Yedi Güzel Adam ve Mado

Kahramanmaraş'ın ilk göz ağrısı "Yedi Güzel Adam" üçüncü bölümünü de geride bıraktı. Dizi, ilk üç bölümde istenilen reytingi yakalayamasa da, gerek İstanbul'daki, gerekse Kahramanmaraş'taki galalarıyla oldukça "gürültü" kopardı. Düzenlenen üst düzey galalar bile gözlerin diziye çevrilmesine yetti. Bu anlamda ulusal basında geniş yer buldu. Gerek teknik, gerekse içerik-senaryo yönünden eleştiriler aldı. Muhafazakar, yerli, farklı ve kaliteli bir prodüksiyon oluşu, TRT'de yayınlanması ve de Ak Parti'nin büyük destek vermesi ideolojik saldırıların hedefine oturttu. Kimileri, "hükümet projesi" diye saldırırken kimileri de minicik akıllarına bakmadan kıskanıp "ti"ye almaya çalıştı.

Tabi, kimileri de haklı eleştirilerini sıraladı!

***

İdeolojik saldırıları ve "ti"ye almaları kaale almayabiliriz. Hatta "hoşt" bile diyebiliriz. Ama yapıcı ve makul eleştirileri görmezden gelemeyiz. Çünkü bu dizi "herhangi bir televizyon dizisi" değil! Bu dizi, sadece Kahramanmaraş'ın dizisi de değil. Bu dizi, "2002 sonrası Türkiye'si"nin harcının karıldığı sancılı dönemi anlatan bir yapımdır aynı zamanda! Dizide hikayesi anlatılan insanlarla, şimdilerin Türkiye'sini yöneten insanlar o dönemde fikir temelinde buluşmuşlardır. İdeolojik saldırılar işte tam da bu yüzdendir.

***

Cumartesi akşamı dizinin üçüncü bölümü yayınlandı. Önceki bölümlere göre oldukça hareketliydi. En çok izlenen bölüm olduğunu düşünüyorum. Sanırım reyting sıralamasında da öyle... Dördüncü bölümde okuldaki fikir çatışmalarının sokağa taşmasını izleyeceğiz. Cahit Zarifoğlu'nun nükseden hastalığı ilerleyecek...

Dönemin siyasi atraksiyonlarının senaryoya yansıması eleştirilerin hedefi olan "Kambur Emine" karakterini de geri plana itecektir. Diğer taraftan işlenen konuların ulusal medyaya malzeme olması "reklamın kötüsü olmaz" sözünden hareketle dizinin öne çıkmasını ve ilgi çekmesini artıracaktır.

***

Yapılan eleştirilere bakacak olursak;

En çok eleştirilen konu, dizide Maraş şivesinin kullanılmaması... Bu, gerçekten de haklı bir eleştiri. Konak ve okul sahnelerinde Maraş şivesi kullanılmayabilir. Ama sokak, çarşı-pazar, kahvehane ve buna benzer sahnelerde adına Maraş şivesi dediğimiz o günlerin sokak dili kullanılmalıdır. Bu, dizinin inandırıcılığını artıracaktır. Üçüncü bölümü izleyenler hatırlayacaklardır. Hapishane sahnesinde kullanılan "N'otucuk biz sen gidince?!" cümlesi bile çok güzel olmuş, herkes tarafından beğenilmiştir.

Biliyorsunuz, "Adil Erdem Beyazıt Öğretmen"in âsi bir öğrencisi var. O kadar ki, öğretmenine omuz dahi atabiliyor!.. Sahi, o dönemde var mıydı acaba böyle bir öğrenci profili? Var mıydı öğretmenin karşısında "gık" diyebilecek bir lise öğrencisi?!

Dolayısıyla oradaki karakter, gerek davranışlarıyla ve gerekse kılık-kıyafetiyle dönemin öğrencilerinden daha çok şimdilerin dandik okul dizilerinden fırlamış gelmiş gibi eğreti duruyor!

Evet, dizinin kötü kadını kuşkusuz "Kambur Emine"... Birçok kişi bu karakterin öne çıkmasını eleştiriyor. Hatta "Böyle güzel bir dizide böyle bir karaktere gerek var mıydı?" diyenler yok değil. Ama format gereği zaten monoton sahnelerle dolu olan dizide evet böyle bir karaktere ihtiyaç vardı.

"Beyazıtlar Konağı'nın babası" karakterini hatırlıyorsunuzdur. İhtiyar, başına takke giydirilerek biraz İslâmî bir motif kazandırılmaya çalışılmış belli ki! Fakat adamın ağzının içine dolan bıyıkları ve dağınık pis sakalı göz ardı edilmiş her ne hikmetse!

***

Geçtik...

Format gereği sahnelerin eski mahallelerde geçtiğini görüyoruz. Maraş'ın en eski pastanelerinden Uğrak Pastanesi gençlerin belli başlı uğrak yeri. Şimdiki yeni nesil belki Uzunoluk'daki yerini bile bilmez emektar pastanenin.

Zaman zaman Kahramanmaraş'ın tanınmış simalarının dizide rol aldığını görüyoruz. Örneğin Erkan Şerbetçi'yi bir esnaf rolünde, Dr. Gökhan Gökşen'i ise doktor rolünde izledik. İkisi de oldukça başarılıydı.

***

Dizinin ana sponsorunun Mado olduğunu gösterilen reklamlardan anlıyoruz. Öncelikle böylesi bir diziye gösterdiği destekten dolayı Mado'ya teşekkür edelim. Gezi kalkışması sırasında müşteri kaygısı gütmeden İstanbul’da gösterdiği yürekli davranışından dolayı da...

Mado, her Maraşlı'nın gurur duyması gereken bir marka!

Ama dizide gösterilen reklamdaki "Mado" yazısının altında, içinde "Kahramanmaraş" geçen bir slogan kesinlikle olmalıydı. Metro'nun da sponsor olduğunu görüyoruz. Evet Metro bir Kahramanmaraş markası değil. Ama bunu sadece biz biliyoruz. Peki başkaları "Mado"nun bir Kahramanmaraş markası olduğunu nereden bilecek??

***

Çekimler devam ediyor. Dolayısıyla eleştiriler dikkate alınarak hatalar minimize edilebilir. Unutmayalım, mükemmel bir tarihi sinema filminde gökyüzünden giden bir uçağın belki bir saliselik görüntüsü bile her şeyi berbat etmeye yetebilir.

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veli KARALAR Arşivi