Mesut Bilal Buğday

Mesut Bilal Buğday

Kahramanmaraş’ın “Jöntürkleri” Ve ” Yöntürkleri”

Toplumun beğenmeme hastalığı, beğenme hastalığından daha üst seviyededir. Hep eleştiri yaparız ama eleştiriyi çözüm ve sonuç odaklı olmaktan ziyade, nefsi beklentilerimize göre, bulunduğumuz cenaha ya da mensubu bulunduğumuz siyasi partiye göre yaparız.

  Eskiden Malumunuz ağalık vardı. Topluma bu ağalar yön verirdi. Marabalık yapan halk, doğruyu ağaya göre belirlerdi.

Hep anlatılan bir hikâyedir. 1930 - 1935’lerde devlet Maraş’ın kalkınması için para göndermek ister. Ancak Maraş’taki bazı ağalar, “tarlada çalışacak maraba bulamayız” düşüncesi ile parayı reddederler.

Bazı kimseler kendi hükümranlığının devam etmesi ve sermayenin kendi çevresinde dönmesi için yeni yetmeleri hemen yok ederler.

Kayserili bir arkadaş  sohbet ederken şu ifadeyi kullanmıştı:

"Maraşlı yeni bir iş icat etmek yerine, şehirde var olan ve para kazandıran işi yapmayı daha çok seviyor."

Adam haklı. Bir mahallede tuhafiye dükkanı açılmış ise, diğeri de bakar ki adam para kazanıyor, bir dükkanda kendi açar. Hem kendi zarar eder, hem de özendiği tuhafiyeciyi zarar ettirir.

Kahramanmaraş’ın birçok özelliğini eleştiririz. Ancak çözümünü bir türlü bulamayız. Çünkü Maraş’ın kendine münhasır takozları ve çıkmazları vardır.

“Kahramanmaraş’ta her evden şair ve yazar çıkar” deriz. Ancak entelektüel seviye ve eğitim oldukça düşüktür. 

Bu yazıyı kaleme alırken bir arkadaş yanıma geldi ve “abi şiir yazdım şiirimi bir değerlendirsene” dedi ve okumaya başladı:

Sabahleyin erken git işe

Sıkışınca git tuvalete işe

Arkadaşa dedim ki: “ben otorite değilim ama şiirin berbattı, bir daha şiir yazma” 

Acizane çalakalem karalayan biri olarak, genç kardeşlerimize tavsiyemiz şu oluyor:

"şiir ve yazıyı egoyu(ene'yi) yükseltmek için kullanmayın. Okuyun, dert edinin ondan sonra yazın. Yoksa topluma zarar verirsiniz. Ve kabuğunuzdan da sıyrılamazsınız.

Maalesef Kahramanmaraş öncü sıkıntısından dolayı kabuğunu kırıp, kozasından çıkamıyor. Fikir sahipleri Kahramanmaraş’ta durmuyor. Sermaye sahipleri de parayı silah olarak kullanıyor.

 Maraş’ın jöntürkleri; halkın akıllı olmasını istemez, Jöntürkler kendilerini Maraş’ın en seçkinleri olarak görürler ve genelde “zade” olarak anılırlar. Geçmişle övünmeye meraklıdırlar. Ninesinin ve Dedesinin; kahraman, hacı, eğitmen olması ile övünür dururlar.

Dünyanın neresine giderseniz gidin, zadelik kahramanlıkla değil, siyasetle ve parayla elde edilmiştir. Maraş'ın kurtuluş harbinde de bu kişiler kazanımlarını kaybetmemek için çete harbine karşı çıkmışlar, savaşmamışlar. Ancak bu kişiler savaş kazanıldıktan sonra meydana inmiş ve kendisini kahraman göstermiştir.

Yöntürkler ise; müntesibi bulunduğu camia dışında doğru kabul etmez. Kendilerini "Fırkayı naciye" olarak görürler. Maraş’ta özellikle siyasi yapıyı bunlar dizayn etmek isterler. Bunlar köken itibari ile genelde halk partilidir. Özellikle dedeleri halk partisinden; makam, statü ve güç elde etmiştir.

Daha önce Kahramanmaraş’ın köylerini gezmiş iseniz bu köklü ailelerin çiftliklerine rastlamışsınızdır. (Tabi daha sonra bunlar hep fabrikatör oldu ve tarlaları sattılar.)

“Sizce bu aileler bu toprakları alınteri ile mi elde ettiler?” Hayır. (İstisnalar kaideyi bozmaz)Bir zaman devletin ceberut yapısından istifade ederek bir takım kazanımlar elde ettiler. Gariban insanları maraba, kendilerini de; ağa, muhtar,kaymakam, siyasetçi  ettiler.

Şimdi o yapının muhafazakâr uzantısı günümüzde hâsıl oldu. Kimisi cemaat olarak hareket etti. Kimisi siyasi yapının içerisinde yer buldu. Yani düne kadar muhafazakarlara söven adamlar, şimdi över oldular.

Anlayacağınız “köprüyü geçene kadar ayıya dayı”“bilmem ne öpmekle ağız aşınmaz” “gelen ağam, giden paşam” “ekmeğimi veren ağamdır”  sözünü rehber edinmiş ve “Üzümünü ye bağını sorma” sözüne “eyvallah” diyen adamlardır bunlar.

Bugün onlar, konaklarda bumbar dolması yerken, biz soğukluk cacığına kaşık çalarız. Bizim yediğimiz anamızın ak sütü gibi helaldir. Çünkü biz ikram edilen üzümü yeriz ama bağını da sorarız,  vesselam

 Her ne sürç-ü lisan etti isek affola

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Bilal Buğday Arşivi