Z. Abidin KIYMAZ

Z. Abidin KIYMAZ

Demokratik Krallık Ya Da Kötünün İyisi

Anayasa yapım çalışmaları bir arpa boyu mesafe alamadan bitti. Oysa 11 Haziran seçimlerinin en parlak vaadi, billboardları süsleyen kızıl elması "yeni anayasa" idi. Olmadı, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in partilere gönderdiği "bu iş burada biter" mektubu ile noktalandı. Sonra partilerin kayıkçı kavgası ve bir oldu bitti ile aniden değişen gündemin içindeki savrulmalar. Sizin anlayacağınız demokratik birer krallık olarak işleyen partilerle o partilerin "aha size aday" diye Ankara'dan tayin ettiklerini seçerek demokrasi oyunu oynamayı sürdüreceğiz. "Hiç olmazsa siyasi partiler kanununda gerekli değişiklikler" yapılsaydı demeden edemiyor insan. Kimi, neden seçeceğimize biz karar verelim, seçen de seçilen de bir sorumluluk üstlense..

Ülke olarak son yıllarda çeşitli alanlarda ciddi mesafeler aldık, emeği geçenlerin hakkını teslim edelim. Derslikler arttı, yollar birbirine bağlandı, hastane, park, sosyal tesis ile doldu taştı her yer. Hiçbirine bir şey demiyor ve emeği geçenleri tebrik ediyorum. Keşke bu maddi büyümeye idari demokratikleşme de ilave edilseydi ve büyüme hormonel olmasaydı. Bir beden düşünün ki durmadan büyüyor ama o bedenin başı olduğu yerde sayıyor. Demokratikleşme sürecini tamamlayamamış Türkiye'nin vaziyeti aynen böyledir. İşte ufukta bir seçim ve diğerleri var. Belediye başkanı, meclis üyesi, milletvekili seçeceğimizi sandığımız günler geliyor. Oysa bu oyunda biz yokuz. Birer tasdik memuru gibi elimize tutuşturulan listelere "evet" dememiz isteniyor. Bu şartlarda, genel merkezin emrivakisiyle mazbata alan biri seçildiği şehre ve insanlarına karşı ne denli vefalı olur, borcunu ödemek ister? Seçilenin tek derdi seçilmesine sebep olan genel başkana kayıtsız şartsız teslimiyetten öteye geçemez. Bu bedene bu kafa, bu ülkeye bu anayasa uymuyor hasılı. İster iktidarda ister muhalefette olsun bütün partiler krallıklarından bir şey kaybetmek istemiyorlar. Biz gerçekleştiremediğimiz rüyaları dilimize dolayarak sabah akşam zikrediyoruz. Demokrasi denen o büyülü dünya bize henüz uzak. Çok kolay taraftar oluyor, partilerin kayıkçı kavgalarında gecikmeden mevzileniyoruz. Fikri takip yok. Bol keseden atmak serbest. Nasıl olsa piyasada alıcısı hazır. Ya yarın? Ya verdiği sözü tutamama endişesi? Ne gezer, bırakın yarını bir saat sonrasını bile görebilen var mı? Milletvekili olmak, belediye başkanı olmak için ilk ve tek şart genel merkezin gözüne girmekse nerde kaldı liyakat, nerde kaldı tabandan gelmek, halk adamı olmak, toplumsal karşılığı olmak ve ve ve....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Z. Abidin KIYMAZ Arşivi