Hafız Ali Efendi’nin (K.S.) “Zikirli Şekerleri”

Şehrimizde öyle insanlar vardır ki, bunlar bir nevi ayaklı kütüphaneleridir. Şehrimizin tarihini çok iyi bilirler. Onlar yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını çok iyi anlatırlar. Hatta birazda nüktedandırlar. Ziver Tekerek, Hasan Aytemiz ve Mehmet Bilal beyler gibi.

Nuri ALTIPARMAK ağabeyimiz de bu bilge insanlarımızdan biridir.

1940 doğumlu. Babaları Veli Altıparmak Marmara hamamı ve oteli sahibi ve işletmeciliğini yapmış. Çocukluk yıllarını şehrimizin merkezinde, Ulu camii civarında geçirmiş. Bu nedenle şehrimizi, şehrimizin ailelerini ve ariflerini çok iyi tanımış. Kendini yetiştirmiş. Günlük gazete ve kitap okuyan, köşe yazarlarını takip eden, dolu dolu bir insan.

Özellikle şehrimizin mühim alimlerinden Hafız Ali Efendi (K.S.) ile ilgili gözlemlerini, yaşadığı hatıraların canlı bir şahidi olarak, Nuri altıparmak ağabeyimizden dinledim. Tarihe not düşülecek bu güzel hatıralarını aşağıda sizlerle paylaşmak istedim;

Yıl 1952, günlerden cumartesi Mayıs ayı ortaları. İlk okul 3. sınıftayım. Okullar tatil olacak. Babam çeltik ekicisi ustası olduğu için Endel’e,  Kadirli’ye gitmişti. Annem beni aldı, Çarşıbaşı Camiinde “ Güllü Hoca “ ya götürdü. Okul tatil oluncaya kadar sabah bir saat - İkindi namazından sonra Akşam namazına kadar, okuyup-okutulmak kaydı ile okumaya başladım.

Bu günkü Demirci Çarşısı camii batı giriş kapısı, sol tarafında iki katlı bahçede şadırvan havuzlu, etrafı divanlı (kanepe) bir bölüm vardı. Okumaya (ohuma’ya) tahsile başladım. 2 yıl derse devam ettim. Yarım hafız olarak ayrıldım. Hayat üniversitesine devam ettim…

Müftümüz Hafız Ali Efendi (K.S.) GÖRGEL aynı zamanda Camiimizin imamı. Zaman zaman ikindi namazını kılmaya Ulu Camiye giderdi. Gideceği zaman 40-45 dakika önce şadırvanda abdest tazeler. Yerine müsevvit (katip) merhum KANADIKIRIK Mahmut Efendiyi bakardı. Kısa boylu vücut özürlü, fötr şapka giyer asil ve bilgili bir insandı.

Müftümüz Hafız Ali Efendi (K.S.) her ne kadar Camiimizin imamı ise de o görevi “ GÜLLÜ HOCA” efendiye bırakır. Namazdan yarım saat önce çıkar, inişte, karşıda Tuz Han’ı dış dükkanları vardı. (şimdiki Döngel sitesi) köşe dükkanı kardeşinindi. Orada leblebi, kırmızı beyaz (köylü şekeri), leblebi şeker, lokum, fındık, fıstık, çekirdek, bademli şeker imal ederdi. Onun için ailece “ Leblebiciler” denirdi.

Oradan; miktarını bilmiyorum, bademli şeker alır. “ pantolon giyerdi” ceplerine doldurur, esnafa, yolda gördüklerine, kişiye özel. Kimisine bir, kimisine üç-beş tane dağıtarak tatlı sohbet ve şakalarla Ulu Camiye giderdi.

Şayet bu tatlı sohbetler uzarda Camiye varmadan ezan okunursa, duyduğu yerde “esas duruş” a geçer, Ezan’ı Muhammedi’ye yi dinler, duasını hafif sesle okur, camiye giderdi. Çıkışta tekrar şeker isteyenlere birer tane, hiç vermediklerine de istihkakı neyse onu verirdi, makamına gelirdi.

Allah hepsini Rahmet ve Nur’larda tutacaktır ( amin).

O zamanlar bademli şeker çokça yapılmazdı ve herkeste alamazdı. Alanlar ve alamayıp kırmızı beyaz şeker ve leblebi şeker alanlarda kendi çapında birer ikişer dağıtırdı. Zamanla bu gibi şekerler jelatin kağıdına sarılarak değişik tat renk cins ve lezzette satılmaya başlandı. Hafız Ali Efendi (Ks) de güncelleşip bu şekerden dağıtmaya başladı.

Bazı esnaf “ Hocam bademli şeker isterim “ diyenlere, “ Oğlum bak bu da aynı onun gibi, Zikirli Şeker. Sen ye, zihnin açılır, rızkın bollaşır, (şaka yollu) senin gibi akılsızlara da akıl verir.” Şekillerindeki ikna ve ikramlarına devam ederdi.

Halkımız ve bizler, zaman içerisinde merhum hocamız-müftümüz Hafız Ali Efendi’den(ks) görüp-görülüp öğrendiğimiz ve öğrenilen bu kültür’ü devam ettirmeye çalışıyoruz. “

Bu güzel hatırayı Nuri Altıparmak ağabeyimizden dinledik. Kendisinden Allah razı olsun.

Bu gibi hatıraları yeri geldikçe sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Müftü Hafız Ali GÖRGEL Efendi (K.S.): 1880 yılında Kahramanmaraş’ın Şekerli mahallesinde doğdu. Leblebiciler ailesindendir. Küçük yaşta “Huffaz” mektebine gönderilir. Divanlı Mahallesindeki Tiyeklioğlu Hafız Veysel Efendi’nin derslerine devam ederek hıfzını ikmal eder. Değişik vilayetlerden sonra Halep’te 7 yıl öğrenim görür. İstanbul’da Sultan Ahmet Medresesi’ne kaydolur. İcazet aldıktan sonra Maraş’a döner.

1920 Yılında müftülük imtihanına katılır. Maraş Müftülüğüne başlar. Maraş’ta 32 yıl müftülük yapar. Milli Mücadelede aktif rol oynar. Silahını kuşanır. Görevli olduğu camiyi korumaya çalışır. Maraş’ın kurtuluşunda büyük katkısı olur. 1964 yılında emekliye ayrılır. 23,05,1967 yılında vefat ederek Rahmeti Rahman’a kavuşur. Allah(cc) Rahmet eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali AVGIN Arşivi