Ak Partinin Mağduriyeti, Muhalefetin Rolü

AK Parti’nin kurulduğu 2002 yılında bu yana aldığı yüzde 50’ye yakın oyların sürekli mağdur oyu olduğunu söyleyen çoğunlukta. Üstelik 13 yıldır bunu söyleyen muhalefet, mağduriyeti destekleyen konumunda.

Siyasetteki bu mağdurluk, bir partinin uğradığı haksızlıksa eğer, AK Partinin çokça haksızlığa uğradığı bir gerçek.

Vatandaşın, oy tercihi de mağdura destekse, buna sebep de yine muhalefet partileridir.

13 yıldır, girdiği her seçimde oyunu arttıran ve her seçim döneminde farklı mağduriyetlerin yaşanmasına neden olan olayları incelemeyen, buna göre siyaset belirlemeyen muhalefetin, “AK Parti mağduriyet edebiyatıyla oy alıyor” savını destekleyen hiçbir done yok.

Çünkü, bu savı doğru saymak için, AK Partinin kendi kendine mağduriyet üretmesi ve muhalefetin de bu mağduriyeti siyasi ranta çevirmeye engel olması gerekiyor ki, işte bu yok.

367 kriziyle başlayan bu mağduriyetlerde, muhalefetin tavrı, hukuksuzluktan yanaysa, AK Partinin halk nezdinde mağdur kabul edilmesi kaçınılmazdır.

Her darbe girişiminde veya siyaseti sandık dışı yollarla belirleme çabasında, muhalefet, demokrasiden yana tavır takınsaydı, AK Partinin mağdurluktan kazançlı çıkması asla mümkün olmayacaktı.

Muhalefet, “bu olaydan nasıl karlı çıkarım” diye günü birlik hesap yapınca, ileriye dönük hiçbir hesabının olmadığı da anlaşıldı.

İşin garip yanı, bu tavrın, bütün muhalefet partilerinde eksilmeden, hatta artarak devam etmesi…

Ergenekon Terör Örgütü süreci boyunca yargılamaya müdahil olan, avukat olan, hâkim olan, savcı olan muhalefetin bir kez bile “Demokrasiye müdahale girişimine” karşı çıkmaması, mağdurun karşısında durması, aynı zamanda halkın da karşısında durmak olarak algılandı.

Ergenekon’la başlayan ve sürekli, bir biri ardına süren, kimisi gerçek, kimisi düzmece, kimisi kumpas olan davalarda “demokrasiden ve adaletten” yana tavır takınmayan, bunu siyasi rant aracı olarak gören muhalefet, bilerek veya bilmeyerek AK Parti’ye mağdur oyu yağmasına neden oldu.

Çünkü hiçbir darbe bir siyasi partiye yapılmaz, o ülkede yaşayan herkese karşı yapılır.

Darbeler, sadece siyasi partileri veya siyasetçileri mağdur etmez, o ülkede yaşayan herkesi, hatta o ülkeden tesadüfen geçenleri bile etkiler.

Hukuk adına, hukuksuzluğa göz yumanlar, siyasi rant adına siyasi iflas yaşadılar.

Bunu yaşamaya da devam edecekleri apaçık ortada.

17-25 Aralık operasyonunda da aynı tavrı sürdüren muhalefet, AK Partinin yeninden oy patlaması yapmasına neden oldu.

Oysa sadece hukukun yanında durmak yeterliydi.

Demokrasiden yana olmak, kurum ve kuruluşların yasayla belirlenen görevleri dışında işlemlerinin kaosa neden olacağını, hukuksuzluğun alışkanlık sayılacağını ve bunun kabul edilebilir yanının olmayacağını söyleyeceklerdi, söyleyemediler.

Bununla da kalınmadı, o dönem, yerel seçimlerde adı konmamış ittifakla hukuksuzluğa karşı birleştiler.

Sonrasında da “Çatı Aday” formülüyle “kazanmak” değil, “kaybettirmek” üzerine bir siyaset güttüler.

Bütün bunları gören vatandaşın oyunu AK Partiye veya Recep Tayyip Erdoğan’a vermesini ise “mağdur edebiyatıyla oy toplamak” olarak aldılar.

Oysa her dönem mağdur eden farklıydı ama mağdur edenlerin yanında duranlar aynıydı.

AK Partinin eğitimden sağlığa, ulaşımdan yatırımlara kadar yaptıklarının vatandaş üzerindeki etkisini,

Bugüne kadar ihmal edilen sosyal devlet desteklerinin gerekliliğini,

Terör olaylarıyla 30 yılı aşkın süredir yaka silkeleyen, acı çeken, gözyaşı döken insanların beklentisini,

Farklı kültüre, dile, dine, ırka mensup olan insanların “eşit” şekilde yaşama arzusunun bir hak olduğunu unutan ve aslında bunu hiç önemsemeyen/önemsediğini hissettiremeyen muhalefetin, ne istediğini bilmemesi, iki ileri bir geri gitmesi, temel hak ve özgürlüklerde şekilci ve ‘ama’cı tutumu, samimiyetini kuşkulu hale getirdi, getirmeye de devam ediyor.

Hiç kimse kusura bakmasın, zaman zaman “mağrur” olsa bile, hatalarıyla sevaplarını topladığında bazen bir birini geçse bile AK Partinin mağduriyetinin tek sorumlusu, mağduriyete verdiği destek nedeniyle muhalefetin ta kendisidir, boşuna hayıflanması da anlamsızdır.

2015 seçimleri yaklaşırken, aynı tavrın sürdürülmesi, aynı tablonun ortaya çıkmasına neden olacak, şimdiden söyleyeyim.

 

Tweetimden seçmeler

Ne yani şimdi Haşim Kılıç'ın bütün kükremesi, ayar vermesi, tehdit etmesi, şekilden şekile girmesi boş muydu? Bak, her şey gelip geçici!

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi