‘Sabah el hayr’ demekle olsa!

 

Babamın rahatsızlığı nedeniyle bir süre hastanede kaldık. İki gece de sabahlama sırası bana düştü. Adıyaman’da Çadır Kent olduğundan, hastaların çoğu da Suriyeli mültecilerdi. Hatta espri olsun diye Suriye Devlet Hastanesi diye takılırdım.

Odamızda da Suriyeli bir çift kalıyordu. Kocası diyaliz hastası, hanımı ise refakatçiydi. Tek anlaştığımız ise sabah uyandığında hanımın “Sabah el hayr” demesiydi.

Ortak dilimizdi belki de bu kelime…

Refakat ettiğimin babam olduğunu anlatabildim, eşinin hastalığının böbreklerinden kaynaklandığını öğrenebildim, hemşire çağırmasında yardımcı olabildim ama anlaştığımız sabah uyandığında “Hayırlı Sabahlar”ı kendi diliyle söylemesiydi…

Ama hayır oluyor muydu bilmiyorum…

***

Bugün Türkiye’deki tüm camilerde Suriyeliler için yardım toplanacak. 200’e yakın sivil toplum kuruluşlarının başlattığı “Kış geldi... Suriye için bir ekmek, bir battaniye” kampanyası da dün başladı.

Kış geldi…

Bizler soğuktan korunmak için evde sıcak yuvamıza sığınacağız.

Dışarıda ise paltolarımız, gocuklarımız, kazaklarımız ve daha birçok giyeceğe sıkı sıkı bürünerek üşümemeye, hasta olmamaya çalışacağız.

Çocuklarımız hasta olmasın diye bazen biz giyinmeyip, onlara giydireceğiz.

Gribe yakalanmasınlar diye bol C vitaminli meyveleri poşet poşet alacağız.

Ayağına terlik giyinmesini, soğuk havada sokağa çıkmamasını öğütleyeceğiz.

Hasılı biz kendimiz ve ailemiz için her şeyi düşünerek korumaya/korunmaya çalışacağız.

Oysa bunu yapamayacaklar da var…

Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” diyen bir peygamberin ümmeti olarak övünürüz ama buna kaç kişi dikkat eder bilemem.

Peki komşusu üşürken, sıcacık ortamlarda kalanlar için de böylesine derin anlamı olan bir başka söz yok mu, yoksa da bu söz üşümeyi de kapsıyor mu?

Elbette ki kapsıyor.

Buradaki “” lafını “eksiklik” olarak algılamak da mümkün.

İhtiyaçları düşünerek, var olanı vermek, yok olandan esirgememek gerekir.

Farklı illerde toplam 13 çadır kent var.

Bunların 5’i Hatay’da, 2’si Şanlıurfa’da, 3’ü Gaziantep’te, birer adet de Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adıyaman’da bulunuyor.

Bu Çadır Kentlerde toplam 147 bin 107 mülteci yaşıyor/yaşamaya çalışıyor.

***

Doğrusu bazı vatandaşların bu sahiplenmeye karşı çıktığını da biliyorum.

Kendi insanına sahip çıkmayan bir ülkede, Suriyelilere sahip çıkılmasını, kucak açılmasını, karınlarının doyurulup, tedavilerinin yapılmasını kabul edemeyen bir kesim de var ve bunun insani bir yaklaşım olduğunu söylemek çok zor.

Zira, aynı felaketin başınıza geldiğinizi düşündüğünüzde, nasıl bir ilgi bekleyeceğiniz açıktır ve her insan, aynı ilgiye layıktır.

***

Suriye’de iç kargaşa başladığından bu yana iki kutuplu bir düşünce yapısına bürünen insanlarımızın olduğunu gördük, belki doğalı da buydu.

Kimi kan döken Suriye yönetimini haklı bulurken, kimi muhaliflerin direnişinin bir özgürlük mücadelesi olduğunu söylemeye başladı.

Kimi Suriye’deki Kürtler nedeniyle tümden karşı çıktı, kimi Kürtler olduğu için sıkı sıkıya sarıldı. Kimi inanç yönünden ya taraf oldu ya karşı çıktı.

Ama orada bir insanlık dramı yaşandığı da bir gerçekti.

Biz bu tartışmaları yaparken, uzaktan izleyip, hakkı teslim etmeye çalışırken, canını dişine takarak özgürlüğe doğru adım atan insanlar da vardı.

Biz tartışırken minicik bebeler ölüyordu; topla, tüfekle, açlıkla, soğukla…

Biz koltuğumuza kurularak ahkâm keserken, ekmek kuyruğuna giren Suriyeliler katlediliyordu.

Biz hükmümüzü verirken kadınlar, çocuklar, gençler ve yaşlılar birer birer hayatını kaybediyordu.

Ve biz sıcak yuvamızda, elimizde kumandayla kanal kanal dolaşırken, yanı başımızda soğuktan tir tir titreyen insanlar vardı.

İnsan” vardı, Suriyeli olup olmamasından önce “insan” vardı…

Ve bugün “insan” olmasından başka bütün diğer özelliklerini bir kenara iterek, destek olma zamanı.

Kimin haklı olup olmadığından önce el uzattığınızda kurtarılacak insanların olmasına dikkat çekme zamanı.

Kış geldi, dışarıda kalan kuşlara yem bırakılmasını öğütleyecek kadar yüreğinde insan sevgisi olan bizlerin, hemen yanı başımızda olana kayıtsız kalmamız beklenmemeli.

Bugün yürekler Suriye için atsın.

Birileri için atacak yüreğin olması, sizin için atacak yüreklerin olmasını kolaylaştırır.

Bizim için hiçbir anlam ifade etmeyen rakamların, mülteciler için çok anlamı olacağını unutmamak gerekir…

Kuru kuruya ‘Sabah el hayr’ demekle olmuyor, hayırlı bir gün için hayır işlemekle oluyor…

Ve o gün, bugündür…

Twitimden seçmeler

Her zaman bir işi, bir davayı, bir görevi omuzlayanlarla nemalananlar farklı olmuş ve bunun sırrı hiç bir zaman anlaşılamamıştır.

www.twitter.com/naifkarabatak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi