Bir samimiyet olsa yeter!

Adıyaman’da yapılan Din Hizmetleri ve İhlas Sempozyumu, bir kez daha gösterdi ki, samimiyet, toplumların en büyük eksikliğidir.

Adıyaman Valiliği, Adıyaman Belediyesi, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından ‘Din Hizmetleri ve İhlas’ Sempozyumu Adıyaman’da yapıldı. Sempozyumla ilgili söyleyecek çok şey var, ben azını söyleyeyim; gündelik yaşamımızdaki samimiyetsizlikten bahsedeyim…

Söze başlamadan önce, programda ihlas ve samimiyet üzerine yapılan slayt gösterisinde, sadece “Nur Cemaati”yle yetinilmeyip, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahid Kotku, Muhammed Raşit Erol gibi, farklı cemaatlerden de alıntı yapılması dikkate değerdi. Hani alıştık bazı cemaatler, sadece kendileriyle var, ötesi yok! Bu nedenle Risale Akademi’yi tebrik ediyorum.

***

Temiz sevgi ve yürekten bağlılık da demek olan ihlas, daha çok ibadetler için kullanılsa da, “yapılan iş” için de kullanılır. Bu açıdan işini ihlasla yapmak, aynı zamanda samimiyetin göstergesidir.

Samimiyet ise yine kendisi gibi tek kelimeyle de anlatılabilir; içtenlik…

Hiçbir hesabı olmamak demektir; samimiyet…

Kafasının arkasında bir şey gizlememektir.

Yüzüne gülüp, ardından küfretmemektir.

Bir menfaat beklentisi olmadan, bir kaygı, bir korku taşımadan yapmak/söylemek/davranmaktır.

Yaptığınız iş ibadetse, Allah’a karşı samimi olmaktır.

Eşine samimi olmaktır, dostuna samimi olmaktır, akrabana samimi olmaktır.

Anneye, babaya, arkadaşa, komşuya, yoldan geçene, yolda kalana, yetime, öksüze, esnafa, müşteriye samimi olmaktır…

Samimiyet, bütün düşmanlıkları bitirendir, bütün kavgaları sonlandıran, bütün tartışmaları nihayetlendirendir.

Ama tersi ikiyüzlülüktür…

Ne yazık ki prim yapan ikiyüzlülük olmuş.

Kimin hangi hesapla konuştuğunu, neden öyle davrandığını, hangi iyiliği neden yaptığını, kötülüğü neden düşündüğünü bilemiyorsunuz. İnsanlar, hep farklı hesaplarla farklı davranmaya başladı. Kimin samimi, kimin değil anlamak zorlaştı.

Ve böyle bir zamanda karşımıza en önemli sorunun “güven” olarak çıkması yadırganmamalı. Çünkü samimi değilseniz, muhatabınızın samimi olmayacağını da düşünürsünüz.

Oysa düşünsenize, herkes samimi…

İlişkilerimiz samimi…

Alışverişlerimiz samimi…

Komşuluklarımız samimi…

Siyasetimiz samimi, işlerimiz samimi, yönetimlerimiz samimi…

Herkes bir diğeriyle ilgili kötü düşünceye sahip değil.

Bir şey sorduğunuzda yanlış anlaşılmayacaksınız.

Cevap verdiğinizde “neden böyle cevap verdi” diye düşünen olmayacak.

Ama” diye hiç kimseyi, hiçbir inancı, hiçbir düşünceyi veya hiçbir ırkı ayrı tutmayacaksınız.

Söylediğinizde samimi olduğunuz için yalan konuşmayacaksınız. Size hitap eden de samimi olunca yalan söylemeyeceğinden emin olacaksınız.

Çok steril bir dünya mı oldu?

Ama özlemimiz bu olursa, bugün değilse de yarın “samimi insan” sayısında artış olur, değilse de gittikçe kaybettiğimiz değerleri, daha da kaybetmeye devam ederiz.

Günümüzde samimi insanı mumla arasan, ne kadar bulursun bilemem.

Bakıyoruz, Müslüman olduğunu söylüyor ama samimi değil.

Komünist olduğunu söylüyor ama kapitalist gibi yaşıyor.

Sosyalist olduğunu söylüyor ama emperyalist gibi bir düşünceye sahip.

Irkçı olmadığını söylüyor ama faşist bir düşünceyle konuşuyor.

Barış için mücadele edenin elinde silah bulunuyor.

Ölümlere ağlayanın elini kanlı görüyorsunuz.

Kadına şiddete karşı çıkanın en azından eşine şiddet uygulayan olduğunu görüp, şaşırıyorsunuz.

Bazıları inançlı olduğunu söylüyor ama insanları ırkına, diline, kişiliğine ve makamına göre ayırıyor…

Özgürlükçü olduğunu söylüyor ama darbecilerle kol kola geziyor.

Demokrasiyi savunuyor, antidemokratik yol aramaktan hiç kaçınmıyor.

Dürüst olduğunu söylüyor, bütün kirli ilişkileri kendinde topluyor…

Listeyi uzatmak mümkün…

İlişkilerimizde de böyle.

Karı kocasına samimi değil, koca karısına…

Evlat babasına samimi değil, baba evladına…

Amir memuruna, memur amirine…

Siyasetçi vatandaşa samimi değil, vatandaş da siyasetçiye…

Ve böyle bir zamanda kim samimi, kim değil, bilmiyoruz.

İhlas ve samimiyetle işini yapanlara da kulp bulmaktan imtina etmiyoruz, çünkü biliyoruz ki “biz olsak” öyle yapardık!

 

Tweetimden seçmeler

Kendinizi ait olduğunuz yerde görüyorsanız, ne mutlu size.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi