İsrail Aşkına Vurun Gitsin!

Bazı olaylarda neyden taraf olup olmayacağın büyük bir önem kazanır. Belki normalde sizin taraf olmanız, karşıda durmanız bir şeyi değiştirmezse de, söz konusu savaş olduğunda işin rengi değişiyor.

Tıpkı Suriye gibi…

Suriye’ye ABD tarafından yapılacak olası müdahalenin gerekçelerinde elbette kimyasal silah var.

Yüz bine yakın insanını katleden bir devlet başkanının olduğu Suriye’de, insanların canlarından emin olmaması var.

Kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden bombalarla, tanklarla, toplarla, kurşunlarla katledilen insanlar var.

Kendilerinin güvenliğini sağlaması gereken devletin, katilleri olduğunu yaşayarak gören insanlar var.

Daha iyi bir yaşam arzuladıkları ülkelerinin kendilerine mezar olacağını adım adım görenler var.

Hiçbir hukuk tanımayan, hiç merhameti olmayan ve asla insanlıktan nasiplenmeyen bir yönetim ve onun emrinde eli silahlı katiller var.

Hem insanlığın gereği olarak, hem uluslararası hukuk çerçevesinde o insanların korunması gerekiyor.

Bu savaş dahi olsa…

Buraya kadar barış yanlısı da olsa insanların “haddini bilmesi gerekir” diyerek bir açık kapı bıraktığı açıktır.

Ancak, sorun savaşın masumların kanını dökeceğidir.

Bir de savaşa neden gerek duyulduğudur.

Bu “neden” sonucunu da önemli kılar, başlamasını da…

Gerçekten insani bir müdahale mi bu?

Amerika, Suriye’de parçalanan çocuklardan çok mu etkilenmiştir?

Kimyasal silahla vücudu dağlanan ve sıra sıra dizline cesetler, Obama’nın gözlerinden yaş akmasına mı neden olmuştur?

Çok mu duygulandı, çok mu üzüldü, çok mu ağladı, yüzünü gözünü mü parçaladı, yüreği mi dağlandı?

Ne oldu?

Eğer öyleyse aynı hassasiyet neden başka ülkede gösterilmez?

Sisi, haddini bilen bir cani mi?

Kalabalığa ateş ettirirken, yere düşenler insan değil, robot mu?

Doğu Türkistan’da katledilenler insan değil mi?

Arakan’da bedenleri ateşe verilenler insan değil mi?

Dünyanın dört bir yanında zalimlerin eliyle işlenen cinayetlerde mağdur olanların hakkının aranması için Obama’nın “iyi saatte olsunlar”ını mı bekleyeceğiz?

Yoksa başka bir şey mi var?

Mesele Suriye’de katledilenler değil de, kimyasal silahın başka yerlere de atılması mı var?

Mesela İsrail’e…

Amerika’nın şımarık çocuğuna…

Daha çok dünyanın başına bela olan yöneticilerin işbaşına getirildiği İsrail’e…

Hukuk tanımayan, insan hak ve özgürlüklerini önemsemeyen, işgal ettiği topraklarda Filistinlilere hayatı zehir eden İsrail var…

Bu değildir belki…

Amerika, bu defa gerçekten insani bir müdahalede bulunacaktır.

Irak’a götürdüğü özgürlüğün, acıya dönüşmesine tanıklık etmiştir.

Arap Baharını kışa çevirenlere verdiği destek, içini cız ettirmiştir.

O nedenle Kongre’den karar çıkarılmasını istiyordur.

Sorumluluğu paylaşmak, Beşşar Esad’a haddini bildirme niyetindedir.

***

Çok mu iyi niyetliyim?

Belki de gerçekten öyleyim.

Çünkü Esed’in cezalandırılması gerektiğine inanıyorum.

O cezalandırılırken, bundan nemalanacak muhtemel ülkelerden birisinin de İsrail olduğunu biliyorum.

Bu bile Esed’in “kurtarılması” için tek bir adımı hak etmiyor.

Suriye’de ırkları, kimlikleri, dinleri ve mezhepleri yüzünden öldürülen insanlara yüreğim dayanmıyor.

Esed, bir şekilde cezalandırılmalı, ölümü pahasına da olsa…

Bu açıdan Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın veya başka bir ülkenin onun tepesine bomba yağdırmasını memnuniyetle karşılayacağım.

Ama…

Ama söz konusu ölümleri durdurmaktan öte, tek amaç güdüyorsa iş değişir.

Mesela sadece İsrail’in güvenliğini sağlamaya dönük bir müdahaleyse orada durum düşünmek lazım.

Obama, Suriye’ye müdahale edileceğini söylerken kimlerle görüştüğü bu açıdan çok önemli…

O konuşmadan dört saat önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu arayıp bilgilendirmesini, İsrail deşifre etti.

Hem de Beyaz Saray’ın gizlemesine rağmen…

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in “İsrail’e etki eden her şeyde Obama’ya güveniyorum” sözü de bu açıdan çok dikkat çekici…

Obama’nın hassas yüreği, şımarık çocuğuna kol kanat germe niyetinden başka bir şey değil mi yoksa?

Bu, batının çirkin ve ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya koyan adımdır.

Bütün zulümlere sessiz kalanların, kendi besledikleri karın ağrısını koruma içgüdüsü, yine masum insanların kanını dökmekten öte bir işe yaramayacaktır.

 

Tweetimden seçmeler

Yaptıklarınızla/söylediklerinizle kime hizmet ettiğinizi bilmiyorsanız, kullanılmaya müsait bir yapıya kavuşmuşsunuz demektir.

www.naifkarabatak.net

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Naif Karabatak Arşivi