Mü’min Zulüm Yapmaz

Değerli kardeşlerim mü’min hayatının her anında adaleti uygulamak ve adaletli yaşamak zorundadır.Her adımımızda adaletli olursak doğru bir yaşam tarzına İslam’a uygum bir yaşam tarzına ulaşmış oluruz. Aile hayatımızda, çocuklarımız arasında, ana-babamıza karşı, arkadaşlarımıza, komşularımıza, mesai arkadaşlarımıza sonuç itibariyle yaşam bulduğumuz bütün insanlara karşı adaletli davranmak neticesinde hem Rabbimizin hem de İnsanların rızasını kazanmış olacağız.

Adaletin hayatımızdan çıkarılması sonucunda ise karşılaşacağımız sonuç zulümdür. Adaletli davranmamız gereken her alanda adaleti bırakarak kendi menfaatimiz veya güç- kudret sahiplerinin menfaati için adaletten ayrılmamız bizi zulüm’e, zulüm ise dünyamızı perişan etmemizle kalmayıp ahiret hayatımızı perişan etmemize sebebiyet verecektir. Bu sebeple ne iş yaparsak yapalım, kiminle olursak olalım adaleti yaşam haline getirip zulümden öylece kaçınmalıyız.

Yüce rabbim hiçbir kuluna zulmetmez:

“İşte bunlar Allah’ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetlerdir. Allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez.”( Al-i İmran, 3/108)

“Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.”( Nisa, 4/40)

Dünya hayatında kulları için zerre kadar zulmetmeyen Yüce Allah, ahiret gününde de asla zulmetmeyeceğini ve kullarının kazanmış olduklarının -ister iyi ister kötü olsun- neler olduğunu kendilerine bildirecektir.

Allah’ın mescitlerini, camilerini mamur etmek onları imar etmek Allah’a ve ahiret gününe imanın bir neticesi ise, Allah’ın mescitlerini harap etmek ise zulmün neticesidir. Kur’an-ı Kerimde şöyle buyruluyor. “Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azab vardır.”( Bakara, 2/114)

Yetimlerin mallarına el uzatanların da Kur’an-ı Kerim’de zalim oldukları ifade edilmektedir. “Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir( Nisa, 4/10)

Zulmedenlere karşı meyletmekte insan için zulümdür. Kur’an-ı Kerim bu hususa işaret etmektedir. Zulüm nasıl zulüm ise, zulmedenin zulmüne destek olmak ona meyletmek öylece zulüm olarak değerlendirilmektedir. İlgili ayette şöyle buyrulmaktadır. Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.( Hud, 11/113)

Yüce Allah geçmiş milletlerin başlarına gelen sıkıntıların kendinden olmadığını her bir kavmin başına gelen sıkıntıların kendi yapmış olduklarından dolayı olduğunu ve bu manada Allah’ın kimseye zulmetmediğini bizlere şöyle bildirmektedir. “Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.”( Tevbe, 9/70)

Geçmiş milletlerin yanlışlıklarından bahseden diğer bir ayette ise insanların idrak edemedikleri şeyleri inkar etmeleri zulüm olarak değerlendirilmektedir. “Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.”( Yunus, 10/39)

Ebû Hüreyre  radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâb:

- Bizim aramızda müflis, parası va malı olmayan kimsedir, dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnâd ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular.

Bir diğer hadislerinde Alemlere rahmet olarak gönderilen HZ. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurmaktadır. “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm mikdarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa, kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”

Değerli kardeşlerim ayet ve hadislerdende anlaşıldığı üzre insan hem kendine ve hem de tüm insanlara zulmeden kendisidir. Şunu unutmayalım ki zulüm yapan cezasını çekecektir. Zalimin zulmü yanına kar kalmaz o hem bu dünyada hem de ahiret hayatında yaptığı zulmün cezasını çekecektir. Zalim sanmasın ki ölüm yok. Rabbim bizleri zalimin şerrinden korusun. Rabbim bizleri kendisine layık kul, Peygamberimize layık ümmet etsin. ÂMİN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halit AYHAN Arşivi