CHP’nin asıl sorunu ulusalcılar mı?

Siyasi partiler, programları, tüzükleri, ilkeleri ve yöneticileriyle birlikte, toplumun bir kesimi tarafından kabul görür, bir kesiminin de teveccühünü alamaz. Bu doğaldır aslında. Doğal olmayan, oy istediğin ve sana destek veren kitlenin talebine yüzde yüz ters siyaset izlemektir.

Bu daha çok CHP’de görülse de, zaman zaman bütün partilerde benzeri görülebilir. AK Parti’de, MHP’de, BDP’de…

Ama en çok da CHP’de…

Dün Ardahan’da buna benzer bir örnek yaşandı.

Örnek, geneli kapsadığından dikkat çekiciydi.

Yıllarca CHP’ye oy veren, CHP’de siyaset yapan bir partili, karşısında 6 milletvekilini görmüştü.

Ve kafasına takılan, vatandaşın arasına çıktıklarında kendilerini zor duruma sokan soruyu sormak ve cevabını almak istiyordu.

Öyle de yaptı…

Ama cevap alamadı.

6 milletvekili dut yemiş bülbüle döndü.

Ne “he” diyebildiler, ne “yok.”

Çünkü verecek cevapları yok.

Kürt sorunuyla ilgiliydi, partilinin sorusu…

Oysa CHP’nin Kürt Sorunu için çözüm önerileri vardı.

Yıllarca rapor tutmuşlardı.

Sorunları birer birer işaretlemişlerdi.

Ama çözüm teklifi bir başka partinin iktidarı eliyle orta yere konduğunda “burun kıvırma” anlatılamıyordu.

Demokratik adımlarda da bu böyleydi, terörün bitirilmesinde, şehit cenazelerinin gelmemesi, anaların ağlamaması, teröre harcanan paranın ekonomiye, yiten canlarında yaşama kavuşması için atılan adımlarda da...

Bu tabanla tavanın bir uyumsuzluğuydu aslında.

Varsayılanla, yaşananın farkıydı.

Bir iletişim kopukluğu vardı, bir algı sorunu bulunuyordu veya bilinçli bir tercihti.

Üstelik partili, “Kürtlerle iletişimi kaybettik” diyecek kadar durum vahimdi.

Oysa en çok Kürtlerden oy alan bir partiydi CHP…

Alevilerde de durum aynıydı, Sünnilerde de…

Özellikle ortada “hak” kavramı olduğunda yanaşmayan bir parti görünümündeydi.

Ama aynı parti, iktidara yönelik kalkışmada “hak” olduğunu söyleyerek tepki gösterebiliyordu.

Sadece bu değil elbet “itibarsızlaştırmada” da durum aynıydı.

Bir başbakan yardımcısına yumruk atılmasını “hoş” görebiliyordu, hatta “iyi yaptın, eline sağlık” tavrına bürünebiliyordu ama bir süre sonra kendisinin yuhalanmasına farklı tepki gösteriyordu.

Oysa siyasiler, itibarsızlaştırmaya alet olmamalıydı.

Bunun yolu, muhalefet etmeyle hakaret etmenin farkına varmaktan geçerdi.

Siz hakaret edip, karşınızdakini küçük düşürmek, onurunu incitmek ve böylece itibarsızlaştırmakla siyasi rant elde etmeye çabalarsanız, aynısını size yaptıklarında ses etmemeniz gerekir.

Hak kavramında da böyle…

Siyasetçi için esas olan vatandaşın hakkına kavuşmasıdır, bunun için mücadele edilmesi, bunun karşılığının alınmasıdır.

Hakkı veren, sizin partiden başkası olunca “tu kaka” demek, “ben aslında hiçbir hak talebinde bulunmuyordum, sadece vatandaşın oyunu almak için alavere dalavere yapıyordum” demenin farklı bir yönüdür.

Bir siyasi partinin asla taraf olamayacağı yönetim şekli dayatmadır, darbelerdir, diktatörlüklerdir.

Ancak aynı parti, sırf muhalefet olsun diye darbeye direkt veya dolaylı destek veriyorsa samimiyeti sorgulanır,

Verecek cevap bulamaz, dut yemiş bülbüle döner, ortada öylece kala kalırsınız.

Bir siyasi parti, bir başka ülkede yaşanan katliama “ama” diyerek arka çıkamaz. Sırf iktidara muhalefet olsun diye yaptığınızda insani yönünüz sorgulanır.

Hele hele buna kılıf olarak, dini, dili, rengi, etnik kimliği, ırkları, mezhepleri eklediğinizde sizin demokratlığınızın laftan öteye gitmediği anlaşılır.

İşte o zaman siz demokrasiye inanan ve onun hâkim olmasını isteyen bir siyasi parti değil, faşist bir yapılanmayla Hitlere rahmet okutan bir oluşumdan başka şey olamadığınız anlaşılır.

Muhalefet, iktidarın yanlış yapmaması için gereklidir.

Muhalefet, insanların daha iyi yaşama kavuşması ve haklarının gasp edilmemesi içindir.

Muhalefet, alternatif üretme sanatıdır, bilgisidir, becerisidir.

Siz alternatif üretemiyor, bütün duruşunuz da, iktidarın “ak” dediğine “kara” demekten ibaretse iletişimi sadece Kürtlerle değil, diğer herkesle de koparmaya devam edersiniz.

CHP’nin asıl sorunuysa ulusalcıların “dediklerini yaptırma” adına partinin dediğiyle yaptığının tezat hale getirilmesidir.

Bu tavır, partilileri mahcup ederek, muhalefet edemez, amaçlananı anlatamaz konumuna sokmaktadır.

Çünkü onların asıl derdi, ülkenin demokratikleşmemesidir, gerisi hikâyeden öte bir şey değildir.

Bu şekilde sadece CHP değil, başka partilerde siyaset yapamaz, sadece darbecilerin sözcülüğüne soyunabilir.

Bunun içinde parti kurmaya gerek yok!

Postal yalayıcıları her yerde bulmak mümkündür.

Tweetimden seçmeler

Hep öç alma, hep altta kalmama ve hep birilerine haddini bildirme üzerine hayat kuranlar, sonunuz toprak olacak ve haddinizi bileceksiniz!

www.naifkrabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi