AŞK

Haya zırhını giy, Edep tacını tak, Tevazu tahtına otur, Bil bu alemde nefsinden daha aşağı kul yoktur. Cihan sathında Hakikat, Hakikat mülkünde ise Aşktan yüce söz yoktur.

Ya Râb belâyı aşk ile kıl aşinâ beni

Bir dem belâyı aşkdan kılma cüda beni

Fuzuli

  Kalem kısır kalır bazı şeyleri anlatmaya, ketumdur idrak anlayamaz bazı şeyleri, kağıt utanır, mürekkep sıkılır bazı isimleri zikrederken.

 Bende senin adını anarken böyle hissederim Ey Muhammed Mustafa(sav.).

 Bugün nasıl anlatabiliriz seni insanlığa? Hangi mucizeni akıllar alır ki? Her şeyin meta her şeyin madde olduğu bu çağda insanlar nasıl anlayabilirler ki seni?

Gençlerimizin kafasını ekranlara bakmaktan nasıl alıkoyabiliriz. Kızlarımızın gözlerini telefonlardan kaldırıp nasıl sana çevirebiliriz.

Bozulmuş kalplerimizin pillerini değiştirsek tekrar sana ayarlayabilir miyiz gönüllerimizi?

            Yıkılmış harap olmuş bu virane eve seni nasıl davet ederiz ya Resul?

Günümüzde bir tek kötü alışkanlığı mesela adi bir sigarayı milyonlarca insan bırakamazken. Senin çağında yaptığın değişimleri kime anlatabiliriz?

Sen yokken karanlık vardı doğu da batı da zifiri bir cehalet bataklığında batıyordu. Kadınlar pazarlarda alınıp satılan bir mal gibiydi. Sen yokken insanlar nefislerinin kulu olmuşlardı. Her bir nefs için bir put dikilmişti meydanlarda.

Ey Resul sen yokken kız çocukları utanç kaynağıydı. Sen yokken insanın kaderi annesinin karnında belirleniyordu. Köle doğan bir çocuk ömrü boyunca hayvan gibi muamele görüyordu.

 Ey Nebi sen yokken insanlar açlıkve perişanlık içinde kıvranıyordu. Adaletin ismini bile bilen yoktu.

  Ey Habib sevginin bulunmadığı insanların kör olduğu bir çağda doğdun. Doğduğun tarihten bu yana aydınlatıyorsun gönülleri. Cebrail(as.) Hira da sana vahiy getirdiğinde 1 kişiydin Allah’ın huzurunda veda hutbesinde ise 100 bin kişinin kalbini ve gönlünü aydınlatmıştın.

Ey sevgili her bir dua da her bir namazda her türlü hayırda bir hisse sahibisin. İlksin, herşeyden evvelsin.

Senin nurunu kararmış kalplere anlatmak mümkün değildir. Çünkü akıl terazisi aşkı tartamaz.

Ay ikiye bölündü o Elçi’nin işaretiyle desek Ay’a gidip yarık arar akla tapanlar. Parmaklarından su fışkırıyor desek labaratuarda incelerler.

 Bilmezler ki mucize akılla izah edilemez. Bilmezler çünkü iman etmiyorlar. Tüm kainatı yaratan Rabbül Alemin’in ben herşeyi senin için yarattım sözünü anlayamadıklarından ağaçların, taşların, bulutların senin emrinde olduğunu anlayamazlar.

Ey sevgili artık rakibin sözünden usandım. Seninle benim arama giren rakiplerden bıktım.

Aşkın ve sevginin diğer adı olan Ey Muhammed seni övmek için söylediğim sözlerin hiç biri sana layık değil.

            Senin adını anmakla kıymet kazandı sözlerim.

Bu alemde bir kıymet ve hayır varsa şayet senden nüzül etmiştir. Senden yayılmıştır. Sevgiyi, muhabbeti, saygıyı, adaleti, cesareti öğreten sensin.

            İlmin kıymetini bildiren yine sensin Ey Ahmet.

Seni yerenler, seni eleştirenler sana nasıl leke sürebilir ki seni eleştirenler bir kayaya çarpan rüzgar misalidir. Ne senden bir şey alabilirler nede bir zarar verebilirler.

            Sana tabi olanlar ise kurtuluşa erenlerdir.

 Ey Resul senin ashabından olmak şerefine eremedik. Rabbimizden tek dileğimiz cennette sana kavuşmaktır.

 Salat ve selam sana olsun bu gün 2 milyara yakın yürek bu duayla çarpmaktadır.

Ey dîl ey dil niye bu rütbede pür gamsın sen

Gerçi virane isen genc-i mutalsamsın sen

Şeyh Galip

Ey gönül neden bu rütbede gamla dolusun

Sen viranesin ama tılsımlı hazinelerle dolusun

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Murat Çolak Arşivi