Çözüm Süreci Çalıştayı’nın Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

Çözüm Süreci Çalıştayı’nın Sonuç Bildirgesi Yayımlandı
Medrese Alimler Vakfı (MEDAV) tarafından düzenlenen ‘Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayımlandı.

- Medrese Alimler Vakfı (MEDAV) tarafından düzenlenen ‘Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayımlandı.

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, bölge kanaat önderleri, STK temsilcileri, akademisyenler ve çok sayıda araştırmacı ve yazarların katılımıyla 20 Temmuz 2014 günü Bitlis’in Tatvan ilçesinde düzenlenen ‘Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci Çalıştayı’nda medreselerin durumu ve yürütülmekte olan çözüm süreci masaya yatırıldı. Çalıştaya katılan kanaat önderleri, akademisyenler, araştırmacılar ve yazarlar kendi görüşlerini dile getirerek çalıştayla ilgili 16 maddelik bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Yayımlanan sonuç bildirgesinde, “Sahip olduğu özerk yapısı ile Türkiye’de ciddi bir birikimin taşıyıcısı olan, kadim ilim mirasımıza ulaşmak için bir köprü vazifesini gören ve ahlaklı bir neslin yetişmesinde de büyük rol oynayan bölge medreseleri son yıllarda halkın, küçümsenemeyecek teveccühüne mazhar olmuştur. Dolayısıyla bu medreselerin yasal bir konuma kavuşmaları meselenin, devlet tarafından tekrar gözden geçirilmesi sosyal bir zorunluluktur. Medreselerin toplumda etkin ve aktif bir misyon icra edebilmesi, yasal bir meşruiyete kavuşmasına bağlıdır. Bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hafızlara tanınan statünün bir benzerinin, medreselerden icazet alan talebelere de tanınması gerekir. Çözüm sürecinin Türkiye’nin en önemli sorunu olduğu ifade edildi ve hükümetin bu çabasının takdir edilmesinin gerekliliğine vurgu yapıldı. Sürecin başarıya ulaşması için bütün toplum katmanlarına büyük görevler düştüğü ve bu çerçevede medreselere, üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına da önemli sorumluluklar düştüğünün altı çizildi. Misyonu gereği bütün kurum ve kuruluşlara eşit mesafede duran medreseler, tarih boyunca topluma önderlik etmek, sorunları çözmek, toplumu bir arada tutmak gibi önemli görevler icra etmişlerdir. Dışarıdan yapılan hukuksuz müdahalelere rağmen medreseler birçok toplumsal sorunda söz sahibi olduğu gibi barış sürecinde de söz sahibi olmaya devam etmelidirler. Bölgenin birkaç üniversitesi dışında kalan bölge üniversiteleri ile Türkiye’nin diğer üniversitelerinin çözüm sürecine ciddi bir destek verdikleri söylenemez. Öyle ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da faaliyet gösteren bazı üniversiteler sürece destek vermek bir yana engelleyici tarzda faaliyetler yürütmektedirler. Söz konusu üniversiteler, Şark Islahat Planları tarzında çeşitli planları hayata geçirme gayreti ile sürece ciddi zararlar vermektedirler. Bu durum, bu kabil üniversitelerdeki çeşitli yapıların tasfiyesini acil ve zorunlu kılmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren başta İslamî Sivil Toplum Kuruluşları olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarının, çözüm sürecine daha aktif bir şekilde destek vermeleri elzemdir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çözüm sürecine katkısının yetersizliğine işaret edildi. Bölgede dinî irşadın Kürtçe olarak icra edilmesindeki tereddütlerin giderilmesi ve bölge yöneticilerine bu yönde kesin talimatın verilmesinin elzem olduğu konusunda ortak bir kanaat oluştu. Kürtlere, İslam’ın da ön gördüğü bütün insanî haklar behemehal verilmelidir. Bu çerçevede anadilde eğitim dahil tüm hakların verilmesi ve çözümü kalıcı kılacak diğer tedbirlerin alınması hususunda gerekli adımlar hızlı bir şekilde vakit geçirilmeden atılmalıdır. Adaletin tecellisi için gereken bütün adımlar atılmalı, hala sır olarak duran faili meçhul cinayetlerin tamamının aydınlatılması ve bu cinayetlerin mürtekipleri hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılması gereklidir. Çözüm sürecini akamete uğratmak için dahilden ve hariçten yapılan müdahaleler, provokasyonlar ve benzeri girişimler karşısında geri adım atılmamalı, sürecin ilerlemesi için ısrarla ve hızlı bir şekilde hareket edilmelidir. Çözüm sürecinin meşakkatli ve sabır gerektiren bir süreç olduğu ortadadır. Ancak gereğinden fazla geciktirmenin ve sürüncemede bırakmanın, sürece ciddi zararlar vereceği de göz ardı edilmemeli, gerekli adımlar süratle atılmalı ve düzenlemeler olabildiğince hızlandırılmalıdır. Sürecin başarıya ulaşamamamsı halinde tasavvur edilemeyecek derecede olumsuz sonuçların doğabileceği unutulmamalıdır. Atılan adımların ve yapılan düzenlemelerin anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulması, sürecin başarısı için büyük önem taşımaktadır. Bütün muhatapların, kullandıkları söylem ve ifadelere dikkat etmelerinin ve şiddet dilinin bütünüyle terk edilmesinin, sürecin başarıya ulaşmasına doğrudan etki edeceği unutulmamalıdır. Kürt halkına yönelik hak inşasının “eşit halklar ve eşit haklar” ilkesi doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Devletin bütün ülke genelinde her türlü ırkçılıkla etkin bir mücadele yapabilmesi ve üstün ırk zihniyetinin kafalardan silinmesini sağlayacak yeni bir zihin inşası için bir strateji geliştirmesi şarttır” denildi.

ÇÖZÜM SÜRECİ ÇALIŞTAYI’NIN SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.