Ahmet Doğan İLBEY

Ahmet Doğan İLBEY

Yemen Türküsü Maraş’ın Neresine Düşer?

 

Şehrin Valisi, Kıraathane sohbetinde yüreğimi bin miligramlık fikirli ateşlere gark eden şöyle bir sual sormuştu: “Yemen, Maraş’ın neresine düşer...?” 

    Yemen Türküleri, Şehr-i Maraş’ta yüreğini yanında taşıyan, ülkesinin fikrî, edebî ve kültür meselelerini dert edinen, “cemiyetinin rüyasını gören” bir grup münevveranın yüreği ve dilidir. Bu dil üstüne kurulan fikrî ve edebî tâlimlerdir. 
     Yemen Türküleri, Maraş’ta bu rüyayı görenlerin yüreğine düştüğünden beridir ki, fikrî ve edebî lisanları millî ıstırap, maşerî hüzün, millet ve medeniyet üstüne mefhumlarla tâlim etmeye başlamıştır. 
     Fikrî ve edebî şahsiyetimiz, Yemen türkülerinin maşerî hüzünleriyle pekişip sonra “dirilişe” doğrulan âli milletimizin imanlı karakteri gibi sağlamlaşsın ve yüreğimiz hep yanımızda olsun istedik. Buna, “Maraş’taki Yemen” diyebilirsiniz.
     Yemen Türküleri, şehrin dahilindeki “mağaramız” dediğimiz, Yemen Türkülerinin nağmeleriyle fikir ve gönül tâlimi yapılan Mekteb-i İrfan’a düşer. 

   Mekteb-i İrfan’da Yemen Türkülerinin mâna ve çağrışımları iç evimizde yaşatılır. Böylece pusuda bekleyen maşerî acı ve inkırazlara karşı yüreğimizde manevî bir direniş gücü oluşturulur. Bu, sürekli yaşattığımız bir hâldir içimizde. Yani Yemen Türküleri lisanî bir tâlime dönüşmüştür. Yemen Türkülerinin ıstıraplı nağmelerini mânevî bir hüzne dönüştüren yüreğimizle millet ve medeniyetimize her dem taze kalan bir aidiyet hissederiz.

    Memleket ve millet fikrinden mahrum kalanlar, din ü millet üzere yapılan savaşlarda şehit olan, yitip kaybolan ecdadın varlığından ve millî mâziden bihaber olanlar, modern zamanların ifsadına kapılanlar Yemen Türküleriyle şuurlu hâle gelirler. İşte bu mânada Yemen Türküleri her dâim kalbimize ve dimağımıza düşer. 
     YEMEN TÜRKÜSÜ’NÜN MARAŞ’IN KALBİNE DÜŞÜŞÜ 
     Esasında Yemen Türkülerinin, Maraş’ın kalbine düşüş tarihi eskidir. Birinci Dünya Harbi sonuna kadar Yemen Türkülerine konu olan bütün hüzünlü vakalar Maraş’ta da nice anaların, babaların, eşlerin ve evlâtların yüreklerine ateş düşürmüş, ciğerlerini dağlamıştır.

    Arda arda Yemen’e askere çağrılanların evlerindeki hüzün ve ayrılık ateşini başka hangi türkümüz anlatabilirdi. Maşerî acıyı en kuvvetli şekilde ifade eden birden çok besteleriyle Yemen Türküleri olmuştur. 
     Anadolu ve Rumeli şehirleri gibi Maraşlılar da savaş gurbetlerinde yiten ve şehit olan askerine çokça ağıt yakmıştır: “Tabur tabur karşıları / Talim eder binbaşıları / Yağup yağmur gün değince /  Islar yatan şehitleri  / Üç oğlum var üç taburda / Silahlar dolu kuburda / Aman sabır eyle oğlum / Çok keramet var sabırda / Bir kurt dadandı desteme / Bir oğlan düştü hisseme / Kağat yazar tel çekerem / Sadırazam Şüyhülislâm’a.”

     MARAŞLI ANA: “YEMEN’E GÖNDERİLECEK BİR OĞLANDA BENİM HİSSEME DÜŞTÜ”
    Maraşlı ana, Yemen’e gönderilecek askerlerden “bir oğlanda benim hisseme düştü” diyor. Demek ki her haneden en az bir kişi üç nesil boyunca Yemen’e gitmiş, şehit olmuş ve kaybolmuş. 
    Yemen şehit ve gurbet çeken toprağına, ülkemizin bütün köy ve şehirlerinden aldığı gibi, Maraş’tan da çok şehit almıştı. Yemen’de şehit düşen oğlu için ağıt yakan Maraşlı bir ananın yürekleri dağlayan figanına kulak verelim: “Evimizin önü arpa / Biçemedim sele sepe /Tez gel Mehmed’im tez gel / Gelinin arkanda körpe.” 
    Maraşlı Yemen şehidinin anası evdeki işlerin erkeksiz, ağasız olamayacağına yanıp yakılıyor ağıtının her nakaratında, “Tez gel Mehmed’im tez gel” diye kendini teselli ediyor. Ana, oğlunun Yemen’e gidişini de mısralara şöyle döküyor: “Küçük Maraş büyük Maraş / Ulaş mavi donlum ulaş / Ağzı başa davul mu tutar / Yemen’de tutuldu güreş.” 
     Sılada yetim kalan yavrusunu dul kalan eşine güvenmeyen Maraşlı şehidin, anasına söyledikleri daha da yakıcı: “Anam gel yanıma otur / Elini yarama yatır / El kızına bel bağlama / Yavruyu yanına yatır” diyor

      Âh, Yemen gurbetlerinde evlâtlarını şehit veren Maraşlı analar!

    Gurbetlerde kayboluşun, şehitliğin, çölün ortasında sahipsizce ölümün adı olan Yemen Harpleri nice Maraşlı ecdadımızın ciğerine ateş düşürmüş, yüreklerini dağlamış, gözü yaşlı anaların yüreğinde figan koparmış, türkü ve ağıtlar yaktırmış. 
    Çokça bilinen Yemen Türküsü’nün şu dörtlüğünü, babalarının yahut dedelerinin Yemen’e gidip de bir daha dönmeyişini ihtiyar Maraşlı ninelerden dinlediğimde hüzünkâr yüreğime ateşler düşmüştü: “Yemen yolu çukurdandır / Karavanam bakırdandır / Zenginimiz bedel verir / Askerimiz fakirdendir.” 

 YEMEN HARPLERİ MARAŞ’TA DA ANALARIN YÜREKLERİNİ DAĞLADI  

     Yemen Seferleri Maraş’ta da anaların, eşlerin ve yetim kalan evlâtların yüreklerini yakıp kavuran bir türküye, bir ağıta dönüşmüş:

   “Kışlanın ardında bir kırık testi / Askerin üstüne sam yeli esti / Gelinlik tazeler ümidi kesti / Kışlanın önünde binektaşı / Yoklama yapıyor bizim binbaşı / Sefere giderler çavuş, onbaşı / Ah o yemendir gülü çemendir / Kışlanın ardını duman bağladı / Analar babalar kara bağladı / Yemen’e gidene herkes ağladı.”
    Hâsıl- kelâm, Yemen türküleri fakirin ve dostlarının yüreğine düşen millî ve edebî bir istikameti olan lisanî duygu ve fikirlerdir. Asla edebî bir fantezi ve mûsiki hazzı değildir. Maraş’ta Yemen türküleriyle yapılan gönül ve fikir tâlimleri muazzez medeniyetimize ve milletimize yaslanır. Müstağrip ve ağyar aydınlar gibi Batı düşüncesinin ve edebiyatının galaksilerinde dolaşmazlar. Milletinin değerlerine ve tarihine bağlıdır Maraş’taki Yemen Türküsü dostları... 
     Öyle ki Yemen Türkülerinin sızısını dost edindik. Her yerde yüreğimize düşen ateş gibi Yemen türkülerinin sızısını görüyor ve yaşıyoruz. Bütün dâvamız, bin yıllık rüyalarımız ve medeniyetimiz üstüne Yemen türkülerinin hüznüyle tâlim edenlerden olmak, Şehr-i Maraş’ın kalbine düşen Yemen türkülerinin güçlü ıstırap ve hüzün çağrışımlarını “diriliş” fikrine dönüştürmektir. İşte Maraş’taki Yemen budur... (Alıntı: Habervaktim.com) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İLBEY Arşivi