Kadı Karakuş ve adaleti

Ülkemizde her zaman her dönemde Devlet yönetimi ciddiyeti ile iktidar arasında sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunların yansımasında ise “ceza görülen, fatura kesilen hep vatandaş” olmuştur.

Neredeyse 30 yıla yaklaşan gazetecilik hayatımda “işte adalet!” diyebileceğim ya da “tamam bu oldu!” diyebileceğim çok az atama hatırlarım. Belki çok hissi olmamdan ya da o makama atanan insandan hizmet noktasında çok beklenti içinde olmamdan da kaynaklanabilir bu durum.
Şöyle etrafıma baktığımda; “makam arabalarını özel işlerinde kullananlar!”, emrinde görev yapan memurları canından bezdirenler, vatandaşa tepeden bakanlar, vatandaşın işini sürekli bu gün değil yarın gel diyerek yokuşa sürenler… Belki de bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak, devletime ve ülkeme karşı yükümlülük ve sorumluluklarımı iyi yaptığımı düşünüyorum. Ben bunu söylüyorum. Benimde beni idare eden, yöneten hükümetlerden, devlet erkinden beklentilerimin olması da gayet doğal.
İşte bu beklentiler yerine getirilmiyorsa bir süre sonra her şey anlamını yitirmeye başlıyor.
Ülkemizde insanlar 15 gün sonra sandık başına giderek kendilerini yönetecek insanlara oy verecekler.
Size konu başlığı olan hikayeyi anlatayım ve birde sizler düşünün!...
"Osmanlı döneminde, yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken, burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek duruyor. Karakuşi Kadı, fırıncıya Ben bunu aldım demiş.Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: Hani bizim ördek? diye sormuş.
Fırıncı boynunu büküp Uçtu deyince, iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarmış; korkusundan kaçmaya başlamış. Gayrimüslim vatandaş da peşinde koşuyor.Duvardan atlarken, öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmez mi! Kadın oracıkta düşük yapmış; kocası da fırıncının peşine düşmüş. Fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler, hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı nın karşısına çıkarmışlar.Ördeğin sahibi, Bu adam ördeğimi hiç etti diye şikâyet etmiş.Kadı, fırıncıya sormuş: Ne yaptın bu adamın ördeğini?Fırıncı Uçtu demiş.Kadı, kara kaplı defterini açmış: Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar Uçar anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değildiyerek fırıncının beraatına karar vermiş.Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşın şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslüman ın tek gözü çıkarıla...Karakuşi Kadı, Şimdi demiş, Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş.Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da, Karakuşi Kadı, Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak. diye hüküm kesmişBöyle olunca adam da, şikâyetini anında geri almış.Kadı Yahudi ye sormuş: Senin şikâyetin ne?Yahudi ellerini açmış, Ne diyeyim kadı efendi demiş, Adaletinle bin yaşa sen, e mi !
 
Ve bu hikayeden hangi hisseyi namı hesabınıza çıkardınız bilmiyorum amma; üzülerek ifade edeyim ki; yönetim zaafı Kahramanmaraş’ta mevcut.
 
Şimdi bizlerde Yahudi’nin ettiği gibi her haksızlık karşısında susarak zulme alkış tutalım mı?
Yoksa da “sonu nereye varırsa varsın” diyerek hak arama mücadelesine girişelim mi?
Buna gücümüz yetecek mi?
 
Etrafta zulme karşı “adaletinle bin yaşa!” diye bağıranların çok olduğu bir yerde ADALET TECELLİ EDER Mİ?
Doğrusunu söylemek gerekirse; ben inanmıyorum. Siz inanıyor musunuz sevgili okurlar?...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi