Trafikte Kurtarılmış Bölgeler

 

Şehrimizin ilçeleri ve komşu vilayetler ile bağlantısını sağlayan, daha doğrusu sağlayamayan(!!) yollar hakkında ansiklopediler dolusu yazı çıkar mı?

Kuşkusuz çıkar..

“Devletlular”ın hoşuna gitmese de zaman zaman yazılıyor, çiziliyor. Naçizane, ben de yazıyorum. Yanlışlar ve aksaklıklar olduğu sürece de elbette yazacağız. Ama bu yazıda şehir merkezindeki “kurtarılmış bölgeler”den bahsetmek istiyorum.

***

Büyükşehir olmaya hazırlanan şehrimizde şehir içi trafik sorunu da artan nüfus ve araç oranına bağlı olarak büyüyüp gidiyor. Sürücülerin çevre yollarını çok fazla tercih etmedikleri içi, alınan önlemler “kadük” ya da “geç” kaldığı için şehrin ana arterlerinde günün en sakin saatlerinde bile keşmekeş yaşanıyor.

Örneğin Valilik Kavşağı, Kıbrıs Meydanı’nındaki kavşağın bütün yönleri, müze önü, Şekerdere Kavşağı günün herhangi bir saatinde bile tıkış tıkış. Hele akşam saatlerinde bir sürücü, “kırmızı”ya en az üç kez yakalanıyor.

Hadi bunlara (değil ama!) “normal” diyelim. “Acelesi ne, gerekirse altı kez yakalansın” diyelim! İstanbul’daki “Müslüman’a uygulanan gavur eziyeti”ni görünce halimize şükredelim.

Peki daha birkaç yıl önce sözde trafiği rahatlatmak adına “tek yön” yapılan Zübeyde Hanım Caddesini’nin hâli ne?.

Güya trafiği rahatlatmak için yapıldı. Ama “Şelale Park müşterilerine, esnafa ve civarda oturan sakinlere park alanı açıldı” demek daha doğru olacak. Çünkü araç trafiği eskiden olduğu gibi sadece tek şeritten ilerliyor. Sağ tarafı bırakın sol taraf bile park alanı olmuş. Bir park görevlisi eksik.

Tek yön, ama “sorumsuz” insanlar tarafından park edilen araçlar ve “sorumsuz sorumlular”ın sayesinde yine tek şerit…

Hele günlerden hafta sonu ise maalesef tek şeritten bile ilerlemek epey bir “marifet” gerektiriyor. Bu güne kadar hiç duymadım ama trafik kanununun bir yerlerinde “tatil günlerinde trafik kurallarına uyulmaz” yazıyor olmalı.

***

Gelelim diğer bir “kurtarılmış bölge”ye;

Burası daha beter!

Resmen özerkliğini ilan etmiş!

Kuzey Irak’ta, Barzani’nin idaresindeki yerlerde bile böylesini göremezsiniz.

Burası “Sokakbaşı” denilen ve iki şeritli üç caddenin tek şeride düşerek kesiştiği nokta. Tekke’den inen, aslında sokak bile denilmeyecek, fakat “çift yönlü cadde hizmeti” veren rampayı saymazsak tabi.

Eskiden “Nahırönü” de denilen, “Orman Dairesi” istikametine doğru ilerleyen ve şehrin en uzun bulvarı olan Sait Zarifoğlu Bulvarı burada tek şeride düşüyor. Sağlı sollu park eden araçları da hesaba katarsak, aslında “tek aracın sığabileceği çift yönlü daracık bir sokağa dönüşüyor” demeliyiz.

Malik Ejder Caddesi,  Zahit Zarifoğlu Bulvarı ve Tekke’den inen (Tekke Caddesi’ymiş) sokağın birleştiği Maraş’a has(!!)bu kavşak tam bir keşmekeş!

***

Sağ taraf zaten civar esnafının babasının tapulu malı!

E, çoğu zaman sol tarafa da araç park edilince geç geçebilirsen. Hem dar, hem dört yolun çatı, hem rampa!

Hele bir köşe var ki, ne zaman geçsem “hanzo”nun teki mutlaka aracını yolun orta yerine, yani ikinci sıraya park edip dörtlüleri yakıp gitmiş.

Dörtlüleri yakınca her şey mübah ya!

Hadi gel de sabret!

Herkes “keriz” kendi “uyanık” ya arkadaş!

Gel de küfrün en “tumturaklı”sını, en “güngörmemiş”ini etme!

İlerlemek için önce karşı şeride geçip, (karşı şeritten gelen yoksa tabi) sonra bir “U” çizip tekrar kendi çeyrek şeridine geçeceksin!

***

De...

“Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya...” diye boşuna dememişler. Sen alanı boş bırakırsan adam yolun orta yerine de bırakır aracını, icabında çapraz bile durdurur!

Hele bir de o memleketin adı “Maraş”sa…

Kurallara uymayan trafik anarşistlerini çeşitli yaptırımlarla kurallara uymaya zorlayan, burasının bir “kanun devleti” olduğunu hatırlatacak kamu görevlileri nerede?

Trafik polisinin esamesi okunmuyor.

Trafik zabıtası desen ha keza…

Burası sanki Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarına tabi değil! İlaçlık için, bir trafik polisi yok. Polisi geçtik, emniyetin bir kedisini dahi göremezsiniz.

Bilmiyorum ne zaman, gerek belediye gerekse emniyet yetkilileri buraya el atacak.

***

Diğer yandan bu bir “kültür meselesi”dir de aynı zamanda. İnsanlar, cemiyet içerisinde yaşamanın sorumluluklarını idrak edemedikten sonra gerisi zaten boş. Bırakın yol ortasına araç parketmeyi, herkesin geçtiği bir kaldırımda ilerlerken dahi başka insanlarında bu kaldırımlarını kullandığını düşünmeliyiz.

Kültürden öte, yola araç park etmenin bir “kul hakkı” ihlali olduğunu bilmek çok daha önemli!

Yol ortasındaki bir çakıl taşını bile kenara çekmenin dinimizce çok büyük sevaplar arasında olduğunu sanırım söylemeye gerek yok.

Ramazan-ı şerifiniz şimdiden mübarek olsun.

Sevgi ve muhabbetle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Veli KARALAR Arşivi