CHP’nin Kutsal Değeri ve Çivisi

CHP için Atatürk’ün ne manaya geldiğini, CHP’li vekillere sorsalar, mutlaka binden fazla madde sıralayan çıkar. Bütün bu maddelerin içinde en ağırlıklı olanı da ‘kutsal’ olur.

O zaman “Kutsalıma dokunma” diye eylem yapmak da her CHP’linin en hayati görevi olmalıdır.

Bu kutsiyet, durduğu yerde durmalı, kımıldamamalı, çivisinden sökülmemeli, duvardan indirilmemeli, kaidesi üzerinde öylece kalmalıdır. Hatta en önemli yatırım, en çılgın proje, en büyük hizmet ve millete karşı en önemli görev, bu kutsal değerin vatanın her sathına olabildiğinden daha çok yayılmasıdır.

Böyle olduğu halde CHP’de bir milletvekilinin odasında bulunan Atatürk portresinin asılı olduğu duvardan indirilmesi, muhtemelen çöpe atılması ve bunu ifşa eden Aylin Nazlıaka’nın partiden ihraç istemi, biraz garip geliyor.

CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka, daha önce de gündemime girmişti ama bu olayda sanki ucundan kıyısından da olsa ‘mağdur’ sıfatıyla gündemime alayım.

İnsanların kutsal değerleri vardır ve olmalı da.

İnsanların kutsal değeri olunca, partilerin olmaması mümkün değil.

Hatta partilerin kırmızıçizgileri de var; Sarı çizgileri, yeşil çizgileri, eflatun çizgileri, Çingene pembe çizgileri bile olur.

Siyah çizgilerini duyan var mı bilmem ama CHP’nin çok çizgisi olduğu kesin ama çoğunun da esas kaynağı Atatürk…

Yüzlerce kutsal değerinizin izlediği yol Atatürk olunca, dolayısıyla sadece Atatürk’ün kutsal değer bilindiğine kuşku duymamak lazım.

Böyle bir partide Atatürk portesinin duvardaki çividen oynatılması bile deprem etkisine neden olur.

Sen bir de kalk çividen sök, masanın altındaki çöpe at, bak hele ki ne hele…

Artık kırk katır mı, kırk satır mı sen kendin seç.

Öyle bir hassasiyetim olmadığından, CHP’nin kutsiyet atfettiği porteye yapılan bu muamelenin ne kadar çirkin olduğunu da doğrusu kavramakta zorlanıyorum.

Ama mutlaka CHP için çok önemli olmalı.

Mesela ülkenin güvenliğinden daha önemli…

Dış itibarımızdan da çok daha önemli…

Terör olaylarının her gün can almasından katbekat önemli…

Toprağa düşen fidanlar için yapılan iğrenç açıklamalar bile bu olayın yanında solda sıfır kalır.

Ülkesini “terör örgütü destekçisi” gibi göstermek de önemsiz.

Hatta kendi ülkesine savaş açmaya hazırlanan bir ülkeye kuyruk sallamak da önemsiz.

Kendi ülkesinde, kendi şehrinde, kendi insanına hendek kazıp, bomba yerleştirmek de önemsiz.

Belki Dersim’i bombalamak da önemsizdir.

Belki de ülkenin cumhurbaşkanına hakaret etmekten de önemlidir.

Ya da rezistans yolsuzluğundan da önemlidir.

Sadece bu değil tabii…

Mesela başörtüsünden iğrenmek de önemsiz.

Sırf inancının gereğini yapmak için başına örtü alan kadınların aşağılanması, horlanması, itilip kalkılması ve “öcü” olarak lanse edilmesi de önemsiz.

Sadece başına şapka takmadığı için ipte sallandıranların önemsizliği gibi, camilerin ahır edilmesi de önemsiz.

Partilerin vatandaşlarının zararlı alışkanlıklardan korumak için tedbir alması gerekirken, Antalya Belediye Başkanının Bira Festivali yapıp, minicik çocukların bile eline şişeyi tutuşturmak da önemsiz…

Kürtlerin eşit ve aynı statüde olmadığını haykırmak da çok önemsiz…

Bir gecede iç edilen bankaların millete verdiği zararlar da önemsiz.

Belki bütün bunlar önemlidir, bizim için olduğu kadar CHP için de…

Ama bütün bunların dayanak noktası veya tek sebebi veya tek kutsalı Atatürk’ü gördüklerinden olmalı ki, o son nokta, nihai seviyeye yapılan müdahale, tümünü geçersiz kılıyor.

Üstelik portreyi kimin yerinden oynatmaya cüret ettiğini bilmiyoruz.

Aylin Nazlıaka, bu konuda ser de vermiyor sır da vermiyor.

Belki “arkadaşını ifşa etmeme” veya “fitne fesatçı” olmama adına güzel de bir duruş sergiliyor.

CHP’nin bu işi çözmekle görevli hafiyeleri ise portreyi indireni değil, “portrenin indirildiğini açıklayanı” suçlu buluyor.

Tıpkı İsmet İnönü’ye atfen söylenen “Devlet sırrı” yargılaması gibi…

Tabii bu olayda “Hepimiz Aylin’iz” sahiplenmesi çıkar mı bilmem, “Diren Aylin” diyen olur mu onu da bilmem.

Aylin Nazlıaka’nın ihraç kararı kesinleşir mi, doğrusu onu da bilemem ama bildiğim, bu kararla hem Aylin Nazlıaka’ya hem resmi duvardan indiren vekile ve hem de tüm CHP’ye, tüm topluma önemli mesaj veriliyor.

Birincisi bizim için tek kutsal Atatürk’tür ve onun dışındaki her şey, yukarıda da sıraladığım gibi önemsizdir.

İkincisi, “Bizde suç işlemek serbesttir, ifşa etmek günahtır”.

Üçüncüsü Atatürk posterinin duvardan indirilip, çöpe atılması, bütün kutsiyetine rağmen suç değildir…

Tweetimden seçmeler

Herkes sizi bıraksa bile sizi bırakmayacak birisi olmalı hayatınızda...

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi