Dokunuş

Doğuya çevirmek dururken yüzümüzü,

Batıya dönmekle çıkarttık gözümüzü.

Kabuktan kapçıktan medet umarak;

Ne yazık ki böylece, kaybettik özümüzü!

                                                A.S.D

       Bre üç kuruşluk menfaati uğruna dünyayı kana bulayan eli kanlı katiller!  Bre yüzü kirli mendeburlar! Bre insanlıktan nasibini alamayan alçaklar! Söyleyin hele, ne istiyorsunuz siz bu insanlıktan?

         Beşikteki bebeleri katletmek hangi kitapta yazıyor? Can taşıyan bedenleri parçalamak hangi dinin buyruğu? Yaşlıları, yatalak hastaları yok etmek hangi aklın ürünü ha?!. Ya yakıp yıkmalarınız, yağmalamalarınız, toplu katliamlarınız?.. Siz fosfor bombalarınızı, uzun menzilli füzelerinizi, topunuzu-tankınızı ve bilumum öldürücü silahlarınızı bunun için mi üretmektesiniz? Bunun için mi yeryüzünü cehenneme çevirmektesiniz, bre barbar soylular?!.

       Hay ilahi başınızda paralansın dünyanız!

       Havayı kirlettiniz, suyu kirlettiniz, doğayı kirlettiniz! Hayvanî hislerinizle tabiatın dengesini bozdunuz! Âlem içre ne varsa kevgire çevirdiniz! Sözün bittiği, aklın firar ettiği, vicdanın yürürlükten kalktığı noktadayız şu an itibariyle. Nedir bu uyguladığınız deney etiketli sistematik tahribatlar,   tahrifatlar, taşkınlıklar?

       Genlerle oynadınız, Kimyayı örselediniz, ilim ve bilime takla attırdınız! Tabiî ve doğurgan dokuyu kısırlaştırmak suretiyle suni döllenmelere, dejenerasyona sebebiyet verdiniz! Piçsel eserlerinizle, pisliklerinizle sanırım övünmektesiniz, değil mi piç kuruları?

       Soyunuza kıran girsin e mi!.

       Bu mu sizin beşeri sistemlerinizin terkibi, tezahürü? Bu mu sizin hayat anlayışınız? Bu mu var olabilme, ayakta kalabilme mücadeleniz? Bu mu doyumsuz arzularınız, iştihalarınız? Aşkınız, ilhamınız ve kara sevdanız bu mu? Behey kalbi katranlaşmış mel’unlar, behey aç gözlü muhterisler! Ölmeseniz de öldürmek mi felsefeniz, canîler?

       Kolektif ilenmeyle;

       “Yağlı kurşunlardan gidesice”ler!

       “Dizin dizin sürünesice”ler!

       “Işığı kapanasıca”lar!

       “Etmiştik, bulduk!” diyeceğiniz günün arifesinde…

       Hem de, ektiklerinizi biçmenizi bekliyoruz tez günde...

       İnşallah!..

       Mazlumların ahını işiten Allah, kıyıma uğrayan tüm canlıların haklarını da gözetip kollayandır elbet.

       İnanıyor ve ona güveniyoruz.

       Hakk’ın vaat ettiği günler yakındır mutlak…

       Amenna…

       Batsın uyduruk medeniyetiniz, batsın teknolojik gelişmişliğiniz, batsın batı standartlarınız ve batıcı normlarınız! Önce insan olunuz, ulan insan! Söylemlerinizle eylemleriniz aynileşsin hele bir. Vazgeçin şu vampirlikten ivedilikle! Atın ellerinizdeki kan çanaklarını! Yıkayın lâşe kokan ağızlarınızı! Koyun postuna bürünmüş canavarlığınızdan bir sıyrılın bakalım! Sonra da özür dileyin halkınızdan ve dünya halklarından, samimiyetle…

       Petrol ziftinde çırpınan karabatak kuşuna verdiğiniz göstermelik değer, petrol tutkunuzu gölgelemeye yetmiyor.

       Çıbanbaşı İsrail’de roketle vurulan bir köpeğin kırılan sağ bacağına hayıflanıp üzülmeniz, vicdanî muhakemenize yetmiyor.

       Ölü yüzü pudralamalarınız, yaşatma azminizi ispata yetmiyor.

       Kayadan yuvarlanan bir yavru ceylanı ambulans uçakla kurtarıp bakıma almanız, duyarlılık sergilemenize yetmiyor.

       Çünkü insanî vasıflardan azadesiniz ve sosyal mantaliteden çok ıraksınız. Barışa vurgu yapsanız da, bozgunculuğa teşnesiniz. Hakça bölüşüm ve paylaşım yerine milletleri bölmeye, kıtaları kuşatarak kendi aranızda paylaşmaya meyyalsiniz sürekli. Onun için kasıp kavurmaktasınız her yanı.

       Kim dedi sizin gibi barbar ve gaddarlara; “kokuşmuş medeniyetinizle bize de himmet buyurun!” diye. Ya da “pislik ihraç edin” modunda kimler davetiye çıkardı? Oysa biz sizleri, Yemen’de, Çanakkale’de, Balkanlarda ve daha nice mahzun topraklarda akıttığınız kandan dolayı iyi tanırız.

       Yine burnumuza iğrenç kokular salgılamaktasınız. Dolaşıp durmayın etrafımızda uğursuzca. Def olup gidin ulan!