Muhalefet Nasıl İktidar Olur?

Siyasette hangi partinin iktidar olup, olmayacağı peşinen söylenemez. Dün muhalefet olan bugün iktidar, bugün iktidar olan yarın muhalefete düşebilir. Ama bu, durduk yere olmaz.

İktidar partilerinin muhalefete düşmesi, pek kolay olmaz. Olursa eğer bunun bir yasal şekli, bir de yasal olmayan şekli var. Yasal şekli, halkın bir sonraki seçimde iktidarı başarısızlığı nedeniyle cezalandırmasıdır.

Ama ne yazık ki ülkemizde daha çok yasal olmayan şekliyle iktidarlar alaşağı edildi, ilk seçimde ise tekrar iktidara geldi. Yasal olmayan şekliyle iktidardan indirilenler, halkın gönlünde önemli yer tuttu ve eline geçen ilk fırsatta da yeniden ve daha güçlü şekilde iktidara getirmeyi bildi.

Ama muhalefetin iktidar olduğu çok görüldü.

Hatta AK Parti gibi kurulduktan hemen sonra iktidara gelen partiler de var ama 13 yıl kalan olmadı.

Ancak bütün bunlar durduk yere olmuyor. Yanlış politikalarda ısrar, iktidar getirmiyor, iktidarda da tutmuyor. İktidarın muhalefete düşmesi, çok kolay olmadığından, bu yazımızda muhalefetin iktidara gelmesinin nasıl mümkün olabileceği üzerine kafa yormak gerek.

Bill Gates’in “Bazen sizin doğrularınız değil, rakiplerinizin yanlışları üzerinden yükselirsiniz.” sözü, bu açıdan birazcık ufuk açıcıdır.

Muhalefet, bütün doğruları kendisinde topladığı müddetçe, iktidar olma şansı yakalaması mümkün değil. Başkasının doğruları da vardır. Rakiplerin yanlışını da doğru şekilde kullanmak mümkün. Ancak, aynı yanlışın sizde olmaması gerekir.

Hakan Fidan’ın yeniden MİT Müsteşarı olmasını eleştirenlerin, kendi partilerinde benzerinin olmamasını hesaplamaları gibi…

Hesaplamayınca, hem CHP milletvekili, hem de MİT müsteşarı örneğini gösterdiklerinde rakibin yanlışlığı, size doğru olarak dönmez.

***

Devam edelim. Yolsuzluğu eleştirenlerin, iktidarında, belediyesinde veya muhalefetinde yolsuzluğa bulaşmamış olması gerekir. Ekonomiyi eleştirenlerin, ekonomideki başarılarından söz etmek gerekir. Dış Politikayla ilgili rakibini vuracağın zaman, kendi iktidarınızdaki dış politika başarısının halen konuşuluyor olmasına özen göstermek lazım.

Polisin baskısında da aynısı olmalı. Hiçbir iktidar döneminde bu ülke “polis zulmü” görmemesi gerekir ki, rakibinizi vuracağınız zaman, sözünün etkili, vurduğunuz da okkalı olsun. Hatta darbeye destek veren olmamalısınız ki, polis veya asker zulmünü rahat eleştirebilesiniz…

İktidarı “istihbaratı yanına almakla” suçlayacak ve rakibinizi bu yanlışlıkla vuracaksanız, “yasadışı dinlemelere” cevaz veren olmayacaksınız. Yasa dışı dinleme yapan bir terör örgütüyse, derin bir yapılanmaysa, paralel bir örgütse de onun avukatlığını yapmayacaksınız ki sözünüz okkalı olabilsin…

İktidara mensup olanların yakınlarını iyi takip edeceksiniz; zengin olanları, şartları zorlayarak göreve gelenleri tek tek not edip, doğru olanı söyleyeceksiniz ama bunu yaparken, hem sizin iktidarınızda, hem de muhalefetteyken “adam kayırma” ve “yakınlarını koruma” suçlamalarıyla karşılaşmış olmayacaksınız.

Rakibinizi ihanetle suçlayacaksanız, ihanet içerisinde olmayacak, koltuk için ülkenizi satacak duruma gelmeyeceksiniz. Bunun için ülkemiz üzerinde hesabı olan dış ülkelerin oyunlarının içinde ne aktör, ne piyon da olmayacaksınız.

Bir şehidi siyasi malzeme edecekseniz, sizin iktidarınızda kan akmamış olmasına özen göstereceksiniz.

Sadece bu değil tabii…

İç politikada, eğitimde, sağlıkta ve yatırımlarda da aynısı olmalı. Milli Eğitim, AK Partinin bir türlü başarılı olamadığı alan mesela. Rakibinizin bu yanlışı, sizin yükselmenizi sağlayabilir. Ama bunun için sizin iktidarınızda eğitimin sorunsuz olması gerekir. Başta üniversiteler ve sınav sistemi olmak üzere, herkese eşit eğitim sağlamış ve bunu kanıtlamış olmanız lazım.

Sağlıkta da böyle…

İktidarı sağlıkta başarılı bulmadığınız an, hemen vuracaksınız. Rakibinizin yanlışlığında yükselme şansınız olur ve sizin doğrularınızı anlatma fırsatı da yakalarsınız. Ama onun için sizin döneminizde sağlık çok iyi olmalı; Ne uzun kuyruklar, ne aylarca ötelenen tetkik ve tahliller bulunmamalı. İşçiye farklı hastane, memura farklı hastane ve özele parayı veren düdüğü çalar diyen bir döneminiz olmayacak. Mesela elinde reçeteyle dolaşılan bir iktidarda adınız geçmemiş olacak.

Yatırım eksikliğini eleştirirken, 10 yılda yapılan demiryollarından daha başka liste elinizde bulunmalı.

Yurdun dört bir yanını duble yollarla, otobanlarla, hızlı ve yüksek hızlı trenlerle donatan bir iktidarda yer almış olmalısınız…

Yine sizin döneminizde üniversiteler, havalimanları, köprüler, alt geçitler, denizin altında 20 bin fersah yolculuk yapılan araçlarınız da olmalı…

Bütün bunları yaptığınızda, alnınızın akıyla her türlü eleştiriyi yapar, rakibinizin her yanlışı, size kazanç olarak döner…

Yoksa da şimdiki gibi daha siz “kazan” demeden, “seninki benden kara” diye ortaya belge koyarlar ve siz asla muhalefetten iktidara doğru yol alamazsınız…

Maalesef ülkemizde siyaset, tam da bu mantıkla yürüyor ve o nedenle hiçbir dönemde özlenen tabloya kavuşamıyoruz.

Eleştirenin asıl amacı, o koltukta oturamaması olmamalı. Öyle olursa oturunca sorun kalmayacak.

Oysa muhalefetin esas görevi o koltukta oturanların, millete zulmetmesine engel olmak olmalı. Rakibin yanlışıyla büyümek budur. Önlediğiniz her yanlış, sizi hemen iktidar etmeyebilir ama büyüttükçe büyütür.

 

Tweetimden seçmeler

Başta siyasetçi olmak üzere hiç kimseyi isimler üzerinden değerlendirmedim, eleştirim de isimlere olmadı; Görüş ve uygulamadır esas olan.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi