Bazı Liderler, Komedi Filminde Güzel

Tarih boyunca düşünürler, devlet üzerine kafa yormuş, devleti ve dolayısıyla insanları yönetecek olanların da vasıflarını anlatmaya çalışmış ama bazı liderler, bu düşünürlerin gündemine dahi girmemiş.

Aklımıza ilk gelen, Farabi, Sokrates, Platon, Eflatun, Sophokles ve birçok İslam âliminin, devlet üzerine söylediği sözler halen geçerliliğini koruyor.

Bir sözün geçerli olmasıyla uygulanabilir olması arasındaki farkı, yaşadıkça daha iyi anlıyoruz.

Yaptıkları, söyledikleri ve yazdıklarıyla bir gram beyni olmadığına inandığımız bazı ‘liderlerin’ arkasından gidenler olduğunu görüp, ‘her malın bir alıcısı varmış’ diyebiliyoruz.

Elbette bu demokrasilerde…

Ya diktatörlüklerde?

Bütün diktatörler, -akıllı olsalar dahi- zalimlikleriyle hep gündemde olmuş, akıllı olmalarına rağmen yaptıklarıyla aptallıklarının zirvesine kadar çıkabilmişlerdir.

Bunlardan birisi de gündemimize sıkça giren Kuzey Kore’nin çocuksu lideridir…

Doğrusu Kim Jong-un, komedi filmleri için bulunmaz bir malzeme ama asla gerçek hayatta, gerçek bir ülkede, gerçek insanların, gerçek hayvanların olduğu bir yerde “yöneten” pozisyonunda olması düşünülemez bile, şaka gibi, hem de çok kötü bir şaka…

Kuzey Kore’nin dünyayı sallayan şaibeli hidrojen bombası denemesi, ülkeleri, orada yaşayanları ve o insanları idare eden liderlerin akıl sağlığını bir kez daha düşünmemize neden oldu.

Sahi, Kuzey Koreliler, Kim Jong-un’un başlarında olması için ne gibi bir günah işlediler, onların suçu neydi, onlar gibi olan insanların suçu ney?

Bir gün zalim, bir gün efendi…

Bir gün milleti kahkahaya boğan, bir diğer gün inim inim inleten liderler…

Çok tanıdık geliyor; çevremizde, ateş çemberi halinde sıralanan ülkelerin liderleri, Kim Jong-un’un farklı versiyonudur aslında.

Kimi komedyen gibidir, kimi diktatör görüntüsündedir.

Kimi zorbadır, kimi yumuşak başlı görünmesine rağmen, en iğrenç yaratıktan daha vahşi, daha zalim, daha acımasız olabilmektedir.

Oysa yukarıda ismini zikrettiğim düşünürlere ek olarak İslam âlimleri ve birçok başka filozof, devletin oluşumunu anlatırken, bütün çabanın millet için olduğunu söylemeyi ihmal etmemiş.

Devlet, bir bakıma milletin toplamıdır.

İnsanlar, karışıklık ve kargaşanın önlenmesi için, kendi adlarına işleri takip edecek bir yapı düşünmüş ve devlet geleneği bu şekilde ortaya çıkmış.

Ancak, zamanla milletin işini yapmak, yani efendi değil, hizmetkâr olmak durumunda olan devlet görevlileri, efendi olmayı seçmiş, kendilerini oraya getirenlere de sinek kadar değer vermemiş.

Bunu en iyi anlatan, kuşkusuz diktatörlerdir.

İster seçilmiş olsun, ister atanmış olsun ve isterse darbeyle, güç kullanarak, silaha sarılarak koltuğa oturmuş olsun, liderler, yaptıkları, söyledikleri ve yaşam tarzlarıyla bize çok şey anlatıyorlar.

Liderler, liderlik vasfına sahip olduğu ve onu koruduğu oranda liderdir.

Yoksa da bazen zalimdir, bazen akılsız, bazen salak, bazen de ne yaptığını bilmeyen şaklabandır.

Her ülkede, her lideri farklı şekilde değerlendirir, artı ve eksilerini sıralayabilirsiniz ama diktatörlerin artısı ve eksisini ölçmek, sıralamak, analiz etmek pek kolay değil. Çünkü ne zaman neyi yapacağını ve neden yaptığını çözmeniz çok zordur. Zira o, yaptıkları ve söyledikleriyle bir anlam ifade etme derdinde değil, bir anlamı da yoktur zaten ondan serdedilenlerin…

Onun tek derdi vardır, hükmetmek; öyle veya böyle…

Kim Jong-un, çocuk görüntüsüyle, komedyen veya şaklaban haliyle insanları yanıltabiliyor ama onun gülen yüzünün altında yatan zalimliği görmemek mümkün değil.

Liderlerin ne olduğu umurumuzda olmayabilirdi, ucu bize dokunmazsa…

Yönetilenler, bu açıdan şansız insanlardır; başına gelecek olanın akıl sağlığı, merhameti, adaleti, onun daha iyi yaşamasına imkân sağlayacak, aksinde ise Kuzey Kore halkı gibi, liderine gülücük dağıtmak zorunda kalanlar gibi olacak, vıcıkladığın yağ oranında mutlusundur…

Yazık…

Oysa böyle liderler, sadece ama sadece komedi filmlerinde, hoşça vakit geçirmek için güzeldir, gerçek hayatta asla...

Tweetimden seçmeler

Ne yüksek yüksek makamlarda gözüm oldu, ne çil çil altınlar istedim, ne deste deste banknotlar. Sadece mutlu olmak istedim, en pahalısıymış...

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi