Gelin, ilk kez bir yasağı savunalım!

Bir sabah uyandığınızda bütün dünyanın en meşhur insanı olduğunuzu söyleseler, tepkiniz ne olurdu bilemem. Hatta siz de bilemezsiniz, bunu yaşamak lazım. Ama bu meşhurluk, “iyi bir şey yapma”dan dolayı da olmayacak. Muhtemelen size kurulan bir tuzak veya montajlanarak elde edilen bir görüntünüz tıklanma rekoru kırmıştır.

Uygunsuz görüntülerdir bunlar…

Ya da seri halde hakaretlere maruz kalmışsınızdır.

Artık sizi herkes tanıyor; “bak o geliyor” diye parmakla gösterilme şansınız da yok, çünkü evden dışarı çıkacak durumda değilsiniz.

Önce eşiniz evi terk eder, “gerçek olup olmadığına” bakmadan.

Sonra çocuklarınız…

Sonra tüm aileniz…

Memlekette yaşayamayacak hale gelirsiniz.

Bu arada yasal hakkınızı da kullanmaktan çekinmezsiniz…

Önce o görüntülerin yayınlandığı sitenin içerik sağlayıcısına müracaat edersiniz, bulursanız…

Bulmanız pek mümkün değil ama diyelim buldunuz, “kaldırmam” der, “sitemde sansür istemiyorum…

Çok özgürlükçü bir içerik sağlayıcısına denk geldiniz, aslında bu güzel…

Ya sizin hakkınız ya onurunuz ya şerefiniz…

Hiç hak etmediğiniz bir aşağılanmaya muhatap olmanız.

Veya bir anlık zevkinizin, bir ömür cezasını ödemeniz…

Ya yıkılan yuvanız, kaybolan güveniniz, insanların size karşı aşağılar halde bakışı…

Peki bunlar için de bir sansür olamaz mı?

Olamaz…

Çünkü “internette düzenleme” dediklerinde, bizim aklımıza sansür geliyor.

Oysa ülkemizde bu tür mağduriyetler azımsanamayacak kadar çok.

Bununla genel başkan değiştiriyorlar, partiyi dizayn ediyorlar, başarılı insanları yerden yere vurabiliyorlar.

İnsanların kendi tercihleri ve kendi yaşam tarzları, yaptıkları işle karıştırılmamalı. Varsa paylaşacak kozunuz, bunun yolları kullanılmalı, siyasetse eğer bu, sandık çözüm yolu olmalı.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, böyle bir kasetle koltuğundan olmuştu.

Ve Kemal Kılıçdaroğlu, böyle bir kaset sonrası genel başkanlığı elde edebilmişti.

MHP’de birçok milletvekili, aynı şekilde “milletvekilliğinden” olmuş, üstelik bir daha aday edilmeyerek de siyasi hayatlarını noktalamak zorunda kalmışlardı.

Ali Kırca’ya da aynısı yapılmıştı.

Birçok dizi oyuncusu, sineme sanatçısı, bilim adamı ve siyasetçiler bu yolla diskalifiye edilmiş, bu yolla “değiştirme” gücüne kavuşmuşlardır.

Kasetin içeriğinin aslında pek bir önemi yok.

İnsanlar, kendi yaşam tarzlarını belirlerken, “ayıp” veya “günah” duygusu sadece kendisini ilgilendirmeli.Ancak bu açığa çıktığında, bütün toplumu ilgilendiren ve kasette yer alanların tümünü, bütün sevenleriyle birlikte harap eden bir durumdur.

***

Aslında bu tür mağduriyetler için yasa koruması var ama çok ağır çalıştığından, uygunsuz içeriği siteden kaldırana dek, akla kararı seçiyorsunuz ve en az bir haftayı geçen süreç içerisinde de izleyen izlemiş, yolunu ayıran ayırmış, yüzünüze kepengi kapatan kapatmıştır.

Şimdi bu 4 saate indiriliyor diye kıyamet kopuyor; internette sansüre hayır!

Peki konunun muhatabı siz olsanız ne yaparsınız?

Sizinle ilgili bir iftira varsa…

Sizinle ilgili gerçek veya montaj görüntüler bir anda bütün dünyaya yayılıyorsa…

Sürekli ve planlı halde hakaret ve küfürlere muhatap oluyorsanız…

Ne yaparsınız?

Mahkemeye gidersiniz.

Ama önce içerik sağlayıcıya müracaat etmeniz gerekir.

Ulaşamazsınız, çok uğraşırsınız ve belki günler sonra bir muhatap bulursunuz.

Samimiyetinize ve mağduriyetinize inanırsa ve keyfi isterse kaldırır.

Sonra diğer siteye, sonra diğer siteye ve sonra diğer siteye…

Bu koşuşturma, ne kadar çok yayılmışsa, o kadar çok sürecek demektir.

Bütün bunları yaptınız ama olumsuz yanıt aldınız.

Bu defa mahkemeye gidiyorsunuz.

Mahkeme, “uygun görürse” sadece içerik değil, sitenin tümü için kapatma kararı alıyor ve bunu TİB uyguluyor.

Şanslıysanız, bütün bu işlemler bir haftada, şansızsanız yıllar yılı içerikleri kaldırmakla uğraşır durursunuz.

Ama şimdi kolaylaşıyor.

Mahkemeye gidiyorsunuz, mahkeme “evet, kişilik hakkı ihlali vardır” diyorsa, TİB’e müracaat ederek, hemen kaldırabiliyorsunuz. Kaldırılansa “sadece içerik” , siteyi kapatma yok. Bu içerik bir paragraf da olabilir, bir video da veya sayfalar dolusu yazı ve görüntü de ama sadece sizle ilgili olan bölüm kaldırılıyor ve site, yayınına devam edebiliyor.

Mahkeme için duruşma, savunma, şahit falan da gerekmiyor. Hâkim inceliyor, hakkınızın ihlali varsa derhal karar alıyor, yoksa da sizi geri yolluyor.

Önceden uzun bir uğraş verseniz de siteyi kökten kapatabiliyordunuz. Şimdi sadece 4 saatte sadece içeriği kaldırabiliyorsunuz.Bunun neresi sansür doğrusu anlayamıyorum.

Bu, insanların kişisel hak ve özgürlüklerine sahip çıkmadır. Kafası esenin, insanların onur ve şerefiyle oynanmasının önüne geçmedir.

Ve en önemlisi kurumları, kuruluşları ve siyaseti, iğrenç yollarla dizayn etmeye engel olmadır.

Sansürün her türünün kötü olduğunu iyi biliriz ama insanların kişilik haklarını ihlalin de “yayın özgürlüğü”ne girmeyeceğini biliriz.

Tweetimden seçmeler

Olgun olmakla, olaylara olgunlukla yaklaşmak arasında "pratik" bir fark var!

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Naif Karabatak Arşivi