Mesut Bilal Buğday

Mesut Bilal Buğday

Eski Maraş'ta Evden Bir Kesit

Eski Maraş'ta büyük geniş aileler ve evler vardı. Evin içerisinde nine, dede, anne, baba, çocuklar hepsi bir arada yaşardı.

Evin içerisinde işler paylaşılarak ortaklaşa yapılırdı. Sadece işler değil, kederler ve sevinçlerde paylaşılırdı.

Eski Maraş evlerinde sohbet meclisleri kurulur. Özellikle kış günleri avcı hikâyeleri, Hz Ali'nin cenk hikâyeleri anlatılırdı. Ve Karacaoğlan şiirleri okunurdu.

Eski Maraş evlerinde sohbet edilirken, işlemeli özel bardaklarda çay ikramı yapılırdı. Bardakta çay bitmiş ise: "Çay doldurayım mı?" diye sorulmaz ve bardak doldurulurdu. 

Gecenin ilerleyen saatlerinde çay ile beraber sohbette iyice demlenir ve çay içilmeye devam edilirdi. Kalkacak saatlerde birde melengiç kahvesi içilirdi. 

Menengiç kahvesi muhabbetle içilir ve telvesi ise çıtırdatarak yenirdi.

ESKİ MARAŞ'TA OYUN VE OYUNCAK

Sokaktan eve döndüğümüzde teneke sobanın etrafına sıra sıra boncuk gibi dizilirdik. Sobadan çıkan ses, sanki kara trenin çıkardığı sesi andırırdı. 

Sobanın etrafında hep beraber oturur ve birbirimize hikâyeler anlatır ve bilmeceler sorardık. Daha sonra kelime oyunları ve gölge oyunları oynardık. 

Mızıkçılık yapacak pahalı oyuncaklarımız olmazdı. Çoğu zaman kendi yaptığımız, yada anne babamızın yaptığı oyuncaklarla oynardık. 

O zaman iyi bildiğimiz iki şey vardı ki; muhabbet ve paylaşmak..

O zamanlar oyunları ortak oynar, oyuncakları ise muhabbetle paylaşırdık.

ESKİ MARAŞ'TA OYUNLARDA SOSYALLEŞME ARACI İDİ

Eski Maraş'ta çocukların keyifle birlikte oynadıkları oyunlar ve oyun alanları vardı. 

Şimdi sanal ortamlar, çocukları bireysel ve egosu yüksek hale getirirken, bencil karakterlerin yetişmesine sebep olmuştur.

Eskiden "yağ satarım bal satarım oyunu" "saklambaç" "çelik çomak" "küsküç"  "topaç çevirme" "ip atlama" "bombili" gibi çeşitli sosyal oyunlar oynanırdı. Ve bu sayede arkadaşlık ve dostluklar ilerletilirdi. 

Eskiden "çocukluk arkadaşı" derdik. Ancak bugün çocuklar, "çocukluk arkadaşım" kelimesini kullanamıyorlar. Çünkü sokağa çıkmayan, sanal ve yapay dostluklar kuran bir nesil oluştu.

ESKİ MARAŞ'TA PENCERE KENARLARI

Eski Maraş'ta pencere kenarlarındaki çiçekler; hem evdeki kişileri, hem de sokak sakinlerini rahatlatırdı. 

Peygamberimiz Sahabelerine rahatlatıcı özelliğinden dolayı yeşil alanlara, doğal ortamlara bakmalarını tavsiye etmiştir.

Kasaplar devamlı hayvan kestikleri için, merhamet duygularını belli bir zaman sonra kaybedebiliyorlar. Bu yüzden Osmanlı döneminde bazı kurallar getirilmiş. Kasaplar senenin belli bir zamanında doğal ortamlara izne gönderilirmiş.

Batılıların ürettiği teknoloji canlıların yaşam alanını daraltmakta ve yok etmektedir. Bizim medeniyetimizde aşiyanlar kuş yuvaları yapılırken, pencereler açıktır. Ve etrafı çiçeklerle bezenmiştir. 

Oysa batılıların yaptığı sitelerin pencerelerinde çiçek olmaz ve kuşlar konmaz. Onlar sadece hayvanları esir olarak kullanırlar. Örneğin evde köpek beslerler. Ve evin içerisine hapsettikleri hayvanları çok sevdiklerini söylerler. Oysaki bu sevgi değil, ego tatminidir. Çocuk doğurarak kazanacağı sevgiyi öteleyerek, köpekle tatmin olmaya çalışırlar... 

Onlara göre komutlarla idare edilen köpek, ciyak ciyak ağlayan bebekten daha değerlidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Bilal Buğday Arşivi