Türkiye-İsrail mutabakatını değerlendirdi

Türkiye-İsrail mutabakatını değerlendirdi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan mutabakata ilişkin konuştu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan mutabakata ilişkin konuştu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan mutabakata değinerek, "31 Mayıs 2010 Mavi Marmara gemisi Türk kara sularından ayrılıyor, diyorlar ki; "Biz Kıbrıs'a gitmek üzere ayrıldık." O gemi gitmeden önce AKP milletvekilleri de o gemiye binmek istiyorlardı. Hep beraber gidecekler Gazze'ye insani yardım götüreceklerdi, İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukasını delecekler bütün amaç bu. Sonra bir haber geldi AKP milletvekillerine dediler ki "siz binmeyin'. Vatandaşlar bindiler yola koyuldular. İsrail askerleri uluslararası sularda gemiyi bastılar 10 vatandaşımızı katlettiler. Yaptığı doğru muydu? Asla doğru değildi. Korsan bir devlete yakışır bir eylemle Türkiye karşı karşıya kaldı. Bu hepimizin itiraz ettiği bir konuydu" şeklinde konuştu.

"ÖZÜR DİLEYECEKSE SANA RESMİ BİR ÖZÜR MEKTUBU YAZMALI VE DEVLETİN ARŞİVİNE BU GİRMELİ"

Dış politikanın her seçim öncesinde iç politikaya malzeme edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "İsrail'i ve İsrail halkını 1 numaralı düşman ilan ettiler ve her seferinde olayın üzerine gittiler. Dış politikada büyük lokma yutabilirsin ama büyük laf etmeyeceksin, arkasında durmayacağın lafı etmeyeceksin, arkasında durmayacağın lafı edersen tükürdüğünü sana yalatırlar. İşte geldiğimiz nokta budur. Türkiye dedi ki benim üç şartım var: "Özür dileyeceksin, tazminat ödeyeceksin, ablukayı kaldıracaksın." Biz de destek verdik evet madem sen 10 vatandaşımızı katlettin üstelik hukuksuz katlettin, sen bu üç şartı yerine getireceksin hükümet burada haklıdır dedik. Bakalım tabloya, şu ana kadar yazılı, resmi bir özür Türkiye Cumhuriyeti'ne ulaşmış değil sadece şu söyleniyor, "Netanyahu telefonla Obama'nın yanında benden özür diledi'. Bir özür dileme var mı yok mu bilemiyoruz ama kendisi kalkıp Putin'e mesaj yazmasını biliyor. Netanyahu'dan yazılı, resmi bir özür mektubu isteyemiyor. Özür dileyecekse sana resmi bir özür mektubu yazmalı ve devletin arşivine bu girmeli. Tazminat, 20 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul ettiler ama doğrudan vermiyor "vakıf aracılığıyla veriyorum" diyor. Tazminatı ödeyecek ama diyor ki İsrail: "Bir şartım var, sana 20 milyon doları vereceğim ama İsrailli askerlerle ilgili açılmış davalardan vazgeçeceksin. Vazgeçeceksin ama bunu lafla değil Meclis'e kanun sevk edeceksin ve o kanun meclisten çıkacak ki ben sana 20 milyon doları ödeyim'. Ne anlama geliyor bu biliyor musunuz? "Evet 10 adamı öldürdüm 10 adamın bedelini de ödedim sana sus kardeşim benim her istediğimi yapacaksın" bu anlama geliyor. Bunu hangi iktidar kabul eder elinizi vicdanınıza koyun. Parlamentonun iradesi de bir anlamda ipotek altına alınmıştır. 20 milyon dolar karşısında bu davadan nasıl vazgeçiyorsunuz? Hangi ülkenin yöneticisi böyle bir anlaşmanın altına imza atar? Siz kimden yanasınız, öldürülen vatandaşlarımızdan yana mısınız yoksa onları öldüren İsrailli askerlerden yana mısınız?" değerlendirmesinde bulundu.

"KOSKOCA TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ İSRAİL'E MUHTAÇ HALE GETİREN İKTİDARIN ADI NEDİR?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İsrail'e muhtacız" sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni İsrail'e muhtaç hale getiren iktidarın adı nedir? Adalet ve Kalkınma Partisi değil midir? Hala bunlara oy mu vereceksiniz? Gazze'ye ambargoların kalkması şartından kesinlikle vazgeçmeyeceklerini söylediler. Vazgeçirdiler, gittin altına imza attın. Binali Yıldırım, dün yaptığı açıklama ilginçtir, "Türkiye'nin şartları sadece özürle sınırlı değildir. İki tane daha önemli şartımız var, bunlardan birisi Gazze'ye uygulanan ambargonun hafifletilmesi" diyor. Hiç böyle bir şart yoktu. Ne demek hafifletilmesi? Çark edecek de dili dönmüyor bir türlü. Senin zaten dilin dönmez, sen zaten düşük profilli bir adamsın. Sen ne anlarsın dünya politikalarından? Anlaşma yapıyorlar, neymiş efendim insani yardımlar önce Aşdod Limanı'na gelecek, İsrail kontrol edecek ondan sonra Gazze'ye gidecek. Anlaşma bu. Mavi Marmara'da da aynısını yapsaydın önce Aşdod Limanı'na giteseydin hiçbir vatandaşımız ölmeyecekti, yardımlarda yerine gidecekti. Bakın Netanyahu ne söylüyor, "Bu anlaşmanın verdiği ikinci konu, Gazze şeridi deniz güvenlik ablukasının sürecek olmasıdır. Bu bizim en üst güvenlik çıkarımızdır. Bundan asla taviz vermeyi düşünmedim bile" diyor. Mağdur yakınları şu anki durumda Türkiye'nin İsrail'le yapmış olduğu anlaşmanın, Gazze'ye yapılan ambargoyu hukuki zemine taşınmakta olduğunu söylüyor" açıklamasında bulundu.

"İSRAİL'İN GAZZE'YE UYGULADIĞI ABLUKAYI TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN HÜKÜMETİ MEŞRU HALE GETİRMİŞ OLUR"

Kılıçdaroğlu bu anlaşmanın sonuçlarını şöyle özetledi:

"İsrail yazılı bir özür mektubu yok. Türkiye'nin yazılı bir özür mektubuna ihtiyacı var devletin arşivine girmesi için çünkü ben Erdoğan'a güvenmiyorum kusura bakmasın. 20 milyon dolar tazminat ödeyecek ama Türkiye'den operasyona katılan İsrail askerlerine açılan davalardan vazgeçmesini ve yasa çıkarmasını istiyor. İnsani yardım gemilerinin önce Aşdod Limanına oradan da Suriye'nin denetiminden sonra Gazze'ye gitmesi var. Bu şart Türkiye'nin Gazze ablukasını kabul etme şartıdır. Bunun altına imza attığınız andan itibaren İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti meşru hale getirmiş olur. Bir ablukayı meşru hale onların istediği gibi getirmiş oluyorsunuz. Bu anlaşmayla ablukanın da ötesinde Türkiye İsrail'in Gazze üzerindeki egemenliğini de kabul etmiş oluyor. İsrail'in Gazze üzerindeki egemenliğini Türkiye kabul etmiş oluyor. Altına imzayı basıyor. Çünkü oraya hangi koşullarda gidecek İsrail'in izin vermesi üzerine gidilecek. Bununla akılla mantıkla bağdaşır inanın hiçbir yanı yoktur. 20 milyon dolar tazminata karşılık İsrail kendi doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya götürecek. Netanyahu'nun söylediğine bakın, "Bu anlaşma İsrail'e muazzam bir ekonomik kazanç sağlıyor" diyor. Bunların attığı imzanın ne anlama geldiğini bunlar biliyorlar mı acaba. Dün imzalanan anlaşmayla İsrail'in NATO'ya girişine Türkiye izin verdi. Mavi Marmara'dan nerelere geldik. Bu anlaşma imzalandıktan sonra İsrail askerleri Mescid-i Aksa'yı bastılar. 30-35 kişiyi yaraladılar. Bunlardan bir ses çıktı mı çıkamaz. Kedi gibi oturuyorlar. Konuşamazlar bile. Çünkü her şeyi satmaya hazırlar. Eğer sen onurunu ve gururunu terör örgütüyle kıyaslıyorsan bunu da başka şeylerle kıyaslamamız lazım. Türkiye Filistin ile olan ilişkileri İsrail'in izin verdiği ölçüde ancak dikkate alacak. Elbette İsrail'e devlet olarak halk olarak karşı değiliz ama Filistin'in bağımsız bir devlet olarak Ortadoğu'da yer alması bizim temel politikalarımızdan birisidir. İsrail ve Filistin'in dost olması bizim temel politikalarımızdan birisidir. Ama bu anlaşma Filistin'in dışlanması sonucunu doğurmuştur."

"BU BİR ANLAŞMA DEĞİL, BU BİR TESLİMİYET SÖZLEŞMESİDİR"

"Anlaşmayla ne oldu" diyen Kılıçdaroğlu, "İsrail Gazze ablukasını korudu. NATO üyeliğinin yolu açtı. Doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaştırarak muazzam bir avantaj elde etti. İsrail askerleri aleyhine açılan bütün davalar ortadan kalktı. İsrail'in Gazze üzerindeki egemenliğini Türkiye tanımış oldu. Resmen bir özür mektubu bile göndermeye tenezzül etmedi. Bütün bunların tamamını 20 milyon dolar vererek elde etti. Bu bir anlaşma değil, bu bir teslimiyet sözleşmesidir. AK Parti yöneticileri ve bu hükümet o kadar sıkıştı ki taviz vermeyeceği hiçbir alan yoktur. Bunlardan birisi bu ikincisi Rusya oldu. Ne demişti 3 Ocak 2016'da, "İsrail'e muhtacız" demişti. İsrail'e muhtacız bu sözleşme bu muhtaçlığın boyutunu gösteriyor. 20 milyon dolara satın alınan irade var. O irade Türkiye Cumhuriyeti'nin iradesi değil, AK Parti'nin iradesidir" ifadelerini kullandı.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.