Seçim Ve Siyasi Partiler Yasası

DEMOKRATİKLEŞME paketini Başbakan Sayın Erdoğan açıklarken canlı dinledim, satır satır inceleme fırsatım oldu, bu açıklanan pakette yapılması planlananların büyük çoğunluğuna katılıyorum.

Bu güzel ülkemiz güçlü bir devlet ve bölgesel bir aktör olacak ise öncelikle kendi içindeki sosyal sorunları çözmesi gerekiyor. Ak Parti iktidarı ülkemizde devrim niteliğinde yasaları hayata geçirmiştir. Hayatın her alanında özgürlük alanımız genişliyor. Bu genişlemeye paralel olarak da hızla polis devleti oluyoruz. Kahramanmaraş’ta ki uygulamalara baktığımda bu endişem beni haklı çıkartıyor. Bir saat içerisinde şehir merkezinde üç farklı arama noktasına rastlamam neler oluyor? Diye sorma ihtiyacı doğruyor. Bu kadar yoğunluk güvenlik önlemi bir doğu ve güneydoğu kentinde normal ama Kahramanmaraş gibi huzurlu kentlerde de anormal bir görüntü ortaya çıktığı gibi vatandaşı da sıkıyor… Bu önemli konuyu ilgililerin dikkatine bırakıyorum…

**

Türkiye’yi yapısal anlamda derinden etkileyen Ak Parti iktidarı, ülkemizdeki farklı etnik ve dini grupları hayatın her alanında var olan kısıtlamalarını kaldırmak için ard arda açıkladığı paketler, birkaç yıl sosyal noktada sorunlar çıkartsa da uygulamalarda görülen huzur ve rahatlık sonucu durulacak, ülke gerilimlerden kurtulacaktır. En azından ben buna inanıyor ve destekliyorum.

**

Esas mesele bu paketlerin yeterli olup olmadığı ile ilgilidir. Mesela darbe ile iktidara gelen ülkelerde de Demokratik sözcüğü en başta yer alır. Ama o ülke bu sözcüğü aldığı için demokratik olabilir mi? Suriye, Irak, İran, Mısır ve dağılan Sovyetlerde de bu durum böyleydi. Peki bir ülkede demokrasinin yerleşmesi için en önemli konu nedir?

Bu soruya siyasi partiler ve seçim yasası olarak cevap verebilirim. Bir ülkede istikrar çok önemlidir. İstikrar için o ülkede demokratik kurumları ve bu kurumların özelliği ile oynarsak o ülkede sorun hiç bitmez.

Bizim ülkemizde de istikrar adına olması gereken demokratik seçim ve seçme hakkı tam yerine oturmamıştır.

Seçmen istemediği adaya oy vermek zorunda bırakılıyorsa bunun neresi demokrasidir?

Sadece seçmenin sandığa gidip oy vermesi ile demokrasi mi olunuyor?

Suriye’de de, libya’da da, Mısır’da da halk sandığa gidip oy veriyordu. O zaman neden bu ülke idarelerini diktatörlük olarak tanımlıyoruz?

**

12 Eylül sonrasında seçimlere halkın katılımı noktasında en iyi uygulama 1991 Milletvekili seçiminde yapılmıştı.

Bu neydi hatırlayalım.

İl Barajı, dar bölge ve tercih sistemi.

Bu gün için il barajı yada % 10 ülke barajını düşürebiliriz. Sayın Başbakanın dediği gibi, hazine paıy alabilmesi için % 3 oy, milletvekili çıkartılabilmesi için ise % 7 ülke barajı ve bunlar yeterli değil. Öncelikle seçmen kendi tercih ve takdir hakkını kullanacak bir düzenleme olmalıdır.

Örneğin Türkiye için bana göre en uygun olan seçim sistemi şudur.

% 7 ülke barajı, 100 Türkiye milletvekili, % 1 oy alan partinin 1 vekil ile TBMM’de temsili, ayrıca dar bölge ve tercih sistemi. Dar bölgede önce insan partiye ve sonrada adaylar içinde birkaç kişiye mührü vurmak suretiyle oy verme işlemini tamamlamasıdır.

Şimdi her şey Genel Başkanların iki dudağı arasına hapsedilmiş durumdadır. Bunu demokrasi içinde nasıl savunabiliriz?

Eğer bu ülkede siyasi partiler bu ülkenin katılımcı bir demokrasi ile idare edilmesini ve milletin daha özgür olmasını istiyorlarsa, öncelikle seçim ve siyasi partiler yasasını değiştirerek işe başlamalıdırlar. Bu sağlanmadan ülkede tam demokrasiden söz edilemez.

Kaldı ki Genel Başkanların da bunu yapacaklarına hiç inanmıyorum. Kimse elindeki gücü bırakmak istemiyor!...

Ve biz millet olarak katılımcı demokrasiyi çok bekleriz!....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi