Hiç Amaçsız Yaşanır Mı?

Yaşama bir amaç takmak gerekiyor. Ayakta kalabilmek için. Yaşamı anlamlı kılabilmek için.

Benim bu sözüm özellikle de emekliler için. Amaçsız yaşamak ölümle yüz yüze kalmaktır.

Kırkından sonra saz da çalabilirsiniz, âşık da olabilirsiniz.

Her şeyden elini eteğini çekmek kadar yanlış bir şey yoktur.

Ben bu satırları yazarken de; bir amaçsızlıktan kurtulmaya çalışıyorum.

Bir çıkış, bir arayış bulmak zorundayız.

Görmediğimiz, gezmediğimiz yerleri görmeye çalışmalıyız. Bu durumlar her ne kadar cebimizdeki parayla ilgiliyse de, yapabileceğimiz çok şeyler var.

Yaşadığımız bölgenin doğasını keşfetmek, bitkilerle, hayvanlarla ilgilenmek.

Bisikletiyle, Avrupa ülkelerinden yola çıkıp, geze geze ülkemize kadar gelmiş insanlara büyük hayranlık duyuyorum.

Çevremizdeki dağlar, ormanlar, denizler, ovalar, bağlar bahçeler bizi bekliyor.

Fotoğraflayacağımız ne kadar çok güzelliklerin olduğunu görmek için kırlar bayırlar bizi bekliyor.

Bir küçük sırt çantası, zeytin, peynir domates ve ekmek piknikte bizi çağırıyor.

Ayaklarımız kesileli topraklardan, apartmanlara mahkum olduk. Toprağa dönmeliyiz, inmeliyiz aşağılara...

Televizyonların uyuşturucu  programlarının esaretinden kurtulmalıyız..

Elimizde bir kalem, çiziktirmeye çalışalım yaşamın renklerini, sözcüklerin kalbini, bir kuş sürüsü geçsin üzerimizden, türküler söyleyerek.

Her yaşın kendine göre bir güzelliği vardır.                                                                                        

Çinliler, yaşlanmayı ellili yıllardan başlatıyorlar ve şöyle diyorlar:

50'li yaşlardan sonra yıldan yıla,

60'li yıllarda, aydan aya

70'li yıllarda, haftadan haftaya

80'li yıllarda, günden güne

90'lı yıllarda ise saatten saate güçten kuvvetten düşülürmüş.

Uzun yaşamak, kısa yaşamak, en önemlisi amaçlı yaşamak. Yaşama sıkı sıkıya bağlanmak

Yaşama sıkıca bağlanmak için bir amaç takın yaşamın peşine...

İnsanın bir amacı olduğunda yaşama daha sıkı bağlanıyor. Bu yaşla ilgili bir durum değil ama gençlikte yapılacak bir dolu iş olduğundan bunun farkına varamıyoruz. Şimdi gençlik denen fırtına dinmiş, sular durulmuş. Dingin bir ruh haliyle yaşama huzurlu ve bilge bir edayla devam etmenin güzelliği de bir başka oluyor. Ben çocukluğumdan beri tutkum olan yazmaya ağırlık verdim. Benden geriye bir şeylerin kalmasını istiyorum, ne kadar başarılı olurum bilemem.

Mutlaka sizin de bir şeylere merakınız vardır.

 Hiçbir şey için geç değildir. Her yaşın kendine göre yapacakları vardır.

Haydi kolay gelsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülser YAMAN Arşivi