Mesut Bilal Buğday

Mesut Bilal Buğday

Sahibini arayan madalya

Genç kardeşlerimizle sohbet ederken, gençlerin Maraş’ın kurtuluşu ile ilgili yeterli bilgi sahibi olmadıklarını gördüm ve çeşitli kaynaklardan Maraş’ın kurtuluş hikâyesini araştırıp destanlaştırdım.

Her kurtuluş bayramında bu şiiri tekrar genç kardeşlerimizle buluşturuyorum.

Uzun bir şiir ama okuyunca Maraş’ın kurtuluşu ile ilgili bilgi sahibi olacaksınız. İsteyen videosunu da izleyebilir.

Mondros’tan sonra çıldırdı suskun Ermeni

Konaklarda otururlar istiyorlar hizmetini

İşgal altında nasıl beklerler acı ile gülmeni

Padişaha millete şarkılarında söver oldular

Karşılarında mücahit vatan evlatları buldular

İngilizler karargâhını Amerikan kolejine kurar

Max andrio hükümet binasına bir subay yollar

Derki mütareke usulünce işgal edilsin yollar

Mutasarrıf Ata Bey der Maraş sakin şehirdir

Bu ne alçakça istek ne alçakça bir emirdir

Ata Bey der; misafirseniz başımızın üstüne

Maraş’ı işgal etmek için yatmayın düşüne

İngiliz kumandan Ermeni’nin hayali peşine

Burada der, adli hiçbir vaka bile olmaz

Ermeni milleti, iyice kudurdu, hiç durmaz

İngiliz kuvvetlerinde ekseri Hintli asker

Ermeni çapulcu bağımsız devlet düşler

İşgalciler Maraş’ın en güzel yerinde kışlar

Hintli Müslüman askerler destek verdi bize

Verdi cephaneyi, dedi Ermeniyi getirin dize

İngilizlerin asıl amacı Musul Kerkük petrolü

Maraş’ı bırakırlar Fransızlar oynar başrolü

Onca iyiliğe rağmen azıttı Ermeni dölü

Sus payı olarak verildi Antep Maraş Fransız’a

Sarkıntı oldu herkese, çocuk kadın ve kıza

Yirmi dokuz Ekim günü Maraş’a girdi Fransız

Yüzbaşı Julie komutasında saldırdı amansız

Otuz ekimde De Fontzine komutasında bin Fransız

Dahada yetmedi beş yüz tanede Cezayirli asker

Ermeniler işgalcilerle kol kola onları besler

Ermeniler işgali kutlamak için şenlik alem yaptı

Maraş’ın en güzel yerlerini tehditle onlar kaptı

Abdal Halil parayı Setirek’in yüzüne çarptı

Kasnağı doldursan tokmağı kaldırıp ta vuramam

Maraşlı kardeşimin karşısında haince duramam

İki bin Fransız Lejyoneri daha işgale şehre girdi

Hırlagyan Maraş bir gün Ermenistan olacak derdi

Şimdi çanağa pisleyen bir zaman ekmeğimizi yerdi

Hıristiyan kadınları işgalcileri çiçeğe öpücüğe boğdu

Fransa’dan aldığı güçle Ermenilere gün doğdu

İşgalciler azıttı keyfi evlere baskın saldırı yaptı

Av silahlarına el koydu evdeki bıçağı bile kaptı

Eften büften bahanelerle birçok Maraşlıyı içeri attı

Maraşlı artık diken üstünde sabır artık taşıyordu

Ermeni ,Şerefoğlu ve Çakıroğlu köyüne ateş açıyordu

Ermeni çapulcu otuz bir Ekim günü hepten azıttı

Maraşlı bir biçarenin derisini kesti kazıttı

Hıristiyan mahzeninden şarap içip hepten azıttı

Sarhoşlar hükümet konağında Türk askere sataşır

Bize keyf edecek kadın bul diyecek kadar sırnaşır

İkindin Fransız Ermeni milisi kışlaya dönerken

Uzunoluk hamamından çıkan kadınlara çökerken

Yüzünü açmadı diye kadını zorlayıp döverken

Sütçü imam dayanamadı çekti eski toplu silahı

Namusa uzanan el kırıldı silahlar vurdu cenahı

Ermeni Fransız Türk kadının namusuna uzandı

Bundan sonra sükûnet uysallık bitti inanan kazandı

O hengâmede Çakmakçı Said Şahadete uzandı

İmam sıktı kurşunu düşmanın biri ölü diğeri yaralı

Öbür işgalciler kaçıyor bağırarak sesleri naralı

Sütçü İmam Nalbant Bekir’in atıyla kaçtı

İşgalciler bunun üzerine şehirde dehşet saçtı

İmam ahır dağını zorlu geçip Bertiz’e ulaştı

Ağabeyli köyüne varıp Muharrem Beyi buldu

Bertizde düşmana karşı silahlı bir çete kurdu

İmam yakalanamayınca Ermeni sağa sola kin saçtı

Camileri ateşe verdiler onlara göre en üstün haçtı

Ermeniler Zülfikar Çavuşoğlu Hüseyin’e ateş açtı

İmamın dayıoğlu Kadir’in Ağzını burnunu kırarlar

Her tarafına acımasız bıçak atıp kurşun sıkarlar

Maraşlı şehrin altında tünel kazdı ev ev gezdi

Bazı çapulcu Ermenileri yakalayıp kurşuna dizdi

Düşmanın haberi olmadı çok sonraları sezdi

Sütçü İmam bile geldi toplantılara katıldı

Artık harp zamanı silah ellerde kaşlar çatıldı

Fransız Vali Albay Bremond yeni atama yapar

Komutanı Andreyi Monsieur olarak Maraş’a atar

Ermeniler Fransız bayrağı altında nutuk atar

Yaşasın Fransa, yaşasın Ermeni Taşnak sloganları

Ermeni ve Fransız aynı ruhtan karışmış kanları

Guvernör ve mahiyeti marşlarla şehre girer

Mahmut Bey hükümet binasında misafir eder

Ata Beyden boşanır ter, yüzünde hüzün keder

Andre, eşrafı Kadir Paşa konağına çağırır

Sindirmek için hiddetlenir, kızgınca bağırır

Maraşlı esnaf Boğazkesen camiinde toplanır

Andre’nin davetine icabet etmeme kararı alınır

Guvernör buna hiddetlenir kızar kırmızıya boyanır

Eşrafı cumartesi günü belediye binasına ister

Ermeni’yi, eşrafa saldırtıp haraç ile besler

Yirmi yedi aralıkta Hırlagyan ziyafet tertip etti

Maraşlılar der; artık bunların yaptığı yetti

Agop; Hırlagyan’ın torununu dansa davet etti

Helâna dedi kalede Türk Bayrağı dalgalanır

O dalgalanırken burda benim ciğerim parçalanır

Guvernör Helana’nın baş döndüren güzelliğine bakar

Militan Ermeni kızın, her istediğini anında yapar

Helâna kendini Andre’nin kollarına adeta atar

Çalgılar çılgınca çalar, su gibi içkiler içilir

Türk Bayrağı indirilip Fransız bayrağı dikilir

Evinde hasta yatmaktadır avukat Mehmet Ali Bey

Der aman Allahım, sancak yok öbürüde ney

Gözyaşlarıyla beyanname yazar hey ki ne hey

Beyanname birçok cami ve duvarlara asılır

Fransız’ı bir korku kaplar, Ermenilerse kasılır

Ey millet-i Necibe-i Osmaniye vaktine hazır ol

Müminin bin üç yüz küsur senedir şehit olduğu yol

Bizde Fransız’a Ermeniye direnecek asker ve evlat bol

Korkma seni birkaç Fransız kuvveti kıramaz

Rıdvan hoca der; kimse işgal altında Cuma kılamaz

Ulu Caminin içinde bir fırtına bir gürültü kopar

Şerbetçioğlu Mehmet sancağı hızlıca kapar

Tüm Maraş’lı mahşeri kalabalık kaleye akar

Fransız Jandarması arka kapıdan hızla kaçar

Zalhocaoğlu Türk Bayrağını öpüp yerine asar

Bayrağı kaleye diken millet Cuma Namazını kılar

Seccadeler adeta gözyaşlarına doymuş kanar

Millet adeta hürriyet için tutuşmuşçasına yanar

Guvernör Andre, adeta sinirden küplere biner

Der; bir bayrak için yaptığınız nedir bu ne şer

Guvernerün yaveri etrafa erkeklenir kama çeker

Nacarların Mehmet kâfirin kamalı bileğini büker

Nacioğlu Mahmut silleyi vurdukça dumanı tüter

Guvernör Andre adeta şaşırıp donarcasına kalır

Mutasarrıf Ata Bey işaretle jandarmayı uyarır

İslâhiye’den Maraş’a bir müfreze asker yola çıkar

Maraşlılar Eloğlunda Fransız birliğini yakar

Andre donuk gözlerle kızgın Maraş’a bakar

Maraşlı der; gülzar olmaz Maraş bize mezar olmadan

Andre defoolll! Çekilmeyiz sonra seni vurmadan

Andre Maraş’ın ileri gelenlerini toplantıya çağırır

Ben memleketinizin refahına çalıştım der, bağırır

Sağ koluna kuvvet der, lütuf der sol kolunu kaldırır

Siz hangisini istiyorsunuz harp yapmak mı lütuf mu?

Yoksa Maraş’ı yakmak, Maraş’ı hepten yıkmak mı?

Şeyh Ali Sezai Efendi konuşmak için söz alır

Yıllar önce atam Kanuni sizlere iyi niyet salır

Osmanoğulları sizleri medeni olarak tanır

Hatta mekteplerinde okuttular Fransızca lisan

Sizlere sundu birçok defa lutuf ve ihsan

Ali Sezai Efendi der sizden önce İngilizler geldi

Hükümet işlerine karışmadı, bizlere verdi

Başımıza siz ve Ermeniler açtı bunca derdi

Ermenilerin yaptığı katliamlara seyirci kaldınız

Üstüne üstük şımartıp üzerimize saldınız

Guvernör baş suçu Mutasarrıf Ata Bey’e buldu

Ali Sezai Efendi hayır dedi çünkü vakit doldu

Askeriniz bayrağımızı indirip halkımızı vurdu

Guvernöre der; hadisenin sebebi bilinki sizsiniz

Bunların sebebi Ermeniler ve sizin hissiniz

Fransızlar Ermenileri arkalar, işin çivisi çıkar

İşgalci yeni bir hırsla vaziyeti kurtarmaya bakar

Bu yüzden eşraf Veziroğlu Mehmet’in evine akar

Toplandı Refet Efendi, Belediye Reisi Bekir Sıtkı

Daha niceleri var ki toplantıdan bir karar çıktı

Din vatan uğruna gerekirse can vereceklerine

Hainlere öz kardeşleri de olsa acımayacaklarına

Sır saklayıp gerekirse ölümü göze alacaklarına

Ant içtiler niceleri Hacı Naci ve Hacı Ahmet

Ve diğerleri Şişmanzade Arif, Dedezade Mehmet

Şekerli, Hatuniye semtlerinde teşkilatlarını kurar

Başkanlığa Arslan Bey gibi bir cengâveri atar

Şehir on bölgeye ayrılır, daha yenilerini de katar

Teşkilat kurulur, para erzak silah mermi toplanır

Fransızların silah depoları gizliden gizliye yoklanır

Tüccarlardan Hacı Nuri Bey hesap defterini tutar

Yüzbaşı Mahmut birçok hassas planlar yapar

Arslan Bey herkese görev verir atamalar yapar

Guvernör anladı ortada bir şeylerin döndüğünü

Ermeniye güvenince gördü balonunun söndüğünü

Andre pişmandır Ermenilere güvenip kaldığı için

Aşkından tutuşup Ermeni Helena’ya yandığı için

Hırlagyan’ın şatafatına, ziyafetine kandığı için

Paristeki dostlarını araya koyup tayin çıkarır

Antep’e giderken Maraş’a son bir kez bakınır

Fransız General Queret bizzat gelir Maraş’a

Yanında Albay Saint Mari adeta hazır savaşa

Diyor: binbeşyüz muhafız sizinle hazır barışa

Maraşlı inanırmı böyle caf caflı silahlı söze

İşgali bırak, def ol, burda ihtiyaç yok size

Şehrin ileri gelenlerini çağırır hükümet konağına

Maraşlıya sefahat der, ancak hepsini kendi çanağına

Görmelisin diş sıkışını vurur hiddetle yanağına

Emrederek Kılıç Ali Paşanın yakalanmasını istedi

Refet Hoca kızgın bir ifadeyle komutanı tersledi

Refet hoca dedi; hani himaye hani nerde medeniyet

Sizin yaptığınız yalnızca küllimen Maraşlı ya eziyet

Cana kıymak, kadına saldırmak sizin için meziyet

İnsancılsınızda neden Ermeni ye verdiniz silahı

Karşınızda boyun bükmek taşımaktır günahı

Ortaya bir hışımla çıktı Şeyh Ali Sezai Efendi

Yolda, okulda, ulufede senin olsun der efendi

Bize sunduğun gül değil, hayırsız bir dikendi

Dağıldı toplantı bir karar ve sonuç alınmadan

Queret yürüyemiyor artık gururla salınmadan

Birçok ev ve cami Ermeniler tarafından yakıldı

Onaltı Aralıkta Çukuroba Camiine bomba atıldı

Müezzin ezan okurken “Anırma” diye bağırıldı

Maraşlı eşraf General Queret’i protesto etti

Ermeni Fransa’dan aldığı güçle Maraşlıya küfür etti

Antep ve İslâhiye’den Fransız birliği çıkar yola

Mücahitler düşmanın etrafın sarar ayrılmışlar kola

Erzak ve cephaneyi bırakıp kaçtılar sağa sola

Queret çıldırdı der; tüm silahlı Türk’ü öldürün

Evlerini başlarına geçirin, ocaklarını söndürün

Üzerinde silah olan Türkler kurşuna dizilecektir

Öldürülen her Fransıza karşı, iki Türk ezilecektir

Olay olan mahalle harap edilip ateşe verilecektir

Böyle bir bildiri eşrafın artık can damarına bastı

Maraşlı birlik oldu, kabardı yürek, sabırlar taştı

Maraşlı Queret’e bildiriyle son cevabını verir

Öldürülecek bir Maraşlıya karşı, karşı ateş edilir

Her mücahid içinde üç Ermeni kurşuna dizilir

Mücahidler Ermeni hainlerin infaz emrini verdi

Bir kaç haini mezarlıkta kıstırıp silahla yere serdi

Maraşlı avucunda ne varsa tereddütsüz ortaya koyar

Kadınlar zinetleri, altın, küpe kolyelerini sunar

Mücahitler tutuşur adeta cihad için aşkla yanar

General Queret yıldırmak için şiddetten medet umdu

Bağırdı çağırdı, korkudan ağzını geri yumdu

Queret gerginliğin artmasından geri adım attı

Kız kolejinde biçki, dikiş, ve nakış kursu açtı

Aklı sıra Maraşlı kadınları kandırmaya bakar

Yer mi bu zalimin kanlı ekmeğini Maraşlı kadın

Der Queret’e sen ki güzel Maraş’ı kana buladın

Öyle ya Fırnız Köyü ateşe verilip kana bulanırken

Ahır dağında köylüler yok yere kurşuna dizilirken

Türk kahvehanelerine, Ermenilerce bomba atılırken

Maraşlı kadınlar yakıştırır mı eteklerine hiç fırfır

Bundan böyle milli mücadele için daha kararlı çalışır

Farsızlarda bir piyade alayı, dört topçu bölüğü

Dört zırhlı araçlarıyla, var ikide süvari bölüğü

Üçbin silahlı adam ikibinden fazla Ermeni hödüğü

Sekizyüz mavzer silahı Maraşlı Mücahitlerde var

İkide makinalıyla acaba bu Maraşlı ne yapar

Katipzade Mehmet Efendinin evi karargâh yapılır

Her ihtimal telgrafhane Maksutlu köyüne taşınır

Maraşlılar artık silah, balta bıçakları takınır

İşgalcinin attığı kurşun Türk Jandarmasını vurur

Arslan Bey bu saatten sonra artık nasıl durur

Arslan Bey, artık savaşın başladığını ilan eder

Allahın inayeti Peygamberin ruhaniyeti sizinle der

İnşallah her şey göze alınmıştır bitsin artık keder

Allah yardımcımız son kişi kalana kadar savaşacağız

Gerekirse bu uğurda cenk edip şehadete ulaşacağız

İşgalci Fransız korkudan yakın döğüşe hiç girmez

Maraş’a güçlü toplarıyla ateş açar aman vermez

Maraşlı cesurdur korkmaz düşmanın oyununa gelmez

Yirmi üç ocakta Antep’ten geldi Fransız savaş kolu

Mücahitler Şeyh Adilde pusu attı dar ettiler yolu

Maraşlı Mücahitler öldürür çatışmada birçoğunu

Sağ kalanını esir eder, harap eder silah ve topunu

Maraşlılar baltadan var eder silahını ve yokunu

Benli Ökkeş Senegal Alayına gizli baskın yapar

Birliği darma duman eder, adeta ateş içinde yakar

Aksu Köprüsünde Kılıç Ali Beyin biraz mücahidi

Der; çarpışmak için burdayım inşallah Allahın inayeti

Zafer bizim kanımızda canımızda din-i İslam sirayeti

Kılıç Ali Bey Arapkirli Çiftliğini karargâh yapar

İşgalcinin hinli planlarını bozar, fikriyatını yıkar

Mücahitler Abarabaşı kilisesini ele geçirmeye çalışır

Karakızoğlu Muhiddin evimizi yakalım bize yakışır

Ondan sonra der nasıl olsa ateş kiliseye de ulaşır

Abdullah Çavuş gözünü kırpmadan kendi evini yaktı

Ateşi kendi evlerinden sonrada kiliseye adeta aktı

Ermenilerin elinde kale gibidir Bulgurlu Konağı

Süleyman ustada atar kendi evine ateşli çanağı

Fırına döner, koca konak cayır cayır yanar sokağı

Ermeni duramaz olmuştur artık bu virane şehirde

Bir kısmı ölü, bir kısmı esir,bir kısmı da nehirde

Yüzbaşı Kamil Polat Cancıkta üs karargâh kurar

İki yüz süvari asker iki şınaydırla kışlayı topa tutar

Ermeni de, işgalcide ne yapacağını şaşırır dilini yutar

Maraşlılar düşmanı korkutmak için yalan haber yayar

Ermenilerse her duyduklarını işgalci Fransız’a sayar

Yirmi Altı Ocakta Adana’dan işgalci yola çıkar

Zülkadiroğlu Süleyman pusuyla düşmanı yakar

İşgalci ve Ermeniler mücahitlerden korkar bıkar

İslâhiye’den gelen düşman Karaçay’da durdurulur

Benli Ali’nin bu hengâmede şehadet haberi duyulur

Yaşlılığına rağmen yinede çete kurar Evliya Efendi

Üstüne giydiği mintanı da şahadet gömleği kefendi

Dikiş kursunu basmak için hızla yerinden yekindi

Kırkı dişi, dört yüz Ermeni Militanı ele geçirdi

Müslüman’ız dedi suçlu, suçsuz ayrı, ayrı seçildi

Evliya Efendi Otuz Ocakta Tekke Kilisesini kuşattı

Bir güğümün içine çivi, nal parçası ,barut boşalttı

Düşmana içerde amansız dehşet korku yaşattı

Güğümü fitilleyip, ağzını kapatıp bomba yaptı

Kilise duvarından içeriye atarak kiliseyi yaktı

Fransız kadın, çocuk demeden mermi yağdırır

Mevlevihaneye, Üdürgücü Camiine topla saldırır

Her tarafta kol ve bacak ceset tarlasını andırır

Yaşlı, kadın ve çocuğun güvenliği köylerde sağlanır

Kimi ananın bebesi yollarda ölür ciğeri dağlanır

Taşhan’a sığınan Ermeniler zorlu anlar yaşar

Teslim olmak için aman diler beyaz bayrak açar

Evliya Efendi teslim almak için ortalığa çıkar

Kapıya yaklaşınca mermi yağdırır hain Ermeni

Bekliyorduk Evliya Efendim Şahadet’e ermeni

Mücadeleye diğer beldelerde mücahitler verir

Göksun’dan Yörük Selim askeri direnişe gelir

Topladığına seksen süvari yüz yirmi piyade denir

Sulu Tarla mevkiinde ani hücuma kalkar şanla

Başarı sağlanamadı örtüsüz arazi doldu kanla

Mıllış Nuri Kuyucak’ta hâkimiyeti iyice ele alır

Adamları ile düşmanın üstüne ölümüne saldırır

Savaşırken en önde şahadet parmağını kaldırır

Kümbet Kilisesini havaya uçurmak için saldırdı

Şehit oldu Mıllış Cenabı Mevla Şahadete daldırdı

Ermeniler köylerde sayısız işkence eziyet yapar

Çocukları bebeleri acımasızca duvarlara çarpar

Etlerini ateşte kızartıp analarına yedirmeye kalkar

İşgalcide köyleri basar Ermeni’den aşağı kalmaz

Kuran-ı camiyi yakar kimseyi buradan salmaz

Aslında kışlada Fransız gücü zor durumda kalır

Altı Şubat günü Fransa’nın uçağı Maraş’a varır

Kışlayla irtibat kurmak için sorti yapar ve dalır

Anlamış olmalı Norman savaşın çetin olduğunu

Asker milis yapar her Ermeni’den bulduğunu

Norman Aksu Köprüsü civarına karargâh kurdurur

Cephanenin ağırlığını dört yüz araba zor kaldırır

İki süvari bölüğü, iki tabur adeta karıncayı andırır

Uzun ve kısa menzilli toplarını hazır hale getirir

Aklı sıra şehri topa tutarak tüm Maraşlıları bitirir

Maraşlı mücahit guruplar beraber istişareler yapar

Teslim etmez Maraş’ı gerekirse kendi eliyle yakar

Fransız top ateşine tutar korkuyla şehre bakar

Birliği kurtarmak için Adana valisi mesaj gönderir

Bu mesaj Ermeni’nin hayalini akıldan dönderir

Tarihi Sekiz Şubat bin dokuz yüz yirmi gününde

Albay Norman askeri Mercimek Tepenin önünde

Şehir iki ateş arasında, toplar ise şehir yönünde

Mercimek Tepeyi düzler düşman, mevziler kurur

Sıtma Pınarından, Aksudan toplar şehri vurur

Şehir iki ateş arasında tutunacak kalmadı dal

Fransız gücü zayıfladı onlarda da kalmadı hiç hal

Maraş adeta yanıyor taş taş üstünde kalmadı mal

İşgalcinin de erzağı kalmaz kışlaya iyice hapis olur

Ne yapacağını şaşırır bir öğün yemeği zor bulur

Binbaşı Corneloup acımasız şehri talan eder yakar

Şehrin güneyindeki Ermeniler de destek çıkar

On piyade üç makinalı bölüğü her yeri yakar

O gün Maraşlının da düşmana baskısı iyice arttı

Yeni yeni çete direnişçi geldi güçlerine güç kattı

On Şubat Salı günü bombardıman iyice arttı

Maraşlılar mevzideler, Fransızlar usulca kaçtı

Düşman aynı yerleri vurarak koridor yol açtı

Queret acil çekilmek için plan üzerinde çalışır

İşgalciler çantalarını alır kaçmak için akışır

Fransız kaçarken şehre son defa top ateşi açtı

Atın nallarına keçe bağlayarak sessizce kaçtı

Erzağı, barutu, ağırlığı hep bıraktı etrafa saçtı

Şehrin Kuzey Batısından Mercimek Tepeye ulaşır

Sıtma Pınarı mevkiinde Norman’la buluşurlar

Maraşlı işgalcinin kaçtığını Onbir Şubatta anlar

Çeteler yola çıkar arkadan kurumadan kanlar

Allahın işine bak Fransız yolda tipiye tutulmuşlar

Mücahitler panikteki düşmanı kolayca av yaptı

İslâhiye ye kadar telef etti ardından mermi yaktı

Şehirdeki Ermeni çapulcu militanlar hala ateş açar

Maraşlı bir kısmını esir alır, bir kısmı da kaçar

Her taraf harabeye döndü Maraşlı kaldı naçar

Onbeş mektep, sekiz cami, o kadar kilise yandı

Ne yol, ne yolak, nede çarşı Pazar yeri kaldı

Maraşlılar yirmi iki gün, yirmi iki gece savaştı

Maraşlının kimisi gazi oldu, kimisi şehadete ulaştı

Birçok ile örnek oldu inanç onlara da bulaştı

Maraşlı Çeteler Antep’i savunmak için yola çıktı

Yardımlara koştu ordanda zaferle galip çıktı

Şimdi sormak gerek kim madalyaya uzandı?

Hakkın yolunda olan bilinsin ki şahadete uzandı

İnşallah o insanlar İrem Cennetinde gezindi

İşte size namus, işte namusumuzu koruyanlar

Ey ecdadı tanımayan gençlik esareti soluyanlar

Günümüz gençliğine ithaf olunur

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Bilal Buğday Arşivi