Erdoğan’a En Büyük Desteği Verenin Hal-İ Pür Melâli

Bugün için değil, yarın için en çok önemsediğim seçimlerden birisi, cumhurun, yani halkın kendi başkanını seçmesiydi. Seçim bitti ve kazanmasını yürekten istediğim aday olan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kazandı.

Erdoğan, bu ayın sonunda Türkiye’nin 12’inci, halkın seçtiği olarak da birinci cumhurbaşkanı olarak göreve başlayacak ama bu arada cep delik, cepken delik kısmına değinmek istiyorum…

Türkiye’de siyasetin, olması gerektiği şekilde yapıldığını kimse söyleyemez. Bu, hem iktidar olan partileri, hem muhalefet olan partiler için aynıdır.

İktidar, bazen gücü elinde bulundurduğundan olsa gerek, dilediğini yaparak, “doğru” kabul edebilir.

Muhalefet ise böyle durumlarda olmasına rağmen, beyaza siyah, siyaha beyaz demeyi ilke edinir.

Türkiye için hayati öneme sahip bir seçimde bile muhalefetin ne kadar sığ düşündüğü, halkı hiç tanımadığı, seçimi önemsemediği ortaya çıkardıkları adayda ve takip ettikleri siyasi çizgiden belli oldu.

Sırf Erdoğan daha az oy alsın, ikinci tura kalsın diye siyasi bir yol haritası çizmek, sanırım sadece bizim muhalefete hastır…

Çünkü mevcut adaylarıyla ve mevcut siyasi mesajlarıyla kazanmaya dönük bir çabanın içinde olmadıkları ayan beyan ortadaydı.

Buna rağmen, başarısızlıklarını bahanelerin ardına gizleme çabaları da onları kurtarmaya yetmeyecektir.

Bugüne kadar dine, dindarlara ve halka tepeden bakan bazı elit kesimlere bile zorla kabul ettirilen bir adayda dahi başarı şansı yakalayamamaları,

Her kılığa sokulabilen bir aday bulduklarını şişinerek söylemeleri,

Farklı partilerin farklı hassasiyetlerini anlık kullanabilen bir adayla seçime giderek, ayı ilk kez keşfetmiş havasına bürünmeleri, bu halkı değil, bu ülkeyi değil, siyaseti bile tanımadıklarını gösteriyor.

Muhalefet açısından cep delik, cepken delik…

***

İktidar açısından ne değişti diye bakmakta fayda var.

12 yıldır iktidarda olan AK Parti’yi nereden izlediğinize bağlı aslında bu…

Sağlık, eğitim ve ulaşımdaki rahatlamanın dışında, demokratikleşme, insan hak ve hürriyetlerindeki iyileşme, çözüm sürecinin getirdiği güven, genel olarak toplumun büyük bir bölümü tarafından kabul görüyor, başlayan işin bitirilmesi gerektiği mesajları veriliyor.

Sahi nereden izlerseniz, farklı bakış açısı yakalarsınız?

Büyükşehirlerden mi, küçük şehirlerden mi?

Denizin altından ulaşımı sağlayan kentten mi, ulaşımın ne olduğunu bilmeyen yerden mi?

Toplu taşımanın bütün teknolojilerle süslendiği yerden mi, “toplu” denince, “aile fotoğrafı çektirmek” olarak algılayan yerlerden mi?

Belki de akıllı kavşakların bir biri ardına açıldığı yerden bakıyorsunuz ya da ne bileyim, kavşağın ne olduğunun henüz farkına varmayan bir yerden…

Yüksek yüksek hızlı trene binip, yüksek yüksek tepelerden geçerek AK Parti iktidarını değerlendiriyor olabilirsiniz ama bir de “kara treni görmeyen” yerlerden bakın…

Bir ihaleyle yedi sülalesinin kurtarıldığı bir çevreden bakanlara karşılık, asgari ücretli bir iş verdiğinizde, yedi sülalenize rahmet okutacak olan insanların yaşadığı yerden mi?

İsterseniz, Türkiye’nin 12’inci, halkın seçtiği açısından da birinci Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a en çok destek veren ilçeden bakalım…

Türkiye’de Erdoğan’a en yüksek oy, yüzde 95,8’le Sincik ilçesiydi…

Sincik neresi diye soracak olanın sayısının çok olacağını bildiğimden, bu ilçenin Adıyaman’a bağlı olduğunu ekleyeceğim…

Adıyaman’a 70 kilometre uzaklıkta bulunan Sincik, “yoklukların başkenti” denecek kadar ihmal edilmiş bir yer.

Sadece AK Parti döneminde değil, cumhuriyet tarihi boyunca göz ardı edilmiş bir ilçe. (91 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca en büyük yatırımın da AK Parti döneminde geldiğini eklemeliyim…)

Buna rağmen Sincik, büyük bir köy değil, küçük bir köy görünümünde…

Tıpkı büyük bir köy görünümünde olan, bağlı olduğu kent Adıyaman gibi…

AK Parti’nin 12 yılda ülkeyi dönüştürmesinden nasibini almayan bir yer…

AK Parti iktidarına başka yerden bakanların aksine sinemaya gidemeyen, tiyatrodan haberi olmayan, kültürel etkinliklerden faydalanamayan, sosyal hareketliliğin yaşanmadığı yer…

Bir bankası ve bir ATM’si olmadığı için feryat figan eden bir ilçe olduğunu söylesem, zaten inanmazsınız…

Ülkenin her yanı duble yollarla örüldüğü halde en son tanışan ama bir türlü nihayetlendirilemeyen yerlerden birisinin ilçesidir Sincik…

Türkiye’de halen “ikili” eğitim yapılan, “türünün son örneklerinin olduğu” bir kenttir Adıyaman ve dolayısıyla rekor oyun sahibi Sincik…

Küçük siyasi hesapların, çıkar kavgalarının, ihale ve iş kapma telaşının egemen olduğu yerdir Adıyaman ve dolayısıyla rekor oyun sandıktan çıktığı yer olan Sincik…

AK Partinin yüzde 50’yi aşan oyuna karşılık, yüzde birlik bir teşkilatlanma başarısı bulunmayan ve sadece “Recep Tayyip Erdoğan” isminin oy aldığı bir kenttir Adıyaman ve dolayısıyla rekor oyun sahibi Sincik…

Yoksul bir kenttir, işsizi boldur, istihdamı azdır, çalışana ödenen asgari ücretin altındadır. Çoğu ırgattır, ya çalışırken, ya giderken, ya gelirken hayatını feda edendir.

Huzurlu bir kenttir ama yaşayanlar için değil, yönetenler için…

***

Bu açıdan AK Parti açısından da “bölgeler arası farklılıkta” cep deliktir, cepken delik…

Buna rağmen, geleceğe ümitle bakan, sürekli doğrunun yanında olduğuna inanarak destek veren bu halkın cebinin de cepkeninin de delik olması, Çankaya’ya emin adımlarla ve bu insanların desteğiyle çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ın dönüp, gerisin geri bir bakış fırlatmasını gerektiriyor…

Her yerde olan, bazı yerlerde neden olmuyor, diye…

 

Tweetimden seçmeler

Yenilgiye bahane değil, sebep aramak büyüklüktür.

Zaferde, böbürlenme değil, destek olanlara karşı mütevazı davranmak büyüklüktür.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi