Atatürk’ü Dost Ya Da Düşman Bilmek

Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e dost mu, düşman mı olunacağı hep tartışma konusu olmuştur.

Bir kez daha tartışalım…

Atatürk’ün siyasi malzeme yapılması yeni değil, son olacağını da düşünmüyorum.

Kimisi sadece Atatürk ismiyle Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğini, ekonomisini düzelteceğini, yollar ve köprüler yapacağını, çılgın projeleri hayata geçireceğini düşünür.

Yine Atatürk isminin ülkede var olan veya var olduğu iddia edilen tüm sorunlara da çözüm olduğunu savunur.

Kürt sorunu mu var “Atatürk’ün izindeyiz” dediğiniz anda, sorun biter.

Alevi sorunu mu var “Atatürk’ün izindeyiz dedik ya” dersiniz, sorunu bir çırpıda çözmüş olursunuz.

İnsanlar işsiz mi, yoksul mu, o zaman Atatürk’e başvurun, ne yoksulluk kalsın, ne işsizlik, ne geçim sıkıntısı…

Maaş artışı mı istiyorsunuz, Atatürk var ya…

Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları diye meydanlara çıkıp bağıranlara da yeteri dozda Atatürk ismini şırınga etmek yeterlidir.

Sanat mı, siyaset mi, sağlık mı, eğitim mi, ulaşım mı, dış politika mı, iç meseleler mi, hepsinde Atatürk ismi çözüm olarak yeterli.

Şaka yapmıyorum, ülkede siyaset yaptığını sanan bir kesim, çalışmak, çabalamak, proje üretmek, yeni fikirlere kapı aralamak, ülkenin ve ülkede yaşayan insanların ihtiyacına cevap vermek yerine “Atatürk’e bağlı” olduklarını söylemeleri, yetiyor.

Elbette bağlı olun…

Atatürk’ü sevin.

Onun yolundan gidin.

Yaptıklarını yapmak için çabalayın, hatta herkesi ikna edin, doğaldır bu.

Ama “izindeyiz” demeyi, yan gelip yatma olarak algılamak, herhangi bir kişinin yolunu, metodunu takip etmek değildir.

Her insan farklı lideri sever.

Kimi bir inancın önderini, kimi bir lideri, kimi bir düşünürü kendisine örnek alır.

Bağlılığını ilan ettikleri olur insanların.

Her sözünü ezberler, her deyişini bilir.

Hangi konuda hangi yolu takip ettiğinin farkındadır.

Sorunları nasıl bir metotla çözdüğünün de bilincindedir ve genel olarak takip ettiği yol, sevdiği liderin yoludur.

Aslında düşünceler, ideolojiler, fikirler, gruplar, partiler, cemaatler de hep bu şekilde benzeşir.

Ama sadece onun görüşleri, sadece onun yolu, sadece onun sözleri değil. Ondan hareketle yeni fikirler, yeni metotlar, yeni söylemler de gerekir.

Bu yapılmayınca “Atatürk’ün arkasına sığınan sünepe” olmaktan öteye gidilmez.

***

Bir diğer kesim ise Atatürk’e düşman olduğunda, tüm sorunları çözeceğini sanıyor.

Ne kadar Atatürk’e düşmansa o kadar makbul biliniyor; ne kadar Atatürk adı söylerse o kadar makbul bilinen gibi.

Her sorunun başı Atatürk, böyle düşünenlere göre…

Ülkenin geldiği noktada hiç katkısı yok, hiç artısı yok, hiç iyi tarafı yok.

Bir şey üretmediği gibi, yeni bir yol, yeni metot, yeni fikir de sunulmuyor ama sadece Atatürk’e düşman olmakla, bunu en gür sesiyle haykırmakla başarılı olacağını düşünüyor.

Düşünmüyorsa bile öyle anlaşılıyor.

Her ikisinin de yanlış olduğu bir gerçek.

Ancak, her iki kesime de bunun yanlış olduğunu söylemek ve buna inandırmak zor.

Çünkü her iki kesim de tek tip insandan yana.

Kendileri gibi düşünmeyeni aforoz edebilirler.

Herkes kendileri ne düşünüyorsa aynısını düşünmeli, ne giyiniyorsa aynısını giyinmeli, ne söylüyorsa aynısını söylemeli.

Her ikisi de gericidir, bağnazdır, tembeldir, sünepedir, kısırdır, verimsizdir.

Oysa her lider gibi Atatürk’ün de artıları ve eksileri vardır.

İnsanları kutsayarak, hatasız kabul ederek veya tümden hatalı görerek sağlıklı bir değerlendirme yapılmaz.

Daha da önemlisi, 77 yıl önce ölen birisinin seçimlerde kimseye katkısı da olmaz.

Siyaset yapacaksanız, kendiniz yapın, göçüp gidenleri siyasetinize alet etmeyin; ne lehte, ne aleyhte…

Liderlerin yaptıkları nedeniyle övgüyü, yapamadıkları veya yanlış yaptıkları nedeniyle de eleştirmeyi bilmek gerek.

Ne eleştirmek düşmanlık sayılmalı, ne övmek katıksız bağlılık olarak algılanmalı, tıpkı diğer bütün liderler gibi.

Ülkeye en büyük zararı veren İsmet İnönü’nün bile doğrusu mutlaka vardır.

 

Tweetimden seçmeler

Başkası yaptığında kızdığı köpürdüğü şeyi, kendi yaptığında normal, hatta kendine hak görenlerin insanlık anlayışını hep merak ederim.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi