Davulcu Makama Gelsin (3)

Anadolu’da, küçücük bir okulda devlete başkaldırının müsebbiplerini bulmak kolay olmayacaktı. Vali bey koltuğundan kalkarak, odanın içinde yukarı aşağı gidip geldi. Arada bir çenesini sıvazlıyor, arada bir başını kaşıyor, arada bir de alnını ovuşturuyordu. Bu işin içinden nasıl çıkacaktı. Ankara’ya ne diyecekti?

Çok değil, birkaç gün içinde müfettiş de damlardı. Hele bir de kendisinden “gıcık” olan bir Mülkiyeli gönderirlerse var ya, ayıkla pirincin taşını.

Vali bey kendi kendini yer şekilde odanın içinde gidip gelirken, kapı çalındı, “buyur” etti ve odaya Özel Kalem Memuresi girdi; “Sayın valim, Ankara’dan müfettiş gelmiş” der demez vali beyin ağzından gayri ihtiyari, “hay düşünmez olaydım” lafı çıktı. “Gelsin” demedi, kendisi kapıya kadar çıkarak müfettiş beyi odaya aldı.

Müfettişi bir yerden tanıyordu ama çıkaramadı. Daha düşünürken müfettişin sesi odanın içinde yankılandı; “Vali bey vali bey, ilinizde devlete başkaldırı oluyor ve siz anında haber vermiyorsunuz. Nedir bu olay, önce sizden dinleyeyim

Vali bey, müfettişin çıkışını sevmedi. Temayüllere uygun değildi bir kere. O müfettişti, kendisi koskoca değilse de küçük bir ilin valisiydi.

Vali bey içinden “ya sabır” çekerek, olayı özetledi ama faillerle ilgili tek bir ipucunun olmaması müfettişi sinirlendirmişti.

-Peki kim yaptı, niye yaptı, amacı neydi, hangi örgüttendi, devletin dibine dinamit koymakla neyi amaçladı sayın vali?

-Efendim, araştırıyoruz.

-Bakacağız efendim bakacağız…

Vali bey ortamı yumuşatmak için “ne ikram edeyim” diye sordu ve kapıda hazır bekleyen görevliye çay söyledi. Yanında da biraz kuru üzüm, kesme, pestil getirmesini ekledi.

Gergin ortamda geçen çay muhabbeti, müfettişin “ipi eline alma” niyetiyle son buldu.

Müfettiş, olayda adı geçen herkesin ifadesine başvuracaktı. Önce okula gidecek, müdür ve öğretmenlerle tek tek görüşecekti. Sonra öğrencilerle. Sonra da emniyet ve jandarmayla…

Dediğini de yaptı.

Tam bir hafta süreyle herkesin ifadesini adlı...

Kendisine tahsis edilen konakta çalıştı, yedi, içti, gezdi, tozdu.

Gak deyince yemeği, guk deyince içeceği hazır edildi.

Emrine bir aşçı, bir hizmetçi, bir şoför, bir koruma ve bir de sekreter verildi.

Müfettiş, sabahın ilk ışığıyla birlikte araştırmalarına başlıyor ve akşamın karanlığında işini noktalıyordu.

Aldığı notları sekreteri daktiloya geçiriyor, müfettiş de tek tek kontrol ediyordu.

Tam beş klasör dolmuş, daha da beş klasör alacak kadar bilgi ve belge olacağı anlaşılıyordu.

Tam bir hafta sonra bu defa sert müfettişin yerini yumuşak müfettiş almıştı.

Vali beyin makamında çok dostane sohbet başladı.

Sayın valim” diye söze başladı müfettiş. “vali”, bir hafta sonra “valim” olmuştu. Eh bu da vali bey için büyük bir başarıydı.

-Sayın valim, bir haftadır araştırıyorum ama sizin geldiğiniz noktadan ileriye gidemedim. Başka gidecek gibi de gözükmüyor. İyisi mi arkadaşlar işini bitirsin, bana bilgi verirsiniz.

-Elbette, dedi sayın vali…

Vali beyin kafasına takılmıştı bir kere ama sormak da hoşuna gitmiyordu. Müfettişi bir yerden gözü ısırıyordu ama nerden…

-Mülkiyeden, dedi bir anda müfettiş.

-Efendim…

-Mülkiyede birlikteydik hatırladın mı?

-Hatırlamadım efendim.

-Yahu nasıl hatırlamazsın?

-Yabancı gelmiyorsunuz ama…

-Hani bir gün yemekhanede kavga çıkmıştı.

-Evet evet…

-Sen de birisine tokat atmıştın.

-Hatırlamaz olur muyum?

-İşte o birisi bendim.

Vali bey renkten renge girdi. “Gıcık” olduğu birisi gelirse demişti ya işte tam da o karşısındaydı. Bir parça ekmek için yemekhanenin altını üstüne getirmişti. Eh sonunda o da dayanamamış, tokadı patlatmıştı.

Bak sen, şimdi müfettiş olmuş da denetlemeye gelmiş.

-Öğrencilik işte, ne güzel günlerdi ama değil mi?

-Öyleydi, öyleydi sayın vali öyleydi…

-Bir şey alır mısınız?

-Teşekkürler, ben kaçayım. Yapacak çok işim var. Beni terminale kadar birisi bıraksın.

Müfettiş gitmiş, vali bey çözmekte zorlandığı sorunla baş başa kalmıştı. Hemen emniyet müdürünü aradı ve müfettişin nelere baktığını, kimlerle konuştuğunu, ne gibi bilgiler elde ettiğini sordu.

Bu arada işi hızlandırmasını ve bir sonuca gidilmesi talimatını da ekledi. Emniyet müdürü, “konuyla ilgili yarın makamınızda bilgi vereceğim” dedi ve telefonu kapattı.

Yarına…

Tweetimden seçmeler

Başbakan çok şey söyledi ama aslında “veda” konuşması yaptı. Yolu Çankaya'ya...

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi