“Türk milletinden Allah razı olsun”

“Türk milletinden Allah razı olsun”
Kahramanmaraş kent merkezinde günlük olarak yayım yapan “Kahramanmaraş’ta bugün” gazetesinin 9 Ocak 2017 tarihli Pazartesi günkü sayısı “Türk milletinden Allah razı olsun” manşetiyle çıktı.

Kahramanmaraş kent merkezinde günlük olarak yayım yapan “Kahramanmaraş’ta bugün” gazetesinin 9 Ocak 2017 tarihli Pazartesi günkü sayısı “Türk milletinden Allah razı olsun” manşetiyle çıktı.

İşte haberin ayrıntıları;

Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle 4 yıl önce kaçarak Türkiye’ye gelen Cemal Udi ve Selva Matar çitfi duygularını gazeteniz Bugün’e anlattı. Matar; “komşularımızı İranlılar gözlerimizin önünde kesti, yaralılara bile acımadılar. Sıra bize geldiğinde kaçıp Türkiye’ye sığındık. Bize kardeş sevgisiyle karşılayan Türk devletinden ve Türk halkından Allah razı olsun” dedi.

Cemal ve Selva çifti Sidra, Halit, Omar çocuklarıyla birlikte 4 yıl önce Kahramanmaraş’a geldi. Doğup büyüdüğü Suriye’nin Humus kentini bırakarak Türk topraklarına girdiğini dile getiren Selva Matar her gün Türk Devletine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türk milletine dua ettiklerini söyledi.

Kahramanmaraş’taki sayıları 90 bine ulaşan Suriyelilerle ilk defa Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesi röportaj yaparak duygularını sayfa sütunlarına taşıdı. 90 bin kişiden biri olan Selva Matar yaşadıkları topraklardan Kahramanmaraş’a uzanan kurtuluş serüvenini, burada karşılaştıkları insancıl tutumu, Türk devletinin kendilerine sahip çıkışının duygularını Bugün Gazetesine anlattı.

Matar; “eşim Humus’ta bir handa çalışıyordu, eşimin iyi bir kazancı vardı. Arabamız iki katlı evimiz vardı. Huzur içerisinde yaşarken bu olaylar oldu. Biz bomba atan uçaklardan asla korkmadık fakat İranlılar gelip komşularımızı kesmesiyle irkildik. Yaralılara bile acımıyordu, sıra bize gelmesin diye kaçarak Kilis’e yerleştik.

Oradan bizi Kahramanmaraş’a getirdiler, ilk geldiğimizde ne yapacağımızı bilmiyorduk fakat halkın bize kardeş gibi davranması umutlarımızı yeşertti. Savaş psikolojisini Türk halkının yardımseverliği ve bize bağrına basmasıyla kısa sürede atlattık. Sanki kendi ülkemize gelmiştik. Türk milleti bize yabancılık hissettirmedi” Dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk halkına övgüler yağdıran Selva Matar, “her gün hem ülkenize, hem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hem de Türk milletine namaz kılıp dualar ediyoruz. Bizim gibi 3 milyon insana kucaklarını açtı. Allah Cumhurbaşkanımızın, Türk Milletini muvaffak eylesin, düşmanlarını helak etsin’ dedi.

BİZE KUCAK AÇAN TÜRKİYE’YE MİNNETTARIZ

Suriyeli Selva Matar; “Savaştan önce hayatımız çok güzeldi, ailemiz, komşularımız ve akrabalarımızla huzur içerisinde yaşıyorduk. Eşim Han’da çalışıyordu, işi rahattı güzel de kazanıyordu. İki katlı geniş bir evimiz vardı ve sadece biz yaşıyorduk. Ama savaş bütün geleceğimizi elimizden aldı” dedi.

Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesi sayıları 90 bine ulaşan Suriyelilerden sadece biri olan Cemal Udi ve Selva Matar çiftiyle röportaj yaptı. Medya kuruluşları tarafından ilk defa bir Suriyeli ailenin duygularını sayfa sütunlarına taşıyan Bugün Gazetesi sorularına bir birinden ilginç cevaplar aldı.

4 yıl önce eşi ve çocuklarıyla birlikte Suriye’nin Humus kentinden kaçarak önce Kilis’e ardından da Kahramanmaraş’a yerleştirildiklerini belirten Selva Matar 4 yıldır Kahramanmaraş halkıyla iç içe huzur içerisinde yaşadıklarını dile getirdi.

Humus’taki uçakların attıkları bombalardan korkmadıklarını fakat İranlıların gelip komşularını kesmesiyle en acı vahşeti yaşadıklarını da ifade eden Matar, ülkesindeki katliama anlatırken ara ara duygulandı, orada bıraktıkları akrabaları hakkında hala endişeli olduklarını belirtti.

Tam Türkçe’yi konuşamadığı için sorularımızı Tercüman aracılığıyla sorduk, her sorumuzu cevaplandırırken içerisinde mutlaka Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk devleti ve Türk Milletiyle ilgili dualar ve minnet duygusu vardı.

İşte sıradan bir Suriyeli ailenin Türkiye ile ilgili düşünceleri;

Humus’tan Kahramanmaraş’a nasıl geldiniz?

Bu olaylar önce Humus’ta başladı. Humus’ta ailemizin neredeyse hepsi şehit oldu. Bizi de alıp götürmesinler diye çok korktuk. Biz uçak bombardımanından korkmadık, İranlılar halkımıza yaptığı zulümden korktuk. İranlılar geldi komşularımızı kesti, yaralı olanlara bile acımadılar. Etrafımız kan gölüydü artık sıra bize gelmişti ve oradan kaçmaya karar verdik. Eşim ve 3 çocuğumla birlikte önce Halep’e geldik. Halep’ten araçla Kilis sınır kapısına ulaştık. Kilis’te 1 aydır Türkiye’ye girişleri bekleyenler vardı ama biz 3 saat içerisinde Türkiye’ye giriş yaptık. Giriş yapıp yapmaz bizi büyük araçlarla Kahramanmaraş’a getirdiler. Kamp hazır olana kadar Mezarlığın oradaki bir okulda (Hoca Ahmet Yesevi Lisesi) 15 gün konakladık. Sonra kamp hazırlanınca kampa yerleştik. Kamp o zaman tam hazır değildi ama savaş bölgesine göre bizim için kamp bir saray gibiydi.

Suriye’de akrabalarımız var mı, akıbetlerinden haber alabiliyor musunuz?

Benim Humus’ta bir yeğenim vardı, eşi rejim güçleri tarafından götürülüp işkence ile öldürülmüştü. Savaşın ortasında 3 çocuğuyla birlikte ölüm kalım savaşı veriyordu. Çok şükür Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak’ın eşi Şule Kaynak’ın girişimleriyle yeğenimi buraya getirdik. Humus’ta eşimin kardeşleri var, eşimin kardeşlerinin çocuklarından 6’sı şehit düştü. 6 şehit vermemiz sonrasında eşimin ablası şehitlerimizin üzüntüsüne dayanamayarak kalp krizi sonucu yaşamını kaybetti. Benim ağabeyim ise Esad tarafında kaldığı için oradan çıkamıyor. Fakat yine akrabalarımdan birisi Lübnan’a geçti, şuan hava koşulları çok soğuk olduğu için hayatlarını zor idame ettiriyorlar. Her zaman telefonla görüşüp haberleşiyoruz. Burada da hava çok soğuk ama Türk yetkililerin sayesinde biz sıcak yuvalarımızda soğuğu hissetmiyoruz.

Onlar yardım alıyor mu nasıl geçiniyorlar?

Sadece orada aileniz ister 5 kişi olsun ister 10 kişi olsun 1 tane aile başına sadece bir ekmek dağıtıyorlar. Kadın erkek ayrı ayrı sıraya geçiyor ve aldığınız bir ekmekle yemek ihtiyacınızı karşılamak zorunda kalıyorsunuz. Hayatları çok zor şartlar altında geçiyor.

Humus’ta hayat standartlarınız nasıldı, bugünkü Suriye’yi nasıl görüyorsunuz?

Savaştan önce hayatımız çok güzeldi, ailemiz, komşularımız ve akrabalarımızla huzur içerisinde yaşıyorduk. Eşim Han’da çalışıyordu, işi rahattı güzel de kazanıyordu. İki katlı geniş bir evimiz vardı ve sadece biz yaşıyorduk. Yeğenimin ise 4 katlı evleri vardı, onlarında geçim sıkıntısı yok eşinin işi de rahat ve kazançlıydı. Bizim de yeğenimizin de arabaları vardı.

Suriye’deki savaşı nasıl görüyorsunuz bir gün biteceğine inanıyor musunuz?

Televizyonlardan takip ediyoruz, Suriye için yapılan her toplantıdan sonuç alınmayacağına inanıyoruz. Bu zamana kadar batılı ülkeler birçok kez toplantı fakat hiç olumlu bir sonuç alınamadı. Bundan sonra da yapılan toplantılarda olumlu bir karar alınacağına inanmıyorum ve hiçbir faydasının olmayacağını düşünüyorum. O ülkeler ülkenin huzura kavuşması için değil Suriyeli vatandaşları öldürmek için anlaşırlar. Barış, uzlaşma ve savaşın bitmesi üzerinde uzlaşmıyorlar.

Ateşkes ilan edildi buna rağmen çatışma devam ediyor mu?

Şimdiki durumda daha kötü, biz kaçmadan önce bombalamak için bir uçak kalkıyordu, daha birkaç hafta öncesine kadar telefonla görüştüğümüzde 3 uçak kalkıyormuş. Türk devletinin girişimleriyle ateşkes oldu deniliyor ama akrabalarımızla yaptığımız telefon görüşmeleri neticesinde Rusya’nın Halep bölgesine uçak kaldırmadığını fakat Halep’te uçakların kalktığını söylüyorlar. Halep bölgesinde ise uçak kalkmıyor ama füzelerle vuruyorlarmış.

Kahramanmaraş’a ilk geldiklerinde halkın davranışları nasıldı?

Biz 4 yıl önce kaçarak Kahramanmaraş’a geldik. İlk geldiğimiz günü daha dün gibi hatırlıyorum. Kendi memleketimizden kaçıp başka bir ülkeye gelmişiz fakat sanki kendi ülkemizin başka bir bölgesine gelmiş gibiydik. Burada kendi memleketimizde gibi hissettik. Türkiye’nin bize kucak açtığı gibi hiçbir devlet bizim insanlarımıza böyle davranmadı. Yani Türkiye’nin ve Türk halkının bize yaptığını hiçbir devlet yapmadı.

Kahramanmaraş halkıyla bir uyum sorunu yaşadınız mı?

Hiçbir uyum sorunumuz olmadı, biz Türkiye ile geçmişten gelen tarihi bağlarımızın da olduğunu biliyorduk. Bugün, Kahramanmaraş’ta dostluklarımız oluştu, düğünler yaparak akrabalıklarımız oluştu. Her zaman bir birimize misafirliğe gelip gidiyoruz. Türkiye’nin her insanı, her ili bize çok güzel ama Kahramanmaraş’ın insanları bize bir başka daha güzel davranıyor.

Bizler Türk halkına ve Türk milletine tabiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a minnet duygumuzu kelimelerle ifade edemeyiz. Bize kucak açan Türkiye’de huzur içerisinde yaşıyoruz fakat Suriyeli vatandaşları Türk devletine ve milletine karşı kötü göstermek için Beşar Esed güçleri bizlerin arasında kendi adamlarını da göndermiş olabilir. Türk halkının bu konuları da göz önünde bulundurması gerekir. Biz halis bir niyetle bize kucak açan Türk devletine ve Türk milletine her zaman şükran borçluyuz.

Suriye’nin Halep kenti ile Maraş’ın tarihi bağlarından bilginiz var mı?

Maraş’ın, İskenderun’un, Hatay’ın geçmiş tarihte Suriye’nin Halep kentine bağlı olduğunu biliyoruz. Biz aynı bölgenin de insanıyız ve bunu burada fark ediyoruz. Burada sanki Türkiye’de değil Suriye’de yaşıyor gibi kendimizi hissediyoruz.

Çadırkentteki yaşam standardınız ile konteynırkentteki yaşam standardınız arasında ne fark var?

Bir 4 yıl önce Kahramanmaraş’a geldiğimizde 15 gün bir okulda barındıktan sonra Çadırkente getirildi. Çadırkentte daha yeni yeni kuruluyordu. Savaştan bölgesinden kaçarak buraya sığınan bir insan olarak çadırkent bizim için bir saraydı. Ama Konteynırkent daha lüks ve daha sıcak. Çadırkentte çamaşırhane vardı ve sıraya girer çamaşırlarımızı öyle yıkardık. Burada kendi evimizin içerisinde çamaşır makinesi var ve bize yetiyor. Temizlik açısından burası eski çadırkente göre daha temiz ve daha iyi.

Biz savaş durumundayız ve savaştan kaçarak buraya geldik. Bazı vatandaşlarımıza göre biraz küçük olabilir fakat bizim için büyük bir nimettin ve saray gibidir.

Kahramanmaraş’ı seçmenizde özel bir neden var mıydı?

Halep’ten sınıra geldik ve Kilis sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptık. Nereye götüreceklerini bilmiyorduk. Türk yetkililer bizi Kahramanmaraş’a getirdi, kendi seçimimiz değildi. Bugün yineki Maraş’a gelmişiz diyoruz. Ablam İstanbul’da oturuyordu, İstanbul’a gelmemiz konusunda bize çok ısrarcı oldu. Fakat biz Kahramanmaraş’ı bırakıp hiçbir yere gitmedik. Ablam da sonra Avrupa’ya gitti. Biz Kahramanmaraş’ta olmaktan memnunuz, vatandaşları bize öyle davranıyor ki, sanki kardeşlerine davranıyor. Ayrıca buradaki fiyatlar da İstanbul’a göre daha ucuz.

Bu süreçte hiç Suriye’ye gidip geldiniz mi?

Suriye’deki savaş devam ediyor, Suriye’ye gidip gelmeyi hiç düşünmedik. Şuan gitmeyi de düşünmüyoruz. Orada bulunan akrabalarımızla sadece telefonda konuşuyoruz.

Kahramanmaraş esnafı size nasıl davranıyor?

Sadece Kahramanmaraş’ta değil her hangi bir yerde nereye giderseniz gidin saygıyla giderseniz sizi saygıyla karşılarlar, art niyetle giderseniz art niyetle karşılanırsınız. Bize kucak açan Türk halkına saygıyla gidiyoruz ve saygıyla karşılanıyoruz.

Eşiniz çalışıyor mu? Çocuklarınız okula gidiyor mu?

Eşim gündelik işlerde çalışıyor, şuan kış mesaisi olduğu için iş bulamıyor. Türk devleti konteynırkentin içerisinde okulda yaptırdı. Çocuklarımız buradaki okula gidiyor, Türkçe eğitim alacakları için de sevinçliyim. Türkçe’yi de iyice öğrenecekler. 9’ıncı sınıfa gitmesi gereken bir çocuğumu da evlendirdim, onun için o çocuğum okula gitmiyor.

Kahramanmaraş halkının Suriyelilere yardımlarını nasıl görüyorsunuz?

Benim gibi savaştan kaçarak buraya yerleşen çok arkadaşlarımız var. Onlardan da sık sık duyuyoruz, Kahramanmaraşlıların geldikleri günden beri her ihtiyaçlarını karşıladıklarını söylüyorlar. Şu soğuk günlerde bile gıda ve yakacakları olmayan bir ailenin olduğunu duymadım. Allah razı olsun Türk devletinden ve milletinden. Kahramanmaraş’ta tam olarak kaç kişi olduğumuzu bilmiyorum ama hepsi hem Türk devletinin hem de milletinin şefkatli kolları arasında hayatlarını huzurlu bir şekilde sürdürüyor.

Suriyeliler Türk devleti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı nasıl görüyor?

(önce ellerini semaya açarak kısa bir dua ediyor)

Türkiye’de bulunan 3 milyon kişiyle bir devlet kurulur. Cumhurbaşkanımız bir devlet kurulacak 3 milyon kişiye ülkesinin kapılarını kucaklarını açtı. Suriye’ye insani yardım yapılmasında da Türkiye örnek bir davranış sergiliyor. Bir çok Suriyeli vatandaş savaş bölgesinden kaçarak Türkiye’ye gelmek istiyor. Lübnan’da bulunan mülteci akrabalarımızla görüşüyoruz, oradaki yaşamın çok zor olduğunu söylüyorlar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı televizyonlardan izliyorum hep çadırkente giderek Suriyelilerle konuşuyor, onlarla muhatap oluyor. Bu bizleri ziyadesiyle mutlu ediyor. Bir cumhurbaşkanının bizimle muhatap olmasının duygusu tarif edilemez. Hem Cumhurbaşkanımız hem Türk milleti bize kardeşleri gibi davranıyor. ‘sizler Müslüman kardeşlerimizsiniz’ diyorlar.

Ülkenizdeki savaş bitse geri gidermişiniz?

Ben Suriye’deki savaş dursa bile ‘erkeklik yapıp ta giderim’ diyemem. Burası bizim vatanımız gibi oldu, huzur içerisinde yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan bir ricam var, eğer arabasına görürsem önüne atlarım ve ‘herkesi gönderseniz de beni göndermeyim, artık burası benim vatanım’ derim. Biz Cumhurbaşkanımızı çok seviyoruz. Allah onu muvaffak etsin, düşmanlarını helak etsin.

Türkiye’deki terör olaylarına nasıl bakıyorlar?

Suriye’deki olayların buraya sıçramasından korkuyoruz. Buradaki olayları izledikçe çok üzülüyoruz.

Türkiye’ye gelişiniz hangi yollarla oluyor?

Biz olayların ilk çıktığı Humus’tan kaçtık. Önce Halep sonra Kilis’ten Türkiye’ye giriş yaptık. Yeğenimde

Humus’taydı. Maddi durumunun giderek kötüleşmesi, yolların güvenli olmayışı nedeniyle bu zamana kadar bekledi. En sonunda eşini Esed güçleri götürüp işkenceyle öldürmesinin ardından kaçarak önce Halep’e ardından Kilis’e getirildi. Yeğenim bir bölgeden bir bölgeye geçerken Suriye’deki insan kaçakçılarına belli bir miktar para vererek geldi.

Yeğeninizi buraya nasıl getirdiniz?

Yeğenim 4 ay önce Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak ve eşi Şule Kaynak’ın girişimleriyle geldi. Hani az önce söylemiştim ya; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan çadırkentleri ziyaret edip Suriyelilere hatırlarını sorarak muhatap oluyor. Bir başbakan yardımcısı da benimle muhatap oldu. Kaynak’ın Başbakan Yardımcısı olduğu dönemdeki ilk çadırkent ziyaretinde kendi kendime konuşurken eşi kulak misafiri oldu. Tercüman aracılığıyla sıkıntımı sordurdu bende Yeğenimin savaşın ortasında kaldığını söyledim ve Başbakan Yardımcısına nasıl ulaşabileceğini sordum. O bayanda beni direk Başbakan Yardımcısına götürdü. O bayanın Başbakan Yardımcımızın karısı olduğunu sonradan öğrendim. Yeğenim Kilis sınırında 3 aydır bekliyordu ve Başbakan Yardımımız Veysi Kaynak ile eşinin sayesinde 3 günde Kahramanmaraş’a getirildi. Her gün yeğenimle birlikte dua ediyoruz

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.