Sonra da kendinizi Kâtiphan’da izbe bir odaya zar-zor atın bakalım; içinize nasıl bir türkü doğar? “Maraş’a vardım da sığmadım hana / Doğurmaz olaydın sen beni ana / Kimsem yoktur ki derdime yana / Bize mesken oldu Maraş illeri.”

Türkünün devamında anası dile gelir: “Kömüşlerim gelmiş yağlayamadım / Dikmenin dibinde oturamadım / Gitme Ali’im, dedim getiremedim / Bize mesken oldu Maraş illeri.” 

Ali, öleceğini bile bile çıkmış köyünden. Garip anası da bilmiş onun dermansızlığını ki, “Gitme Ali’im, dedim getiremedim” diye yanıp yakılıyor.

Hâsılı, her memleketin insan hikâyelerini öğrenmenin bir kaynağı olan türkülerde Şehr-i Maraş’ın mâzisindeki insan hikâyelerini de bulabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İLBEY Arşivi