İlim Ehli olmak

Değerli Kardeşlerim İslam Dini kadar ilme önem veren başka din yoktur.Kur’an-ı Kerim’de ilim kelimesi yüzbeş defa zikredilmektedir. İlim Kadın ve Erkek her Müslümana  Yüce rabbimizin emridir.İlim  o kadar önemlidirki ilk inen Ayet “Oku” ile başlamaktadır..Ayette:

“Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı. Oku, insana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (Alâk, 96/1-5)

Bu da Rabbimizin ilme verdiği önemi çok iyi ifade etmektedir .Zira ilmi olan bir mü’min yaptığı ibadeti bilinçli yapar,bu bilinç sayesinde amelini de salih ameller zümresine girdirir ve bu mü’min takva ehli mü’minler zümresine girer.Yüce Rabbimiz Ayette:

“Allah içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilmiş olanları derecelerle yükseltsin”(Mücadele Ayet:11)

“Kulları içinde ancak alimler hakkıyla Allah’tan korkar”( Fatır,28)

Buyurarak  İlmin Mü’minin  derecesini yükselttiğini bizlere bildirmektedir.

Sevgili Peygamberimizde İlme o denli önem vermiştirki Bedir Savaşında ele geçen esirleri 10 Müslümana okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest kalabileceklerini ifade ederek ilme verdiği önemi göstermiştir.

İlim Payelerin en üstünüdür Allah Teâlâ Âdem (a.s)’ı bu özelliği ile meleklere tercih ederek, yeryüzünde halife tayin etmiştir.Ayetlerde:

 Bir zamanlar Rabb’in meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. (Melekler): “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz” dediler. (Rabb’in): “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” Dedi

Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip: “Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.” dedi.

 Dediler ki: “Yücesin sen (ya Rab!). Bizim, senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakîmsin”.

(Allah): “Ey Âdem, bunlara onları isimleriyle haber ver.” dedi. Bu emir üzerine Âdem onlara isimleriyle onları haber verince, (Allah): “Ben size, ben göklerin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladığınızı da, içinizde gizlediğinizi de bilirim” dememiş miydim?” dedi. (Bakara, 2/30-33)

Görülüyor ki, Allah Teâlâ Hz. Âdem’i halife olarak yaratmış ve durumu melekleri ile istişare eder gibi onlara bildirmiştir.

İlim sahibi olan bir mü’minle ilim sahibi olmayan bir mü’mini aynı kefeye konulamayacağı:

“Kime hikmet verilmiş ise ona çok hayır verilmiş demektir” (Bakara, 2/269)

“(Ey Muhammed) De ki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer, 39/9)

Buyurarak İlim sahibi olan mü’minin Rabbimiz katında daha değerli olduğu Ayet-i Kerimede de net bir şekilde ifade edilmektedir.

Peygamber Efendimizde İlmin üstünlüğünü  ifade ederek:

Ebu Zerr (r.a) anlatıyor: “Rasulullah (a.s), bana dediler ki: “Ey Ebu Zerr! Senin evden çıkıp Allah’ın kitabından bir ayet öğrenmen, senin için yüz rek’at namaz kılmandan daha hayırlıdır. Keza gidip ilimden bir bab (mevzu) öğrenmen -ki bu işle amel edilsin veya edilmesin- senin için bin rek’at  namaz kılmandan daha hayırlıdır.”

İlmin Mü’mini derece olarakta yükseklere çıkardığını belirtmektedir.

Peygamber Efendimiz İlim öğrenen Allah(c.c) yolundadır:

Ebu’d-Derda (r.a) anlatıyor: “Rasulullah (a.s)’ın şöyle dediğini işittim:

“Kim bir ilim öğrenmek için bir yola sülûk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dahil etmiş demektir. Melekler, ilim talibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semâvat ve yerde olanlar ve hatta denizdeki balıklar âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasib elde etmiştir.”

Buyurarak Sevgili Peygamberimiz İlim yolunda olanların ne yüce mertebelere ulaşacağını,İlmin bırakılabilecek en güzel miras olduğunu  ve Alimlerin Peygamberlerin varisleri olabilecek derecede kutlu bir mevkide bulunuacağını belirtmiştir.

Peygamberimizin arkadaşlarından Ebû Hureyre (r.a.), hemen hemen peygamberimizden hiç ayrılmayan bir sahabi idi. O, peygamberimizle bulunduğu sürece, ilim öğrenir, peygamberimizin sözlerine dikkat ederek onları ezberlerdi.

Bu sahabi, bir gün  Medine’de sokağa çıktı. Halk sokakta dolaşıyordu. Onlara şöyle seslendi:

-Peygamberimizin mirası bölüşülüyor, siz ise burada vakit geçiriyorsunuz, gidip o mirastan payınızı alsanız ya? deyince, halk:

-Nerede bölüşülüyor? diye sorarlar. Ebû Hureyre (r.a.):

-Mescidde bölüşülüyor, diye cevap verir. Halk koşarak mescide gider, sonra geri dönerler.

Ebû Hureyre (r.a.) onların geri geldiklerini görünce, sorar:

-Ne oldu? Onlar cevap verir:

-Biz mescide gittik, ama sizin söylediğiniz gibi orada taksim edilen herhangi bir şey görmedik, derler. Ebû Hureyre tekrar sorar:

- Siz mescidde hiç kimse görmediniz mi? Der. Onlar:

- Evet, bazı kimseler gördük, bir kısmı namaz kılıyor, bir kısmı Kur’an okuyor, bir kısmı da helâl ve haram gibi konuları tartışıyordu, derler. Bunun üzerine Ebû Hureyre (r.a):

-Yazıklar olsun size, işte o, peygamberin mirasıdır, der.

 Alim çevresini aydınlatacak,yetiştirdiği talebelerle ve yazdığı eserlerle öldükten sonrada amel defterini kapanmamasını sağlayacaktır.Peygamber Efendimiz:

“Mü’min, ölümünden sonra hayatta iken öğrettiği ve yayınladığı ilimden, geride bıraktığı iyi evlattan, miras olarak bıraktığı mushaftan, yaptırdığı mescidden, yolcular için inşa ettiği misafir evinden, akıttığı sudan, sağlıklı iken malından çıkardığı sadakadan kendisine sevap ulaşır.” 

Buyurarak Peygamberimiz Mü’minin miras olarak bırakacağı eserleri bizlere bildirmiştir.

İnsanın kazançları arasında en çok övülmeye değer olanı ilim olduğu için, Allah Teâlâ alimlerin derecelerini yükselteceğini bildirmiş ve:

“Ey inananlar! Toplantılarda size ‘’yer açın’’ denince, yer açın ki, Allah da size genişlik versin. ‘’Kalkın’’ denildiği zaman da hemen  kalkın ki,  Allah, içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücadele, 58/11)

Bu âyet, ilmin fazileti ve alimin üstünlüğü hakkında açık bir delildir. İlim tahsil eden kimsenin derecesini Allah Teâlâ’nın yükselteceği bildiriliyor.

Peygamber Efendimiz İlim yolunda ruhunu teslim eden mü’min için:

“İlim tahsil ederken eceli gelip ölen kimse, kendisi ile peygamberler arasında ancak bir derece, peygamberlik derecesi olduğu halde Allah’a kavuşur.”

Buyurarak ilim yolunda olan mü’min o hal üzereyken ruhunu teslim ettiğinde  en yüksek derecede  peygamberlik derecesinde Rabbine kavuşacağının müjdesini vermiştir.

Peygamberimiz iki şeyin gıbta edilmeye değer olduğunu bildiriyor:

Bunlardan biri, Allah’ın kendisine mal verip de, o malı Allah yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kimse. Diğeri de kendisine hikmet (ilim) verip de, o ilim gereğince hükmetmesini ve başkasına da o ilmi öğretmesini nasip ettiği kimse.

Buyurarak ilmi öğrenipte başkalarına da öğreten mü’minin gıpta edilecek bir mü’minin olduğunu bizlere belirtmektedir.

Değerli Kardeşlerim sizlere aktarmış olduğumAyet ve Hadisler de Yüce Rabbimizin İlim öğrenen mü’minleri övdüğünü,Sevgili Peygamberimizinde İlim öğrenen ve öğreten mü’minlerin manevi olarak yüksek derecelere ulaşacağının müjdesini bizlere belirtmiştir.Rabbim inşallah bizleri bu kutlu müjdelerden faydalandırsın.Rabbim bizleri kendisine layık kul,Sevgili Peygamberimize layık ümmet olmayı nasip etsin.AMİN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halit AYHAN Arşivi