Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Yeni Hükumetimizden En Acil İsteğimiz

Son zamanlarda işlenen adi suçlardaki artış, herkesin dikkatini çekmektedir. Haziran seçimlerine yoğunlaştığımız bu günlerde gönül isterdik ki, yurdumuzun iktisadi ve manevi yönlerden nasıl kalkınacağının tartışılıp bunun üzerinden yeni vekillerin yarışması idi. Fakat nerede ise on yılın üzerinde kanayan bir yara olan adi suçlardaki artış ve bunun karşılığı idam cezasının tekrar hayata geçirilmesi meselesinde, iktidarın bir türlü karar verememesi artık toplumsal bir hastalık olmaya ve tedavi edilmeyen bu hastalıkta kangren olmaya başlamıştır. Muhalefetin tam destek vereceğini beyan ettiği bu hususta mecliste tam bir mutabakat var iken bunun Avrupa birliği müktesabına uymadığı gerekçesine sığınılarak göz ardı edilmesi, kişilerin kendi kanlarının peşine düşmesi ile sonuçlanacak mecraa doğru gitmektedir. Şimdi siz gidin ve hunharca öldürülen kızlarının acısı içindeki anne ve babaya, kusura bakmayın fakat Avrupa birliğine girmek için kızınızın katillerini yaşatmak zorundayız deyin bakalım.  Herkes şapkasın önüne alıp düşünsün. Kim onlarca yıl emek verdiği yavrularının, ister erkek, ister kız olsun, ister ile evli bir hanım olsun. Birileri tarafından gönlünün istediği ve gene gönlünün elverdiği her türlü şeni usullar ile öldürülmesi ve yaptığının yanına kar kalmasına razı olur. Her cinayetten sonra insanlar öfke seline kapılmakta ve yürüyüşler yapılmakta, çeşitli mahfillerde bu konu tartışılmakta fakat hükümet kanadından bir arpa boyu yol kat edilmemektedir.

        Hükumetin arada bir gaz almak ister gibi çıkışlar ile bu konuyu konuşabiliriz, yeterince tartışılmadı, oturup tartışalım gibi fikirler serdedilmekte fakat bir zaman sonra ikinci bir cinayete kadar bu konunun üstü örtülmektedir. Sayın Ayşe Türkmenoğlu’nun çıktığı bir haber kanalında ise idam cezasın da bu tür cinayetleri durdurmadığını söylemesi en büyük itiraflardan birisi olarak kulaklarımızda yer etmiştir. Şimdi bir anne olarak kendisine soruyorum. Bu acı hadise sizin başınıza gelse, nasıl olsa bu iş olmuştur, şimdi bu alçakları öldürsek kızım geri gelir mi, bu adamlar hastadır bunların Hastanelerde tedavi edilmesi gerekir diyecek misiniz çok merak ediyorum.

      Ateş düştüğü yeri yakmaktadır. Fakat artık bu ateş sadece düştüğü yeri değil bütün milletin yüreğini yakmaktadır. Televizyon veya radyo olmasa ve bu hadiseler bu kadar yaygın öğrenilmese bu kadar etkili olması mümkün değildir. Rabbimin düsturu olan, öldüren öldürülür ayeti orta yerde durmaktadır. Kısas ta rahmet vardır emri orta yerde durmaktadır. Bunların inkarı, Müslümanın inancını tehlikeye sokar. Madem Müslümanız ve bu kimliğimiz ile Avrupa birliğine girmek istiyoruz. O zaman bizim de olmazsa olmazlarımızdan  olan bu Allah’ın emirlerini yok saymamamız mümkün müdür . Bunları yok sayarak hala biz Müslümanız dememiz mümkün müdür.. Bunlara mümkün diyemeyeceğimize göre Müslüman kimliğimiz ile girmek istiyoruz , bizi almıyorlar lafı havada kalmaktadır.  Bütün dünyaya bizi rezil eden bu alçakların, bu alçak cinayetlerini cezalandırmayarak devamını sağlamak kime ve kimlere yarar sağlamaktadır. Müslümanlığımız yara alır iken, toplum içinden içinden kaynar iken, vicdanlar kanamaktan bir hallere geliyor iken hala durmanın ve bahaneler üretmenin kime ne faydası var ise yetkili ve etkili devlet adamlarımızdan cevap bekliyoruz. Hatırlayınız bir zamanlar Merhum Uğur Mumcunun hanımına bir gazeteci idam cezasını sormuştu da, bu hanım tuzu kuru iken sırf hava olsun ve ilericilik olsun diye idama karşı olduğunu ve insanların yaşama hakkı olduğunu söylemişti. Bir başkasının yaşama hakkını bilerek ve isteyerek alan bir suçlunun nasıl yaşama hakkı olurunun cevabını ise vermemişti. Hesap döndü, sap döndü ve keser döndü bir gün kendisini kesti. Eşi alçakça bir suikast ile öldürüldü ve o gün televizyon haberlerinde kendisini kanıma kan isterim, eşimin katillerinin bulunup idam edilmesini isterim diye bağırırken seyrettik. Demek ki neymiş ataların dediği gibi ateş düştüğü yeri yakmıştır ve o anda istediklerinde yerden göğe kadar haklıdır. İnsanoğlunun adalet duygusunun tatmin edilmemesinin ve bunun nerede ise kanunlar tarafından engellenmesinin ne tür sonuçları olduğunu tarih yazmaktadır.

          Yazımı yeni dönem seçilecek milletvekili arkadaşlarıma getirmek ve onlara rica etmek istiyorum. Ne zaman isterler ise anlatıldığında gözyaşlarını tutamayacakları kadar adi cinayet suçlularının yaptıkları alçaklıkları hatırlatmaya hazırım. Onların bu acı hikayeleri dinlemek isteyeceklerini hiç zan etmiyorum. O zaman maşeri vicdanın sesine kulak vermelerini ve Müslüman Türk milletine yakışmayan ve bizleri iddia ettiğimiz dünya ve ahiret görüşünde en geri sıralara düşüren bu insan bozuntularına rabbimin verdiği cezanın tatbikini istiyoruz. Avrupa birliği bizi almayabilir. Fakat bizi biz yapan birliğimizi kendi elimiz ile bozar isek işte o zaman veyl halimize. İş işten geçmeden artık bu acılara bir son verip, kişilerin kendi acılarının intikamını almak ve kan davasına sebep olacak işler yapmalarını engellemek için idam cezasının adi suçlar için geri getirilmesini istemekteyiz. Sadece apo ve onun gibi bölücü başlarının idamını engellemek için çıkarılan ve insanların vicdanlarını yakan bu idam yasağının kaldırılması ve idam cezasının tekrar adi suçlar için getirilmesinden başka çare kalmamıştır. Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulbaki GÜNIŞIĞI Arşivi