Gazeteci Nasıl Davranmalıdır?

1980 yılı 12 Eylül’ünde yapılan darbe, bu ülkede her şeyin üzerinde buldozer etkisi yaptı. 1983 yılında yapılan genel seçimler ve sonrasında gazete patronları, gazete dışında başka işkollarına girdiler. Bu girişle birlikte Türkiye’de gazeteci-iktidar tartışması yaşanmaya başladı.

Medya patronları iktidar nimetlerinden faydalanmak için elindeki kamuoyu gücünü iktidarlara peşkeş çektiler. Ve o süreçten sonra Türkiye’de basının itibarı sorgulanmaya başladı.

Üç farklı yayın organını elimize aldığımızda aynı konunun bu yayın organlarında farklı farklı habere dönüştüğünü, bunun hangisinin doğru olduğuna ise okurun karar veremediğini ancak siyasi görüş açısından değerlendirdiğini söylemekle yetinebiliriz.

Face’de İbrahim Yersiz adında birinin yazdığı “Gazetecinin Namusu” başlıklı yazısı dikkatimi çekti ve yayınlama gereği duydum. Bunu yapmamız mümkün mü diye bir soruya muhatap olduğumuzda; kem küm edeceğimizi biliyorum. İşte o yazı;

GAZETECİNİN NAMUSU

“Namuslu olmanın siyasal, kültürel, geleneksel vs pek çok tanımı var, ama izin verirseniz ben bunun yalnızca etiksel olanı üzerinde durmak istiyorum. Ki namuslu olmanın etik açıdan da pek çok tanımı var, ama burada da hoşgörünüze sığınaraktan tercihini gazeteci olmaktan yana kullanmış namuslu bir gazetecinin alması gereken tutumu üzerinde durmak istiyorum.

Her şeyden önce namuslu gazeteci muhaliftir. Kendisinin de içinde olduğu yerlere ve şeylere eleştirel yaklaşır. İzlediği şey iyi de olsa, ona övgüleriyle değil, eleştirileriyle katkı taşır, taşımalıdır. Ki yapılan şeyi onaylıyorsa bile, övmemeli, susmalı, onayladığını suskunluğuyla ifade etmelidir.

Gazeteci yandaş olmamalıdır, ama muhalif olmalıyım diye gereksiz eleştirilerde de bulunmamalıdır. Onun doğruluk kriteri iktidarların doğruları değil, evrensel doğrulardır ve eleştirdiğini birilerin doğruları üzerinden değil, o doğrular üzerinden geliştirmelidir.

Gazetecinin iyisi, namuslu olanı iyiyi övmesi değil, savunmasıdır ki onu da yapabiliyorsa övgüleriyle değil, yergileriyle yapmasıdır. Gazeteci doğrucu eleştirisiyle bir tutum sahibi olmalıdır. Çünkü onun namusu övgülerinde değil, yergilerindedir, o ancak eleştirdiği sürece namusunu koruyabilir.

Gazetecinin eleştirisinden, iktidar da, muhalefet de, devlette muaf olmamalıdır. O her şeye eleştirel yaklaşmalıdır, eleştirileriyle katkı taşımalıdır. İyi bir gazeteci olmanın sırrı budur.

İyi bir gazeteci yalın olmalıdır, eleştirileriyle kimseyi çamura bulamamalı; birilerini yererken, bir başkasını onun üzerinden aklayarak temize çıkarmamalıdır, zira yukarıda da söylediğimiz gibi ölçüsü birilerin davranışları değil, kabul görmüş evrensel doğrular olmalıdır.

Gazeteci insan, kişileri kötülememelidir, yergi nedeni kişinin hataları değil, hatalarının doğrular karşısındaki dayanaksızlığı olmalıdır.

Gazeteci, kişiler üzerinden hareket etmemelidir, birilerini eleştirirken ölçüsü başkaların doğruları olmamalıdır; o şahsiyetlere değil, icraatlara bakmalıdır. Şahıslara dair bir diyeceği olsa da, bu onun mesleki tutumundan öte olmamalıdır. Çünkü hedefi kişilerin şahsiyeti değil, görünür tercihleri olmalıdır, zira kişilerin davranışları ancak tercihlerinden okunabilir ki gazetecinin okumaya çalıştığı da bu olmalıdır.”

**

Bizim bu şekilde gazetecilik yapabilmemiz için, kendini namuslu hisseden her vatandaşın bize moral ve destek çıkması gerekiyor.

Sadece laf ile sonuç alınmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi