Mü’minin Vasıflarından: Dünyanın İmtihan Yeri Olduğunun Bilincindedir

Değerli Kardeşlerim Yüce Rabbimiz insanları yaratmış ve yarattığı insanlara ’da çeşitli yükümlülükler yüklemiş, bu yükümlülükleri yerine getirmek için çabaladığımız süre içerisinde de insanları imtihan etmektedir. Kısa süreli dünya hayatının ardından da ebedi olacak olan ahiret hayatı başlayacaktır. İnsan dünya hayatında ki kazanımlarına göre ahiret hayatında ya rahat edecek, ya da azap çekecektir.Mü’min şunu unutmamalıdır ki dünya hayatı ahiret hayatı için bir basamaktır. İmtihan her bir insan için ayrı cereyan etmektedir Her insanın imtihanı ayrı ayrıdır. Kimi zenginliğiyle, kimi fakirliğiyle, kimi evlatlarıyla, kimi eşiyle, kimi ana-babasıyla, kimi hastalıkla vb. nice imtihan şekilleri ile insan imtihan edilmektedir. İmtihanlar ayrı ayrı olsa da imtihanlarda başarılı olmanın anahtarı tektir. Oda; Sabır. İmtihanların zorluğunu hafifletecek olan, başarının anahtarı, Sabırdır.0 imtihan hayatın bir gerçeği ise, bu imtihanda takınacağımız tavır sabır ise bu imtihanın sonucunda kavuşacağımız şey nedir diye aklımıza bir soru gelebilir. İşte Yüce Rabbimiz, imtihan şekillerini, sabrın önemini ve sonuçta sabrın kazanımlarını Kur’an-ı Kerim’de bizlere şöyle bildirmektedir:

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır”( Bakara, 2/155-157)

Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde cehennemliklerin dünyada çekmiş olduğu ferahın, cennetliklerin ise dünyada çektikleri sıkıntıların cehennem ve cennete nispetle şöyle anlatmakta ve dünyada çekmiş olduğumuz imtihanın neticesinde cennet var ise dünyalık meşakkatin hiçbir öneminin olmadığına şöyle işaret etmektedir. “Cehennemliklerden olup, dünyada pek müreffeh hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip cehenneme bir kere daldırılır. Sonra:

– Ey âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu? denilir. O kişi:

– Hayır, vallahi Rabbim! Öyle bir şey görmedim, der. Cennetliklerden olup, dünyada insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır. Ona da:

– Ey âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık çektin mi? denilir. O kişi de:

– Hayır, vallahi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim, der.”

İnsan şunu unutmamalıdır ki dünya hayatında insana verilen mal, mülk v.s. hepsi geçicidir. Öldüğümüz zaman ahirete götüreceğimiz sadece amelimizdir. Hiç bir insan kefenininden başkası ile mezarına girememektedir. Allah-u Teala bir ayette şöyle buyurmaktadır:

“Nefsânî arzulara, özellikle kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı aşırı düşkünlük insanlara süslü gösterildi. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.”( Al-i İmran, 3/14)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde bu hususa şöyle dikkat çekmektedir:

“Ölen kimseyi peşinden üç şey takip eder: Aile çevresi, malı ve yaptığı işler. Bunlardan ikisi geri döner, biri ise kendisiyle birlikte kalır. Aile çevresi ve malı geri döner; yaptığı işler kendisiyle birlikte kalır.”

İnsanın daimi kalacağı yer olan ahiret hayatı için dünya bir imtihan mekanı olarak değerlendirilmiştir. Dünya hayatında her bir insan  ayrı ayrı  imtihanlarla karşı karşıya kalacaklardır. Bu imtihanların neticesinde kimi insan cenneti kazanacak, kimi insan ise kendi cehenneminin hazırlığını dünya hayatındaki hareketleriyle yapacaktır.  Hz. Adem, Cennette bir meyveyle imtihana tabi tutulmuş, imtihanında başarısız olunca yeryüzüne gönderilmiş, hatasını anlayınca Rabbine niyazda bulunmuş hatasından dönmüş, dünya ve Ahiret için kazananlardan olmuştur. Firavun dünyada yaratılış hikmetini anlamamış, yaratıldığını unutup tanrılık iddiasında bulunmuş, Yüce Allah kendisinin yanlış yolda olduğunu ve gerçek doğruya dönmesi için kendisine peygamber göndermiş, buna rağmen hatasından dönmeyen firavun, imtihanını kaybetmiştir. Hz. Eyüp, kendisine verilen hastalığa sabretmiş, kendisinden hiçbir zaman isyan sözcükleri çıkmamış ve imtihanını kazananlardan olmuştur. Hz. Nuh’un oğlu tufan koptuğu zaman babasının gemide olduğunu gördüğü halde, Babasının kendisine uzattığı eli tutmamış, boğulup imtihanını kaybetmiştir. Sevgili Peygamberimiz, kendisine verilen görevleri harfiyen yerine getirmiş, dünya hayatını bir ağaç gölgesinde bir müddet kalıp oradan ayrılan yolcuya benzetmiş bu misallerin de ahiret kazanımının kolay olmayacağı, bu kazanımlar için çeşitli imtihanlardan geçeceğimizi ancak ahiret kazanımlarının olumlu olması için başımıza gelen imtihanları olumlu değerlendirmemiz gerektiğini bu imtihanların kolay olmayacağını sevgili peygamberlerimizin yaşadığı imtihanları göz önüne alarak sabrederek başarıya ulaşacağımızı, isyan etiğimizde ise kaybedenlerden olacağımızın sonucunu çıkartabiliriz.

Dünya hayatında bizlere verilen her şey imtihan içindir. Dünya insanlar için çekici kılınmıştır. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır:

“İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir ziynet yaptık.”( Kehf, 18/7)

“Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?”( En’am, 6/32)

Değerli Kardeşlerim Dünya hayatının geçiciliğine, oyun ve eğlencesine, çekiciliğe aldananlar, Allah’ı ve ahireti unutanlar kaybedenlerden olmuşlardır. Bu aldanışa düşmeyenlerin sonu ise huzur, mutluluk ve bahtiyarlık olmuştur. Maalesef insan dünya hayatının sanki hiç bitmeyeceğinin hissine kapılıyor ve bu his insanoğluna bu dünyada imtihan halinde olduğunu unutturuyor. Yüce rabbimiz dünya hayatına aldanmamamızı:

“Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün ziynet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.”( Yunus, 10/24)

“Onlara dünya hayatının neye benzediğini söyle! Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir suya benzer ki, onunla yeryüzünün bitkileri gelişip birbirine karışır ve sonunda rüzgârların savurup uçurduğu kuru bir çöp kırıntısı haline döner. Allah, her şeyi meydana getirmeye gücü yetendir. Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. Ebedî kalacak iyi işler ise Rabbinin katında hem sevapça daha hayırlı hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.”( Kehf, 18/45-46)

Sevgili Peygamberimizde:

“Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının ne kadarcık bir su ile döndüğüne baksın.”

Hem Yüce Rabbimiz, Hem de Sevgili Peygamberimiz  dünya hayatının geçici olduğunu, asıl olan ahiret hayatı olduğunu bizlere bildirmişlerdir.

Değerli Kardeşlerim Dünya var edildiğinden beri nice insanlar yaratılmıştır. Yaratılan her insan, ayrı bir imtihana tabi tutulmuştur. Dünya hayatı ölümle bitecek ve biten bu hayatta yapılan her şey sorguya tutulacaktır. Bu dünyamızı ahretimizi de güzelliğe ve mutluluğa kavuşturmak için Yüce Rabbimizin bizlerden istemiş olduğu emir ve yasaklara riayet etmeliyiz.

Unutmayalım ki Dünya hayatı geçicidir. Mutlaka ölümle sonlanacaktır. Ahiret hayatı ise bakidir, ölümle başlayıp ebediyen devam edecektir.

Unutmayalım ki Dünya hayatı nefsanî istekler için süslü, cazibeli yaratılmıştır. Dünyanın her türlü süsü, makamı, malı-mülkü, zenginliği geçicidir. Bu cazibeye, zenginliğe, mala-mülke, makama aldanmamalıdır. İnsanın asıl hedefi ahreti kazanmak olmalıdır

Unutmayalım ki Dünya imtihan yeri olarak yaratılmıştır. Ben çok zenginim veya ben çok fakirim diyerek ne sevinmeli, ne de üzünülmelidir.Zenginlikte,Fakirlikte birer imtihan vesilesidir. Bu imtihan vesilelerinden ahiret için kazanımımızı yapmalıyız.

Unutmayalım ki Ahiret hayatına götüreceğimiz tek bir şey var o da amelimizdir. Etrafımızda ölen insanları görüyoruz ki kefeni ile gömülüyor. Mezarının içerisine hiçbir şey konmuyor. Onun için rabbimizin emirlerine uyup yasaklarından da sakınalım ki öldüğümüzde götüreceğimiz tek şey olan amelimiz düzgün olsun.

Unutmayalım ki imtihandan başarılı olmak imtihanı yapanın istediklerine uymakla sağlanacaktır. Dünya hayatını bizlere imtihan alanı olarak Allah-u Teala belirlemiştir. Bu imtihandan başarılı olmanın yolunu ise yine kendisi belirlemiştir. İstenilenlere isyan etmek yerine istenilenlere icabet etmek ve yasaklananlardan kaçınmak imtihanda başarılı olmanın anahtarıdır. 

Unutmayalım ki bu dünyada başı boş değiliz her anımızın hesabını rabbimize vereceğiz.

Rabbim bizleri dünya hayatında ki imtihanımızı başarı ile bitirmeyi, Ahiret hayatında ise cennete girmeyi nasip etsin. Rabbim bizleri dünya hayatında ki imtihanın güçlüklerine karşı sabırlı olmayı nasip etsin. Rabbim bizleri kendisine layık kul, Sevgili Peygamberimize layık ümmet etsin. AMİN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M.Halit AYHAN Arşivi