BİZ DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE SAVAŞ İSTEMEYİZ

BİZ DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE SAVAŞ İSTEMEYİZ
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Biz dünyanın hiçbir yerinde savaş istemeyiz. Bu ister konvansiyonel silahlarla olsun, ister nükleer bir tırmanış şeklinde olsun. Biz savaşın insanlığın barışına, huzuruna katkı getireceğine inanmıyoruz." dedi

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Best FM'de yayınlanan "Konuşan Türkiye" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

ABD ve Kuzey Kore arasındaki gerilime ilişkin Kalın, "Biz dünyanın hiçbir yerinde savaş istemeyiz. Bu ister konvansiyonel silahlarla olsun, ister nükleer bir tırmanış şeklinde olsun, bölgesel olsun, küresel olsun biz dünyanın hiçbir yerinde savaşın insanlığın barışına, huzuruna katkı getireceğine inanmıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Kalın, nükleer silahlanmaya karşı herkesin küresel bir tavır alması gerektiğini belirterek, "Burada da tutarlı olmak lazım. Nükleer silah sahibi ülkeler, bu 'nükleer silahların yayılmasının önlenmesi' anlaşması çerçevesinde üzerilerine düşeni aslında yeteri kadar yapmıyorlar." şeklinde konuştu.

"Kim, ne fayda elde ediyor"

Dünyanın en büyük silah üreticisi konumundaki 5 ülkenin "silahsızlanma" çağrıları yapmasının ne kadar samimi olduğu yönündeki bir soruya Kalın, "Dünyanın neresinde bir savaş ihtimali yükselirse orada şuna bakmak gerekir; buradan kim, ne fayda elde ediyor. Silah şirketleri her zaman buradan karlı çıkmıştır maalesef." yanıtını verdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı tartışması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Twitter hesabındaki unvan bölümünde yazan "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı" ifadesinin "Türkiye Cumhurbaşkanı" ile değiştirilmesinin hatırlatılarak, bu tasarrufun neden yapıldığının sorulması üzerine Kalın, bu kullanımın yeni bir şey olmadığını, Cevdet Sunay döneminden bu yana tüm cumhurbaşkanları tarafından kullanıldığını hatırlattı.

Bu kullanım örneklerinin sosyal medya hesaplarından paylaşıldığını aktaran Kalın, "Cevdet Sunay'ın, Fahri Korutürk'ün, Özal'ın, Demirel'in, Sezer'in, Sayın Abdullah Gül'ün birçok davetiyesinde 'Türkiye Cumhurbaşkanı' ifadesi kullanılmıştır. Nitekim YSK'nın 2014 yılında Cumhurbaşkanımızın seçimiyle ilgili Resmi Gazete'de yayımlanan kararına baktığınız zamanda orada da 'Türkiye Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir' ifadesi yer almaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, 2Yeni bir konu değil bu. Dönem dönem ısıtılıp tekrar tedavüle sokuluyor. O konuda vatandaşlarımızın da zihni netliğe sahip olması açısından tekrar edeyim; bu ifade yaklaşık 50 yıldır kullanılmaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanı ifadesi, cumhuriyet rejimini içinde zaten barındıran bir ifadedir." şeklinde konuştu.

Irak'taki referandum tartışmaları

İbrahim Kalın, Irak'taki referandum tartışmaları ile ilgili olarak da "Bizim bu referanduma karşı çıkmamızın temel sebebi, Irak'ın toprak ve siyasi bütünlüğünün korunmasıdır. Burada ne Irak Kürtlerine ne Suriye Kürtlerine ne de bölgedeki diğer Kürtlere karşı herhangi bir olumsuz tutumumuz söz konusu değildir." dedi.

"Teröre karşı anladığı dilden en sert mücadele veriliyor"

Teröre karşı anladığı dilden en sert mücadele verildiğini, verilmeye devam edeceğini söyleyen Kalın, "Bu noktada İçişleri Bakanlığımız, emniyetimiz, jandarmamız, silahlı kuvvetlerimiz tam bir uyum içinde, tam bir kararlılıkla bu mücadeleyi sürdürüyor." şeklinde konuştu.

Kaç tanesi 15 Temmuz davalarını izlemeye gitti?"

Kalın, darbe girişimi davaları ile ilgiil olarak da şunları kaydetti:

''Türkiye'de hukukun üstünlüğüyle ilgili sıkıntılar var diyenlere gelip şu mahkemeleri izlemelerini tavsiye ederiz. Falanca mahkemeye hemen koşup giden Avrupalı örgütlerin, basının acaba kaç tanesi 15 Temmuz davalarını izlemeye gittiler, gidiyorlar? Buyursunlar gelsinler, kapılar açık. Gruplar halinde gelsinler, hiçbir mahsuru yok. Biz memnun oluruz."

"Suriye Kürtleri de PYD ve YPG'nin zulmü altında"

"DAEŞ ile mücadele ediyorum" diyen herkesin istediği şekilde bir politika izlemeye, bölgedeki dengeleri yeniden dizayn etmeye çalıştığını dile getiren Kalın şöyle konuştu:

"Amerika açısından asıl paradoks şu: ABD gibi bir ülke Marksist, Leninist bir örgütle Ortadoğu'da operasyon yapıyor. Tersinden baktığınızda terör örgütünün destekçileri, güya Marksist, Leninist, halkçı ideolojiye sahip olan bu kesimler de Amerikan kamplarında eğitim görüyorlar. Amerikan üslerinde eğitim görüyorlar. Amerikan silahlarıyla güya bölgede halkçı, Marksist, Leninist, sosyalist bilmem ne mücadelesi veriyorlar. İki taraf açısından da böyle bir paradoks var. Suriye'deki etnik, sosyolojik bütünlüğü ortadan kaldıran, Arap ile Kürt'ü, Türkmen'le Kürt'ü karşı karşıya getiren, Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atan bir politikadan bahsediyoruz. Burada PYD ve YPG'ye bu desteği verdiğinizde otomatikman karşınıza Arapları, Türkmenleri alıyorsunuz. PYD ve YPG'ye katılmamış diğer Kürtleri karşınıza alıyorsunuz. Bugün Suriye Kürtleri de PYD ve YPG'nin zulmü altında. Onların kontrolünde bulunan bölgelerde sadece Araplar, Türkmenler değil Suriyeli diğer Kürtler de zulüm görüyorlar. Bir tane alternatif, farklı, muhalif siyasi parti bırakmadılar."

Batılıların "DAEŞ ile aslanlar gibi mücadele eden PYD/YPG'ye biz şu gerekçelerle destek veriyoruz" dediklerini ifade eden Kalın, onların işlediği suçları, baskıyı, köyleri yerle bir etmeyi, siyasi suikastları görmezden geldiklerini vurguladı.

BİZ DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE SAVAŞ İSTEMEYİZ

Kaynak:

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.