Türkiye’de Popüler Tarihçilik

Çankırı’da doğan Ahmet Özcan; lisansını Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümünde, Yüksek Lisansını “Kethüda Said Efendi Tarihi ve Değerlendirmesi” adlı teziyle Kırıkkale Üniversitesinde, Doktorasını ise yazımıza konu olan “Türkiye’de Popüler Tarihçilik” adlı teziyle Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladı. Araştırmaları için İngiltere’ye giden yazar Londra Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yaptı. Yüksek Lisans ve Doktora sürecince on üç yıl kadar Ankara’da Gezgin Kitabevi adıyla sahaflık yapan yazar çalışmamıza konu alan “Türkiye’de Popüler Tarihçilik” adlı eserinde bu özelliğinden oldukça istifade etmiş görünmektedir.

Özcan’ın 2011 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basılan ve bir doktora tezi olan “Türkiye’de Popüler Tarihçilik” adlı kitabı alanına projeksiyon tutan en güzel örneklerden birisidir. Eserin; gazeteler, dergiler, sözlü kaynaklar, orijinal el yazması ve basma türü eserler, makaleler, bibliyografik eserler, süreli yayınlar, yüksek lisans ve doktora tezleri gibi geniş bir sahada titiz araştırmanın ve hassas bir işçiliğin ürünü olduğu görülmektedir. Eser aynı yılda Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen ödül töreninde  “araştırma” ödülüne layık görülmüştür.

Yazar eserinde; “Popüler tarih nedir? Popüler tarihin tarihsel temelleri nelerdir? Türkiye’deki akademik tarihçilik ve popüler tarihçilik nasıl bir gelişim süreci izlemiştir? Akademik tarihçilik ve popüler tarihçilik arasında nasıl bir bağ vardır? Tarihi popüleştiren yapı ve kurumlar nelerdir? Popüler tarih ürünleri nelerdir? Popüler tarih ürünleri nerelerde/nasıl üretilir? Popüler tarih yazarları ve okurları kimlerdir? Popüler tarih, yayınlarında neleri konu edinir?” gibi sorulara cevap aramış ve Türk popüler tarihçiliğinin ana hatlarını derli toplu bir şekilde ortaya koymaya çalışmıştır.

Popüler tarihçileri ve popüler tarihçiliği kim ne ölçü de temsil ediyordu? Ahmet Refik mi, onun halefi olan Reşat Ekrem mi? İbrahim Hakkı Konyalı mı veya tarihi tamamıyla roman tarzıyla ifade edenlerden M. Turhan Tan mı? “Büyük Türk Romanı” deyimini eserleriyle yayan Abdullah Ziya Kozanoğlu mu? Osmanoğullarını roman kahramanı olarak yeniden gündeme getiren Feridun Fazıl Tülbentçi mi?  Niyazi Ahmet Banoğlu, Feridun Kandemir, Cemal Kutay, Zuhuri Danışman mı? Ya da tarihe bakışlarında belirgin ideolojik yorumlarıyla Hüseyin Nihal Atsız mı, Necip Fazıl Kısakürek mi?  Oldukça erken yaşlarda tarihle ilgili konuları yazmaya başlayan Yılmaz Öztuna tarihçiliğin neresindedir (Özcan: 2011, 292) vb. sorular okurun zihnindeki merak duygusunu kamçılamakta ve cevapların arz ettiği önem eserin alanına sunacağı katkıyı müjdelemektedir.

Eser; 1-) Popüler Tarihin İdeolojik ve Tarihi Temelleri, 2-) Tarihi Bilginin Üretimi, Yazdırılması ve Yaygınlaşması; Tarihin Popülerleşmesi (1908-1960), 3-) Popüler Tarihin Kurumları, 4-) Yazılanlar, Yazanlar, Okuyanlar olmak üzere toplam dört bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde; Popüler tarihin ideolojik ve tarihi temelleri üzerinde durulmuş ve dünden bugüne tarihçiliğin resmi ve popüler yönleriyle ne olduğu, nasıl bir gelişim süreci gösterdiği, zaman içinde nasıl bir evrim geçirdiği popüler tarihçiliğin ürünlerinden yola çıkılarak örneklerle verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde; Akademik tarihçilik üzerinde durulmuş ve akademik tarihçiliğin gelişim süreci, akademik bilginin üretildiği ve yaygınlaştırıldığı kurumlarıyla birlikle ele alınmıştır. Tarih’i Osmani Encümeni, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ve bu kurumların dönemlerindeki rollerine değinilmiştir. 3. bölümde; Tarihi popülerleştiren ve popüler tarih ürünlerinin üretildiği yapılar ve kurumlar üzerine yoğunlaşılmıştır.

4. bölüm ise; Yazanlar, yazılanlar ve okuyanlar şeklindeki “sade” konu başlıklarıyla diğer bölümlerin bir nevi tamamlayıcısı olmuştur. Bu bölümde diğer bölümlerden farklı olarak popüler tarih mecmuaları ağırlıklı olmak üzere gazete ve dergilerden bunlara nispetle az da olsa kitaplardan oluşturulmuş bibliyografyanın temel alındığı değerlendirmeler vardır (Özcan, 2011, 10). Bu veriler “Bibliyografik Veri” başlığı ile verilmiştir. Bu bölüm aynı zamanda popüler tarihçilik üzerine bir “bibliyografya” denemesini de içermektedir.

Eserde; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan dönemde (1908-1960) Türkiye’yi 20. yüzyıl boyunca etkileyen popüler ve resmi tarih paradigmaların neler olduğunu sorgulanmış ve bu paradigmaların oluşmasında siyasal ve toplumsal zeminin öne çıkan özellikleri incelenerek; tarihin siyasal ve toplumsal düzenle ilişkisine dikkat çekilmiştir. Tarih Hazinesi, Yeni Tarih, Tarih Aynası, Tarih Dünyası, Tarihin Sesi, Resimli Tarih Mecmuası ve Tarihten Sesler gibi popüler tarih dergileri ile Kızıltuğ, Deli Kurt, Gültekin gibi tarihi romanların ön kapaklarının orijinal basımlarının görsel olarak verilmesi ise okuru renkli bir tarih yolculuğuna sürüklemektedir.

Popüler tarihçiliğin; sadece renkli bir görünüm ve edebi yazım biçimi olmadığı ve akademik tarihçiliğin ele alınan dönemler itibariyle ilgi göstermediği alanlardaki boşluğu doldurmuş olduğu bulgusu  (Özcan: 2011, 337) dikkate değer bir tespittir 4. bölümün ekler kısmında, 1908-1960 yılları arasında yayımlanmış süreli yayınlardan oluşan bibliyografik veriler ve bu verilerden istifade edilerek oluşturulan tablo ve grafikler Türk popüler tarihçiliğinin genel bir manzarasını vermesi bakımından önemlidir.

Eserin en göze çarpan yönü; akademik bir eser olmasına rağmen piyasadaki okura hitap etmeyen, donuk ve mat bir dilden ziyade; okuru kitabın sayfaları içerisine çeken, sürükleyici bir üslupla kaleme alınmış olmasıdır. Kitap bu özelliği ile edebi ciheti noksan akademik eserler için üslup bağlamında bir örnek teşkil etmektedir. Tarih içerikli gazete, haber, dizi, roman, tiyatro, hikâye ve sinema filmi ile büyük bir kitlenin doğru ya da yanlış bir tarih bilgisinin oluşumunda çok önemli bir konuma sahip olan bu alanın akademik bir perspektifle ele alınıp incelenmesi gereklidir.

 Bu tür eserlerle alandaki bu eksikliğin giderilmesi; toplumun tarih algısını derinden etkileyen ve inşa eden popüler tarihçiliğin akademik bir perspektifle analiz edilmesine katkıda bulunacak ve büyük bir boşluğu dolduracaktır.

Yayın kritiği ile ilgili detaylı bilgi için: http://www.tuhed.org/article/view/5000071448

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet GÜLER Arşivi