Gazeteciler, Yazarlar Ve Şakşakçılar

Birçok kavramı karıştırdığımız gibi bazı meslekleri de bir birine karıştırdığımız olur. Hatta hızını alamayıp, hiç olmaması gerekli yerde olan meslek mensuplarını da görebilirsiniz. Bunların başında gazeteci ve yazarlar gelir.

Ülkemizde gazeteci ile yazar sıklıkla bir birine karıştırılır.

Oysa gazeteci başkadır, yazar başka…

Her iki görev yapılıyorsa dahi, haber yaparken gazeteci kimliği, yazı yazarken de yazar kimliğini devreye sokacak kabiliyete sahip olmak gerekiyor.

Gazeteci, yani muhabir, haberini yaparken asla “taraf” olamaz.

Objektif kriterlere göre haberini yapıp, gazetesine teslim eder.

Haberi yaparken dini inancı, dünya görüşü, ideolojisi, siyasi tercihi, yakınlığı veya uzaklığı, haberi etkileyen unsur olarak kendini gösteremez.

Bir gazeteci asla şakşakçılık yapamaz.

Her hangi bir etkinlikte alkış çalamaz, kendinden geçerek tezahüratta bulunamaz.

Veya üzülemez…

Olayları olduğu gibi yansıtan, değerlendirmeyi okuyucuya bırakandır gazeteciler…

Ama bizde böyle değil elbet…

Her zaman iktidara yakın ve uzak olan gazeteciler vardır.

Bir de muhalefetle el ele, göz göze mesleğini icra ettiğini sananlar…

Elbette patronun çıkarları doğrultusunda haber yapanlar…

Ve tabii ki “güç odaklarının sözcülüğüne” soyunanlar…

Darbecilerin medya ayağını sağlam olarak yere bastıranlar…

Gazetecilik dışında her şeyi yapanlar ama gazeteciliği “çıkarı” doğrultusunda kullananlar…

Hal böyle olunca sürekli eleştirinin odağındadır gazeteciler.

Hem iktidar yanlıları eleştirir, hem muhalefette bulunanlar…

Birisi “yandaş” olmakla suçlar, bir diğerini kendi yanında olduğu için “yandaş” görmek istemez.

Oysa yandaşlık, sadece iktidara yaranma adına yapılan bir duruş değildir.

Yandaşlık, mesleğine aykırı olarak, bir siyasi partiye, bir ideolojiye, güç odaklarına, karanlık örgütlere, darbecilere veya herhangi bir muhalefet partisine yaranma halidir.

Çıkar, her zaman para değildir.

Bazen paradır, bazen makamdır, bazen güçtür…

Bazen de “yeni oluşumda” rol kapmadın adıdır…

***

Gazetecilik böyle de, yazarlık böyle değil mi?

Yazarlıkla gazeteciliğin tek farklı “yorum”dur…

Gazeteci yorum yapmaz ama yazarın görevidir yorum…

Ama bu “yandaşlık” ölçüsüne varmayacak şekildedir.

Ne iktidardan yanadır, ne muhalefetten…

Ne hükümeti devirmeye kalkışmalı, ne muhalefet liderlerini belirlemeye çalışmalıdır.

Ne darbecilere malzeme, ne karanlık güç odaklarına sözcülük yapmamalıdır.

İlla bir taraf olmak için kırk takla atmasına gerek yok.

Taraf olabilir ama bunu “ideolojik saplantı” haline getirmemelidir.

Taraf olmak, siyasi parti propagandacısı olmak demek değildir.

Veya taraf olmak, iktidara karşı yapılan her muhalefete veya muhalefete partilerine yapılan her eleştiriye çanak tutmak da değildir.

Bütün bunları hem gazeteciler, hem yazarlar, hem de toplumun büyük bir kesimi biliyor ama bunun böyle gitmediğini de herkes biliyor.

***

Taksim Gezi Parkı olaylarında birçok şeyi canlı canlı öğrenme şansımız oldu.

Sanatçıların nerede duramayacağını, ne olamayacağını öğrendiğimiz gibi, gazeteci ve yazarların da provokatör olabileceğini öğrendik.

Toplumu geren, güç odaklarının sözcülüğüne soyunan, demokrasiyi katletme pahasına iktidar değişmeye kalkan, insanların özgür iradesini, zorla değiştirmeye çalışan ve bunu bir hak bilen acayip bir meslek…

Üstelik de halkın yanında duranları da yandaşlıkla suçlayan bir anlayışa sahip olanların yer aldığı bir meslek…

Bir eylem olduğunda, eğer bu iktidara karşıysa ve iktidarda da “sol” görüş hâkim değilse herkesin destek vermesi bekleniyor.

Özgürlük sorunu olmayan,

Para sıkıntısı çekmeyen,

Yaşam tarzlarıyla med-cezir yaşayan,

Ve çoğunlukla “hazır dağı” eritme çabasında olanların,

Halkın iradesini belirleme, yönlendirme ve yeniden dizayn etme çabalarının “özgürlük” olarak algılandığına inanmamızı istiyorlar.

Üstelik bunu terör örgütleriyle birlikte, Molotof atarak, sokakları savaş alanına dönüştürerek, insanların özgürlüğünü elinden alarak, vatandaşın mal ve can güvenliğine zarar vererek yapılmasına “sıcak” bakmamızdan öte “taraf olmamızı” bekleyenler var.

Kimse kusura bakmasın, sizin yaptığınız ne gazeteciliktir, ne yazarlıktır…

Olsa olsa şakşakçılık olarak algılanabilir.

Bunu siz kendinize yakıştırabilirsiniz ama meslek ahlakına sahip olanların yakıştırmasını boş yere beklemeyin…

Twitimden seçmeler

Gördüğümde tebrik edeceğim; “Gazeteci-Yazar” olmuş ama nerede gazeteci, nerede yazar olduğunu sorup, mahcup etmeye niyetim yok, ayıp olmasın

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi