Dayımın Gözyaşları

Geçtiğimiz hafta ebediyete uğurladığımız Hasan ağabeyimle ilgili yazılanlar bir çoğumuzun hafızasında oldukça yeni. Hafta boyu görüntülü, yazılı ,basın ve sosyal medyada yazılanları çizilenleri yakından takip ettim. Yüce Peygamberimiz SAV ölülerimizi hayırla yad etmemizi istiyor.

Rahmetli ile yediklerimiz içtiklerimiz dışında yolculuklarımızda olduğundan hatıralarım çok. 28 şubat döneminin karanlık günlerinde onun yazıları boşalma hakkını kullanarak moral bulan insanlardan bir tanesi de benim dayım. Dayımın rahmetliye sevgisi muhabbeti sadece bu yazılardan değil elbette.

Rahmetli üstadı memleketim Kahramanmaraş’a davet ederek evinde misafir edip onu yakından tanıma fırsatı da olmuştu. O günlerin hatırasını memleketime her gittiğimde çam sakızı çoban armağanı küçük hediyeleri ile dayım canlı tutmuş ve arada telefon görüşmeleri ilede bu canlılığı

muhafaza etmişti.

Bu muhabbetten olsa gerek Üstadımızın vefatı dayımı fazlası ile etkiledi. Kar kış demedi hasta hali ile illa cenazeye katılacağım diye tutturdu. Cenazeye katılmasının bir çok sakıncasını detayları ile anlatarak zar zor ikna edebildim ama göz yaşlarını engelleyemedim.

Riyadan ve gösterişten uzak gözyaşları elbette çok aktı. Olumsuz hava şartlarına rağmen cenazeye katılan Müslümanlar hep birlikte onu ebediyete uğurlarken vakar içinde bir mesaj da verdi. Zaten bu milletin mesajları her zaman tam ve yerinde 12'den olmuştur.

Aykırı hezeyanlar ve çatlak sesler ümmetin bu kenetlenmesi karşısında ders alması gerekirken maalesef her zamanki gibi kelaynak kuşlarını bize hatırlattı. Onun ölümü aynı zamanda bir turnusol misali insanları tanımamıza da vesile oldu. Bu sayede yazan çizen takımını daha iyi

tanıma fırsatı da bulduk. Meşhur 312 general davasının tarafı olan genel kurmayımızdan gelen mesajları da gördük. Refik yazar çizerin öküz altında buzağı arayışlarını da gördük.

Tıp fakültesinde öğrenci iken anatomi hocamızın ders anlatım tarzı çok hoşumuza gider ve gençlikten olsa gerek çok gülerdik. Rahmetli de gülün gülün daha çok güleceksiniz derdi. İnsan yaşadıkça çok şey görüyor duyuyor ve para ile satılmayan tecrübe denilen bir değer sahibi oluyor. Saçımız ağardıkça sahip olduğumuz tecrübe bizi olgunlaştırarak daha vakar ve sağduyulu olmamıza da vesile oluyor.

Zekası yerine aklını kullanarak para ile satın alınamayan tecrübe ile bu toplumun ışığı olabilirsek doğru yönlendirmelere sahip olabiliriz.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi