Bir iyilik yapın ve susun!

 

Ümitliyim, nihayet anlamsız savaş, anlamlı barışa doğru yol almaya başlandı.  Bugüne dek konunun muhatapları dışında sağduyulu seslerin yükselmemesi,  süreci sabote etmek isteyenlerin de ekmeğine yağ sürüyordu. Belki bu kez, belki bu kez diye geçiştirdiklerimizi sabote eden de sahiplenmemeydi.

Terörden en çok çeken bölge halkı,  evladını kaybedenler,  yüreğine ateş düşenler dışında kalan ve henüz yılanın dokunmadıkları,  sürecin neticesinde değil,  kendince verilen veya verilecek tavizlere odaklanıyor. 

Cepheye gitmesi mümkün olmadığı halde ucuz kahramanlık yapmayı tercih edenlerin ardı arkası ise kesilmiyor.

Bu defa farklı olacağının sinyali,  “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenlerin sayısının gittikçe azalmasındandır.

Son bir haftadır önemli sivil toplum kuruluşları, insan hak ve özgürlükleri için mücadele eden kuruluşlar,  irili ufaklı birçok dernek,  sendika, meslek kuruluşları ve duyarlı olan herkesin barış çağrısı yapması çok önemli.

Bunların içinde kadın derneklerinin çokluğu, anaların gözyaşını dindirmeye dönük, kadınların verdiği çabayı yansıtması açısından dikkate değerdir.

Sadece kadınlar değil elbet, toplumun tüm kesimi, bu defa barış olsun diye sesini yükseltmeye başladı.

Toplum barış istedikçe,  savaştan nemalananlar hayat hakkı bulamayacak ve işte o zaman bildik oyunlar da kolayca sahnelenemeyecektir.

En kötüsü,  sürecin bir yol haritası olmamasıdır.  Olanda gizlendiğinden,  türbinlere oynayan siyasiler,  verdikleri mesajlarla henüz doğmayan barışı öldürebileceklerini bilemezler.

Aslında bilirler bilmesine ya, “tabandan gelecek tepkiye” karşı şerbetlenme amacı güderken, süreci sabote ettiklerinin farkına varamıyorlar.

Bazı “ırkçı” ideolojilerin sürecin başlamadan bitmesi için verdiği uğraşı anlayabiliyoruz.

Ancak, konunun muhataplarının yani bu halka karşı sorumluluğu olanların ağız birliği etmişçesine kendi tabanını memnun etme adına, barışa darbe vuracak laflarını anlayamıyoruz.

Yahu bir susun…

Susun da barışın dili konuşsun.

Kürt sorununun olup olmadığını önemsemeyin.

Sorunun var olup olmaması bu süreçte bir şey değiştirmeyecek.

Kimi buna Kürt Sorunu diyecek, kimi Terör Sorununda karar kılacak.

Adını farklı koyun ne olur, “Kardeşlik sorunu” deyin ve atacağınız adımı atın.

Süreci sabote edecek bir cümle, yarın pişman olunacak bir sürece girilmesine neden olur.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt Sorunu Yoktur” türü açıklamasının sadece bir bölümünü alıp, diğer bölümü görmeyenler tepki gösterirken sakin durmayı ve dinlemeyi bilseler farklı algılayacaklar.

Olayın bir Kürt Sorunu olduğunu söyleyenleri de sakince dinleme şansı bulsalar, aslında herkesin aynı şeyi söylediği anlaşılacak.

Çünkü her kesim kendi tabanına yönelik konuşuyor.

Her kesim tabanının anlayıp, kavrayacağı ve kabulleneceği sözler sarf etme derdinde.

Bırakın dert onların olsun, barış bizim olsun…

Türkiye zor süreçlerden çok girdi ama bir türlü çıkamadı.

Bu defa tünelin ucu gözükecek gibi.

Kavramlara takılıp, kargaşanın sürmesi için elini ovuşturanların ekmeğine yağ sürmek gereksiz.

Ama ısrarla birileri bunu sürdürmeye kararlı.

Dün partilerin grup toplantıları vardı.

Kimi kılıcını kuşanmış, cepheye gitmeye hazırdı.

Nasılsa kendisi gitmeyecekti.

Lafla gençleri ölüme götürmekten kolay ne vardı.

Kimi eski defterleri karıştırdı, kimi eskimeyen laflar etti, kimi bayat sözlerden öte bir şey demedi.

Lütfen, bir iyilik yapın ve bu defa susarak barışa doğru yol alın.

Siz konuşunca insanlar ölüyor, susun ve yaşatın…

Twitimden seçmeler

Devlete borcumuzun olup olmadığını öğrenmek için İnternet Vergi Dairesine girmek yeterli. Peki devletin bize borcunun olup olmadığını nasıl öğreneceğiz! :))

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi