İnsanoğlunun Yaradılış Hikmetleri

Değerli Kardeşlerim Allah-u Teâlâ mükemmel bir âlem ve bu âlem içinde hayatımızı en güzel şekilde devam ettirmemizi sağlayan dünyamızı yaratmıştır. Dünyamızı hikmetli bir gözle seyretmeye başlarsak göreceğimiz ilk şey, her şeyin bizim için var edildiği olacaktır. Kısacası Bitkiler, Hayvanlar ve tüm mahlûkat bizlere hizmet etmektedir. Şunu da belirtmekte fayda var bize hizmet eden mahlûkata göre de Yüce rabbimiz insanoğlunu programlamıştır. Yüce Rabbimizin bizleri programladığı program merkezi ise akıldır. Akıl sayesinde insan şöyle bir çevresine bakarak Rabbimizin yarattığı Dünyaya, Bitkilere, Hayvanlara kısacası tüm mahlûkattaki kusursuz nizamı anlayarak bu yaradılış hikmetini görüp Rabbimizin ne derece büyük, kudretli ve ol dediğinde her şeyin oluverdiğini görür.

İnsanoğlu kendisine verilen akıl sayesinde kendi yaratılış sırrını anlayabileceği gibi, kâinatın yaratılışının da gayesini anlamaya çalışmalıdır. Çünkü bu kavrayış, Yaratanın hikmetini anlamaya yardımcı olacaktır.  Nitekim Yüce Rabbimizde bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.”(Enfal Suresi 190-191)

Değerli Kardeşlerim Yüce Rabbimiz bizleri en güzel surette yaratmış, kâinatı, mahlükatı bizlerin emrine sunmuştur. Bizleri müthiş bir donanımla donatmıştır. Ayette:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)

Allah, Kuran'ın pek çok ayetinde insanın yaratılışına dikkat çekmiş ve insanları bu yaratılış üzerinde düşünmeye davet etmiştir:

"Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti." (İnfitar Suresi, 6-8)

İnsan, Allah tarafından belli bir düzen içinde biçim verilmiş, doğadaki en mükemmel, en karmaşık ve en olağanüstü sistemlere sahip canlılardan biridir.

İnsan vücudu, ortalama 60-70 kiloluk bir et ve kemik yığınıdır. Bilindiği gibi et doğadaki en dayanıksız malzemelerden biridir. Açıkta kaldığında bir kaç saatte bozulur, bir-iki gün içinde kurtlanır ve dayanılmaz bir koku yaymaya başlar. Bu çürük malzeme, insanın vücudunun büyük bölümünü oluşturur. Ama onu besleyen kan dolaşımı ve dışarıdaki bakterilerden koruyan deri sayesinde, 70-80 yıl boyunca, bozulmadan, çürümeden saklanır.

Vücudun yetenekleri ise hayranlık vericidir. Örneğin beş duyu, ayrı ayrı birer mucizedir. İnsan dış dünyayı bu duyular sayesinde tanır, bu duyulardaki bütünlük sayesinde rahatça yaşamını sürdürebilir. Görme, koklama, dokunma, işitme, tat alma duyuları incelendiğinde karşılaşılan detaylar, ortaya çıkan kusursuz tasarımlar bir Yaratıcı'nın varlığını kanıtlayan deliller olarak karşımıza çıkar.

İnsan vücudundaki mucizevi yapılar sadece beş duyu ile sınırlı değildir. Hayatı bize kolaylaştıran bütün organların tümü ayrı birer mucizedir. Hepsi tam ihtiyacı karşılayacak fonksiyonlara sahiptir. Elsiz olarak yaratılmış olsak, ne kadar zor yaşardık bir düşünelim. Bacaklarımız olmasa, vücudumuz deriyle değil de dikenlerle, pullarla veya kabukla kaplı olsaydı neler olurdu?

Bu sayılanların yanısıra, insan vücudunun içindeki solunum, beslenme, üreme, savunma gibi karmaşık sistemlerin varlığı ve insan vücudunun estetiği de ayrı ayrı mucizelerdir.

Görüldüğü gibi insan vücudu içinde çok sayıda hassas denge vardır. Birbirine tamamen bağlı çalışan sistemlerin, vücuttaki diğer sistemlerle olan kusursuz bağlantısı sayesinde insan hayati fonksiyonlarını hiçbir aksama olmadan gerçekleştirebilmektedir.

Üstelik bunları, özel bir çaba göstermeden, hiçbir zorlukla da karşılaşmadan yapmaktadır. Hatta tüm bunlar olup biterken çoğu zaman kişinin bunlardan haberi bile olmaz. Midesindeki sindirimin ne zaman başlayıp ne zaman bittiğinden, kalbinin ritminden, kanın vücuttaki gerekli yerlere tam da en gereken maddeleri taşımasından, görmesinden, duymasına kadar çoğu şeyden insanın haberi dahi olmaz.

İnsan vücudunda kusursuz bir sistem kurulmuştur ve mükemmel bir şekilde işlemektedir. Bu gökten yere her işi evirip düzene koyan Allah'ın yaratmasıdır. Allah evrendeki her şeyi, her detayı tüm canlıları gereken özelliklere sahip olarak yaratmıştır. İnsan vücudu da detaylı incelendiğinde fark edilen tasarım Allah'ın yaratma sanatındaki örneksizliğin ve eksiksizliğin bir delili olarak karşımıza çıkar.

Allah evrendeki kusursuzluğa Mülk Suresi'nde şöyle dikkat çeker:

...Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiç bir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)

i O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 7-9)

İnsan bedeni, yeryüzündeki en karmaşık makinadır. Hayatımız boyunca bu bedenle görür, işitir, nefes alır, yürür, koşar ve zevk alırız. Bedenimiz kemikleri, kasları, damarları, iç organları ile mükemmel bir düzen ve tasarıma sahiptir. Bu tasarımın detayına inildiğinde ise daha da şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşılır. Birbirinden farklı gibi görünen vücut parçalarının tamamı aynı malzemelerden oluşmaktadır. Hücrelerden?.

Vücudumuzdaki her şey milimetrenin binde biri büyüklüğündeki hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin kimi bir araya gelerek kemikleri, kimi sinirleri, kimi karaciğeri, kimi midemizin iç yapısını, kimi derimizi, kimi ise gözümüzün kornea tabakasını oluşturur. Hücreler vücudun hangi parçasını oluşturuyorlarsa bu bölgede ihtiyaç duyulan boyuta ve şekle sahip olurlar.

Bugün sizin bedeninizi oluşturan yaklaşık 100 trilyon hücrenin tamamı, tek bir hücreden çoğalarak meydana gelmişlerdir. Şu an sahip olduğunuz hücrelerle aynı bilgiye sahip olan bu tek hücre de, annenizin yumurta hücresi ile babanızın sperm hücresinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır.

Allah, Kuran'da insanlara, kimi zaman göklerdeki ve yerdeki, kimi zaman da canlılardaki yaratılış mucizelerini, Kendi varlığının delilleri olarak örnek gösterir. Bu delillerin en önemlilerinden biri de, sözünü ettiğimiz konu, bir diğer ifadeyle insanın kendi yaratılışındaki mucizelerdir.

Birçok ayette insanın, ibret almak için, bizzat kendi yaratılışına dönüp bakması öğütlenir. İnsanın nasıl var olduğu, var olurken hangi aşamalardan geçtiği detaylı olarak tarif edilir. Vakıa Suresi'ndeki ayetlerde, insanın yaratılışı şöyle anlatılmaktadır:

Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59)

İnsan bedenini oluşturan 60-70 kiloluk et ve kemik kütlesinin özü başlangıçta bir damla suda toplanmıştır. Akıl sahibi, duyan, gören, işiten ve vücut yapısı olarak oldukça karmaşık bir yapıda olan insanın bir damla sudan meydana gelmesi şüphesiz ki olağanüstü bir gelişimin sonucudur. Bu gelişim ise, elbette başıboş bir sürecin, rastgele oluşan tesadüflerin değil, ancak bilinçli bir Yaratılışın sonucunda gerçekleşmektedir.

Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)

Değerli Kardeşlerim İnşallah bir sonraki yazımda yaradılış hikmetlerine anlatmaya devam edeceğim. Bize düşen vazife bizleri kusursuz yaratan yüce Rabbimize karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmektir. Bizler için Kâinatı yaratan, Mahlûkatı yaratan Rabbimize karşı layık birer kul olmalıyız. Şunuda unutmayalım ki Kâinatta, Mahlükatta ve İnsanda yaratılan hiçbir şey sebepsiz değildir. Bizim ilmimizin yetipte anlayabildiğimiz şeyler var, Bizim ilmimizin yetemediği şeyler var ama hiçbir şey sebepsiz değil. Rabbim Kulluk görevimizi layığı ile yerine getirmeyi bizlere nasip etsin. Rabbim bizleri kendisine layık kul, Peygamberimize layık ümmet etsin. AMİN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halit AYHAN Arşivi