Bitkisel mucize mi, Şaklabanlık mı?

Benim gibi sıkça karşılaştığınız ve bazen sinir katsayınızı altüst eden reklam mesajları ve aramalarından bıktığınızı tahmin edebiliyorum.Önce bir anımı anlatacağım, sonra şaklabanlığa geleceğim…

Rahmetli babam, Malatya Turgut Özal Tıp Fakültesinde tedavi altındayken acilen kan istendi. Malatya’da basından arkadaşların da desteğiyle kan bulduk. O koşuşturmada sürekli de telefonum çalıyor, babamın sağlığını soran yakınlara teskin edici açıklamalar yapmak zorunda kalıyordum.

Telaşla kan merkezine giderken cep telefonum yine çaldı ve arayan ismine ya da numarasına bakmadan açıp, kulağıma götürdüm ama bir yandan da o uzun dolambaçlı yolları arşınlamaya çalışıyorum.

Hattın diğer tarafında bir bayan vardı…

Genellikle sakin ve kibar olmaya çalışan birisi olduğumdan yine kibarca “alo” dedim.

Otomatiğe bağlanmış gibi “cinsel performansımı” arttırmaya dönük bir şeyler anlattı.

Ben teşekkür edip, ihtiyacım olmadığını söyleyerek yüzüne kapatmak istemiyorum ama o sürekli farklı şekilde bana o ürünü satmak için cinsel zevkin alanını genişlettikçe genişletiyor.

Sonunda dayanamadım ve kapattım tabii…

Bu durumun, yazıyı okuyanların çoğunun başına geldiğini tahmin edebiliyorum.

Numarayı “spam” olarak kaydettiğim halde o tür çağrılar gelmeye devam ediyor.

Sonra hattın diğer yanında canlı değil, bant kaydı konuşması oldu ama bu arada birçok hastalığı “şıp” diye kesen bitkisel ilaçları tanıtan mesajlar da eksik olmuyor.

Özellikle “yerel” yayın yapan ve kıt imkânlarla yayın hayatını sürdüren televizyonlara “ucuz reklam” sağlayan bu firmaların sayısı birkaçı geçmiyor.

Hangi kanalı açsanız, Dr.Mustafa Eraslan’ı veya Dr. Ömer Coşkun’u görebilirsiniz.

Artık aileden biri mi oldu, yüzünü görmek istemedikleriniz mi bilemiyorum.

Erinmeden birkaç kez izledim.

Dinledikçe tıbbın gereksizliğine, ilaçların lüzumsuzluğuna, doktorların boş yere ömür tüketmesine, ilaç firmalarının yeni yeni ilaç bulmak için yaptığı araştırmalara yandım.

Yahu bir kutu alıyorsunuz, hayatınız değişiyor.

Ne baş ağrınız kalıyor, ne diş ağrınız.

Yaşlanmıyor, anında canlanıyorsunuz.

Gençliğiniz sizi hiç terk etmiyor, zindeliğinizden asla eksilme olmuyor ve hep mutlu, hep mesut, hep sağlıklı bir yaşam sürüyorsunuz.

Bu iki doktorumuza ödeyeceğiniz her kuruş, sizin daha sağlıklı olmanızı sağlıyor. Siz ödeyin, onlar kalkınsın, siz ödeyin onlar gelişsin, siz ödeyin onlar gürbüz olsun…

Elbette bitkisel ürünler, insan sağlığına yaralıdır.

Elbette her ilacın yan etkileri bir başka hastalığı tetikleyebilir.

Ancak, bitkisel ürün, bir pazarlama sektörü ve tamamen ranta dönüşmüşse yalanların ardı arkası da kesilmiyor demektir.

Grip olduğumuzda nane limon kaynatmayı, bir tutam zencefil koymayı biliriz.

Bal veya pekmez almayı, c vitamini yüksek meyve ve sebze tüketmeyi de biliriz.

Sağlıklı kalmak için sağlıklı yaşamak ve sağlıklı ürünleri tüketmek gerektiğini zaten doktorlar söylüyor.

Bazı hastalıklara iyi geldiği eskiden beri söylenen bitkilerle yapılan karışımların da önemi biliniyor ama hiç birisi insana yeni bir hayat bahşetmiyor.

Bu kadar yalana sığınarak haksız bir kazanç elde etme, şarlatanlara rahmet okutacak şovdan başka bir şey değildir.

Bu süreçte hep merak ettiğimse Sağlık Bakanlığının neden sessiz kaldığıdır.

Çünkü hiçbir alternatif tıp, tıbbın yerine geçemez.

Bu akupunktur da olsa, bitkisel ürün de olsa, yoga veya ruhsal rahatlık sağlayan egzersizler de olsa değişmez.

Alternatif tıp, aslında tamamlayıcı tıptır.

Doktorlukları gerçek mi bilmem ama iki doktorumuz ise kendilerinden alınan ürünlerle, dünyadaki bütün hastalıkların üstesinden gelineceğini, bütün hastanelerin kapısına kilit, bütün doktorların işine son, bütün eczanelerin de kepenklerinin indirilmesini sağlayacaklarını ve buna inanmamızı bekliyorlar.

Dün Sağlık Bakanlığı şarlatanlığa “dur” dedi.

Bazı televizyon ve radyo kanalları ile internet sitelerinde endikasyon belirtip, gerçeğe aykırı beyanlarda bulundukları gerekçesiyle EraslanveCoşkun’un tanıtımını ve satışını yaptığı ilaçların toplanmasına, reklamların yasaklanmasına karar verdi.

Eğer bu kararı RTÜK uygularsa uydudan yayın yapan yerel televizyonlar reklam pastasından olacak ama koca bir ülkede şarlatanların yalanlarından kurtulacak, aldıkları bitkisel ürünlerle zehirlenmekten korunacaklar…

Böylesi daha kolay ve daha ucuz; almayın, rahatlayın!

Tweetimden seçmeler

Niyetiniz bozuksa, milyonlarca kişi arasından en bozuğunu bulmakta zorlanmaz, hatta onun etrafında kümelenirsiniz bile!

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi