Derdini Söyle Yeter, Dermanı Bizde!

Yoğun koşuşturma arasında veya en olur olmaz yerde çalan bir telefonu merak edip açıyorsunuz. Karşınızda kibar bir hanım kızımız var ve size ne gibi dertleriniz olduğunu soruyor. Öyle böyle değil, cinsel hayatınızı renklendirecek varsa sorun şıp diye çözecek şekildi.

Önce yüzünüz kızarıyor, sonra bozarıyorsunuz ve sonra toparlanıp, “yok istemem” deseniz de beş dakika dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Yüzüne kapatamıyor, tersleyemiyorsunuz. Zira o hanım kız, sadece işini yapan bir çalışandan başkası değil.

Kapatıyorsunuz telefonu.

Nasıl atlattınız bilmem ama atlatıyorsunuz işte…

Henüz bir gün ya geçti, ya geçmedi. Nasıl ayarlıyorlarsa yine sizin en yoğun anınızda buluyorlar.

Karşıda yine kibar bir hanım kızımız var. Size sigara bıraktırmaya kesin kararlı. Acayip bir ilaç ellerinde varmış. Bir kullanıyorsun, hemen sigarayı bırakıyorsun.

İçmiyorum” deseniz de, “içiyorum” deseniz de yakanızı kurtaramıyorsunuz. Ya kabalık edip telefonu kapatacak ya onların kabalığına katlanacaksınız.

Ve bir süre sonra yine telefonunuz çalar.

Bu defa çok kibar bir başka hanım.

Söze “Selamünaleyküm” diye başladığına göre bunun cinsellikle ilgili bir çakma ilaç satmadığı muhakkak.

Bu defa sizi en can alıcı noktanızdan yakalıyorlar.

Müthiş dizgi ve baskısıyla Kur’an-ı Kerim var, yanında ilmihal, cd’li bir takım kaynaklar. Üstelik neredeyse sadece kargo ücretine.

O da mübarek sanki aydan kargoyla gönderiliyor gibi pahalı.

Yine asla kırmadan, üzmeden telefonu kapatıyorsunuz veya alıyorsunuz, adresi vererek yakanızı kurtarıyorsunuz.

Kredi kartınız mı yok, ayıp ettiniz hemen gönderelim, para mı lazım, çok ayıp biz ne güne duruyoruz?

Ve bir başka telefon, sizi hayat sigortasıyla hayata bağlayacaklar…

Falanca hastanede müthiş bir testten geçip, dinç olacaksınız.

Yaşam sigortasıyla yaşama bağlım kalacaksınız.

Üstelik acayip paralar ödüyorlar, ölümünüz halinde elbet.

Ambulans mı lazım, çilingire mi ihtiyacınız var, kredi kartınızı mı kaybettiniz, evinize hırsız mı girdi, deprem mi oldu, sel mi bastı, Arap kızı camdan mı baktı…

Kısaca her şeye her soruna şıp diye çözüm, anında cebinizde…

Sağlıklı kalmanız için her türlü ilacı önerenler, çalan telefonlarla bozulan sinirlere bir çare bulamıyorlar.

***

Şükür şimdi bulunacak.

Çünkü daha “SMS” mesajlarıyla gelen reklamları not etmedim.

Bazen hepsi bir günde, bazen hepsi artarda gelir.

Birini atlatırsınız, birisine takılırsınız.

Ve sonunda “çarpıldığınızı” veya “boş yere para harcadığınızı” görüp üzülürsünüz.

Bu insanlar telefonunuzu nereden bulur, nasıl ulaşır, nasıl bu kadar cüretkâr olurlar bir türlü anlamazsınız.

Bu iş “alan razı, satan razı” uygulamasına benzer. GSM operatörleri de durumdan memnundur, firmalar da kolay ulaşılacak telefonlarla kârına kâr katmaktadır.

Ve olan size olmaktadır.

Yani tüketiciye, yani vatandaşa…

Şimdi olmayacak.

Elbette TBMM’ye sunulan Elektronik Ticaret Kanun Tasarısı kabul edilirse…

Demek ki yine iş bizlere düşüyor.

Bu kanun çıkmalı, sabahın köründen, gecenin bir yarısına kadar market, bakkal, kasap, otomobil reklam SMS’lerine ek olarak bizi sinir eden, duygu sömürüsü yapan, kibarlığımızdan faydalanan veya boş yere kaba olmamıza neden olan telefon ticaretine bir son verilmesi için vekillere baskı yapmak lazım.

Zira bu iş iyi bir pazar ve bu pazardan vatandaş hariç, herkes nemalanıyor.

Bir tek nemalanmayan bizleriz ve biz bu soruna çare olamamanın sıkıntısını da üstüne çekenleriz.

Hani hep o reklamlarda “derdini söyle, dermanı bizde” gibi sözler ediyorlar ya, işte vatandaşın derdi, sizin gereksizliğinizdir.

Varsa buna bir ilacınız, alalım!

 

Twitimden seçmeler

Eskiden ağa vardı, azabın derdi çekilmezdi. Şimdi ağalık pek kalmadı, gönüllü azaplarsa artıyor ve onların derdi hiç çekilmiyor!

www.naifkarabatak.net

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi