Atatürk’e Milliyetçilik Atfetmek!

28 Şubat duruşması devam ederken, davanın bir numaralı sanığı olarak gösterilen dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, dün savunmasını verdi.

Karadayı’ya göre 28 Şubat bir darbe değildi tabii. 

Sosyal bir etkinlik olmalıydı, “sen gel, sen git, diğerleri toplansın, hesabını sonra göreceğiz…

Aslında Karadayı’nın savunması ışığında 28 Şubat’ın adaletsiz uygulamalarını, hukuku çiğneyen tavırlarını, kendilerini bütün ülkenin üstünde görmelerini, insanları horlayıp, aşağılamalarını, Kaf Dağını kendileri yaratmış tavırlarını yeniden irdelemeyi düşünmüyorum.

İfadesinde söylediği bir sözü baz alarak, kavramları nasıl saçma sapan hale getirdiklerine değinmek istiyorum.

Ülkemizde birçok kavram, içi boş bir halde durur.

Herkes işine geldiği şekilde doldurur ve doğrusunun savunduğu kavram olduğuna inanır.

Aynı kavramlar batılı ülkelerde tek bir anlam ihtiva ettiği halde ülkemizde hem farklı anlamlar ihtiva eder, hem de bir diğerine tehdit unsuru olarak kullanılır.

Oysa kavramlar, insanların inançlarını, düşüncelerini, değer yargılarını veya devletlerin yine insanlar için faydalı gördüğü değerler bütündür.

Bizde ise devleti halktan koruma çabası hiç eksilmediğinden tehdit unsuru olarak kullanılan çok sayıda kavram var ve her gelen, kendi anlayışına göre içini doldurup, “buna uyacaksınız” diyor.

Hatta bazen bu uyacaksınız kısmı “seveceksiniz kardeşim, seveceksiniz, sıkıysa sevmeyin” tavrına bürünüyor.

Eğer elinizdeki kavram, bir değerse isteyen bunu alır, isteyen almaz.

İsteyen sever, istemeyen sevmez.

Hiç kimseye “seveceksin kardeşim” türü dayatma yapılamaz…

Laiklik bunlardan birisidir elbet…

Devletin dinler arasında ayrım yapmamasına dayalı bir yönetim anlayışı olduğu halde, laikliği özellikle Müslümanlara karşı Demokles’in kılıcı olarak kullanırlar.

Kişiler laik olamayacağı halde çok sayıda ve sesi çok gür çıkan laikler peydahlanır dört bir yanda.

Bunu bir türlü anlatamazsınız, “insanlar laik olmaz, devletlerin yönetim şekli laik olur” diye…

Bir de Atatürkçülük var elbet…

Seveceksin kardeşim, mecbursun” diye…

Hiç de mecbur değilim, hiç de mecbur değiliz.

Cumhuriyeti kuran, milli mücadelede bulunan, ülkenin zor zamanlarında ülkeyi düşmana karşı koruyan herkese olan sevgimiz, saygımız, hürmetimiz neyse odur, başkası da yoktur.

Sen bir insana kutsiyet atfederek dilediğin şekilde sevebilirsin ama herkesin senin gibi bağnaz bir tutum takınmasını da isteyemezsin.

Bir diğerini dün Eski Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı sarf etti; “Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik, sosyal bir hukuk devletidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu doğrudur.

Hani ne kadar laiktir, ne kadar sosyal ve ne kadar hukuka bağlıdır o ayrı bir tartışma konusudur.

Ama bu Atatürk Milliyetçiliği nedir?

Milliyetçilik, ırkçılığa varmadığı, faşizan bir yaklaşıma götürülmediği müddetçe elbette olmalıdır.

Bu kent milliyetçiliği olur, kentini kalkındırırsın.

Ülke milliyetçiliği olur, ülkeni kalkındırmak için uğraşırsın.

Ama ırk milliyetçiliği, faşizmdir…

Bir ırkı, bir diğer ırka üstün tutmadır.

Peki Atatürk Milliyetçiliği nedir?

Atatürk’ün tarif ettiği şekilde bir milliyetçilik kavramını benimseyenler olabilir; “Din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışı.

Ama algılamak için önce anlayabilmek gerekiyor.

Milliyetperverlik farklıdır, ulusçuluk farklıdır, dil, din, kültür, siyasi birliktelik.. bütün bunlar farklı farklı kavram veya anlayışlardır.

Bütün bunların içinde bir kişi yoktur, tüm kişiler vardır.

Atatürk Milliyetçiliği demek, “Atatürk ırkçılığı” demek olabilir.

Atatürk de bir ırk değil, bir ırka mensup kişidir.

Kendilerini Atatürk’ün arkasına saklayıp, Kemalizm’le parsayı toplayanların hep zekâ seviyelerini merak ederdim.

Çünkü burada Atatürk sevgisi yok, istismarı var.

Hiç Atatürk’ün milliyetçiliği mi olur, bu kadar mı zekânız var?

Öyleyse ben de Naif Karabatak milliyetçiliği ilan ediyorum, benden başkası bu saçmalığa inanmaz. Tıpkı sizin dediğinize kimsenin inanmadığı gibi!

Tweetimden seçmeler

Hayatta bir safları sıklaştıranları görürsünüz bir de sürekli saf değiştirenleri...

www.naifkarabatak.net

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi