CHP kurultayı neyi değiştirecek?

Cumhuriyet Halk Partisi’nde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yaşanan tartışmalar, yine bildik adreste noktalandı; Kurultay.

Ancak, daha önce sadece “tüzük değişikliği” için gidilen kurultaylar, gaz almanın ötesine geçmezken, bu defa farklı bir gaz daha verildi, başkanlık kurulu, genel başkan ve parti meclisi seçimi de yapılacak.

Peki, bu kongre CHP’yi nereden alıp, nereye götürecek?

Biraz kafa yoralım ama önce hafıza tazeleyelim…

CHP, tek parti dönemi dışında “tek başına” ve “seçimle” iktidara gelmiş bir parti değil. Bu nedenle de, genel başkan koltuğunda kim oturursa otursun, konumu “muhalefet” olmaktan öteye gitmedi.

(Buna rağmen de, CHP’nin zihniyeti, 80 yıl boyunca devletin tüm kurumlarında, tüm kuruluşlarında “vazgeçilemez” olarak kaldı. Ta ki, AK Parti iktidarına kadar…)

Diğer partilerin aksine “parti içi muhalefet”in en gür sesinin çıktığı yer de CHP oldu.

CHP’de “ulusalcılar” her zaman ipi göğüsleyemeyen ama en çok eleştiren konumunda bulundu.

Bu açıdan bakınca Ulusalcılar, aslında CHP’nin iktidar olamamasının esas sebebiydi ama ne yardan geçiliyordu, ne serden…

Bu defa da öyle oldu…

Girdiği bütün seçimlerde “yenilgiyle” çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyetinin 12’inci Cumhurbaşkanının belirleneceği 10 Ağustos tarihli seçime, CHP’li olmayan, solcu olmayan, Ulusalcı olmayan, MHP’li olmayan, Türkiye’yi bilmeyen ama “Muhafazakâr” kimliğiyle anılan bir adayla girdi…

Bunun için de “çatı” denen bir formül buldu ve tam 13 partiden destek aldı.

Dışarıdan baktığınızda, “başarılması güç bir işin altına imza attığı” kesindi ama seçim sonuçlarının böyle olmayacağı da ayan beyan beliydi.

Sadece CHP’de değil, destek veren MHP’de de büyük tepki çekmesine rağmen, oy oranı hiç olmayan partilerin desteğiyle, seçimi yüzde 60’la alacaklarını düşündüler…

Tatilci” diye adlandırılan CHP’lilerin sandığa gitmeyeceği konuşulmaya başlandığında ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” diyerek, CHP’li seçmene hangi gözle baktığını gösterdi ve en büyük yanlışını da burada yaptı.

Seçim sonucunda, yüzde 60’lık oyları, yüzde 38’de kaldı.

Bunu, “sandığa gitmeyenlerin oyu benim” klasik sahiplenmesi izledi ki, bu hiç de doğru değildi.

Ancak, CHP’li muhalifler, kazan kaldırmaya başladı.

Eleştirilerin dozu arttıkça Kılıçdaroğlu köşeye sıkıştı.

İşte tam o anda, “daha önceki genel başkanlardan edindiği” tecrübeyle, “kurultay” dedi…

Kurultay, CHP için her zaman can simidi olmuştu, yine olacaktı.

Önceki kurultaylarda nasıl genel başkanlar koltuğunu sağlamlaştırdıysa, bu defa da Kemal Kılıçdaroğlu sağlamlaştıracaktı.

Değişen hiçbir şey olmayacak…

5-6 Eylül’de, saat 09.00'da ATO Congresium Salonunda toplanılacak, gündem gereği neyse o yapılacak ve aday olarak ortaya çıkan Muharrem İnce, alacağı çok az oyla geldiği gibi geri gidecek.

Kemal Kılıçdaroğlu, delegelerin büyük çoğunluğunun oyunu alarak, “halkan alamadığı desteği”, “koltuk vaadiyle” korumuş olacak.

Seçim sonrasında ise Muharrem İnce ve muhtemelen çıkacak başka adaya destek verenler, koltuklarından olacak.

PM’ye, İnce ve ekibi giremeyecek…

CHP İl Başkanlarına dikte ettirdiği destek, sadece kendisini rahatlatmak ve koltuğunda kalmak için kullanılacak…

Ve 2015’te yapılacak genel seçimlerde, CHP, kaldığı yerden “çatı aday” çıkışını sürdürecek…

Ama bir kez daha seçimin mağlubu olarak çıkacak, bir kez daha kurultay diyecek, bir kez daha muhalifler liste dışı kalacak…

Bütün bunları bilmek için kâhin olmaya gerek yok…

Bütün bunları, bütün CHP’lilerin bildiğine de adım gibi eminim…

Ama her seferinde “Yeni CHP’nin” bütün oyları silip süpüreceği inancının hâkim olması, sadece AK Partinin işine yarar, kendilerinin değil…

Çünkü onlar, “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun özgürlük, demokrasi, evrensel hukuk, temel insan hakları, barış ve cumhuriyetimizin temel değerleri için vermiş olduğu mücadeleyi destekliyoruz. Genel Başkanımızın, partimizin değişim sürecini tamamlamak, tüm Türkiye'yi kucaklamak adına attığı cesur adımların il başkanları olarak arkasında duruyoruz” diyorlar…

Bu metni, kimin hazırladığının hiçbir önemi yok, 78 il başkanının imzasının olması, kurultaydan başarıyla çıkmasına yarayacak, milletin sandığa koştuğu seçimi kazanma şansına değil.

İnsanlar, inanmadıkları metnin altına imza attıklarında, inanmayan bir milletin olduğunun farkına pek varmıyor.

Ta ki, diğer seçime kadar…

Tweetimden seçmeler

Kent kültürü yeterince veya hiç oluşmamış yerlerde, kurumları eleştirmek-övmek pek mümkün değil. Bakış açısı, sadece ‘yakınlıkla’ ilintilidir.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi