Jülide DEMİRTAŞ

Jülide DEMİRTAŞ

Edep

-sen konuşma!

-sus !

-hep seni mi dinleyeceğiz,

-çocuklar konuşmaz !

Bu tür cümlelere aşinayız,yabancı değiliz.küçükler hep susturulur ve dinlemesi söylenir.fikir beyan etmesi konuşması ve rahat olması engellenir.

Ama çocuk bu, geleceğin büyük insanları.yetişmesine yeterince önem veremezsek ,gelecekte nasıl bir düzen bekler bizi?…yatırım ve teminatımız değil mi ? bu çocuklar…

Fikirlerinin alınması onlara büyük haz verir.kendilerini güvende ve güçlü hissederler.çocuklarımız bizim çocuklarımız, küçük yaşta susmayı öğrendiğinden beri susmaktan , fikir beyan etmemekten yana oldukça zengindirler.

Oysa çözümcül olabilirler, çözümün bir parçası olabilirler.susmak öğretildiği için bu bir sığınmaya da dönüşebiliyor.

Durum ve olaylar karşısında susuyor, hakkını koruyamıyor susuyor…sustukça yükü artıyor ve eziliyor,sabrı tükeniyor,bünye susmaktan yoruluyor ve hastalıklar baş gösteriyor.

Sabırlı olmak adına karadikeni yutmak diyoruz ya, bu yenilir yutulur bir diken değil, ayrıca her insan da alim olamaz ki…

Normal bir insanın dayanma gücünün bir sınırı vardır.bu sınır zorlandığında artık bir yerde bir şekilde patlar.

***

Susmak büyük erdemdir, elbette…lakin yerli yerinde konuşulduğunda, sohbet ortamlarında ve konuşmanız gereken yerlerde konuşmazsanız gönül yükü yüklenir bazen dayanamaz .cahilin yanında sus denir.düşünmeden konuşan daha doğrusu halk arasında geveze olarak nitelendirilen insanlara tahammül zordur ama sabrınızı koruyarak durumu kotarmalısınız…

Dinlemek gerçekten öğreticidir.dinlemeden öğrenemezsiniz.hak vermek için hak almak için dinlemelisiniz…

Susmak iyidir, aksi halde her söze verilecek bir cevap bulunur ama bazı insanlar edebinden susar.lakin edepsizde kendi susturdu zanneder.

Susmak tabi ki edeptendir.

Rastgele konuşmak yerine konuşacağı cümleleri düşünerek söylemek olgun insan işidir…sonrasında pişmanlık duyulmaz, bunu bilir evliya kişi.

***

Konuşurken ise söylenilen cümlelerin anlaşılır şekilde olması, kendini karşı tarafa anlaşılabilir kılması gerekiyor.konuşmanın içinin doldurulması gerekir ki merak ve ilgi uyansın.

İnsanlar konuşarak anlaşır tabi ama bu konuşma kurallarına uygun yürütüldüğü sürece geçerli.birileri çıkıp hep beni, illa da beni dinlesinler denirse konuşma amacından çıkar ve söz hakkı karşı tarafa verilmediği için, konuşmaya katılmadığı için sıkılır,sohbetten uzaklaşmaya sebep verir…

Aslında konuşarak rahatladığımızı biliriz, biliriz ama konuşacak dost ya da arkadaşı hem dinlemek ,hem konuşmak adına bulmak zor bu zamanda.

İnsanlar Türkçeyi kısa ve telafuz kısaltmalarıyla ifadeye çalışıyor bu anadilin zarar görmesine sebep oluyor.

***

Aile içinde konuşmaya ve anlaşmaya önem verilmeli,okulda ve çevrede çocukların anlaşabildiği arkadaşlarına kıymet verilmeli ki sosyalleştirilmesinde adımlar atılsın.

Büyükler kendi aralarında sohbet için zaman ayırabilmeli ki arkadaş ve dostluklar sıcak olsun…

Bir insanı kendimize benzetemeyiz ya da ona biz benzeyemeyiz.olduğu gibi kulu kabul etmek, yaradandan ötürü sevebilmektedir maharet.

İnsan insanın açığını ararsa bulmaz değil, o kadar çok bulur ki bu da onun ortamdan uzaklaşmasına sebep olur.

“kusur arayan dostsuz kalır. “ değiştirmeye çalışmadan olduğu gibi kabullenerek güzel ve kaliteli zamanlar oluşturmalı insanlar.

Ve gerektiği yerde susmayı gerektiğinde konuşmayı düstur edinebilmeli.

Fakat toplum yapımız küçük yaştan beri susturulmaya alıştırıldığı için kendini ifade ederken bocalıyor.kendini ifade etmesine müsaade edilmemiş ki…bu karekter oluşumun geç olmasına, kişinin kendine olan özgüveni zedelemek adına bir eksi durumdur.

Yerinde ve zamanında konuşan eğitimli insanlarımızın yurdumuzda artması dileği ile…

Selam ve sevgiler

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Jülide DEMİRTAŞ Arşivi