İyi Çocukları Aklayanlara Bakın!

Bir kadın gözü dönmüş bir kalabalığın tacizine uğruyor, kendisi ve çocuğu darp ediliyor, hakarete uğruyor. İnsanın inanası gelmiyor ama kadının üzerine çişini yapan alçak bile çıkıyor.

1 Haziran’da meydana gelen olay, halen savcılıkta.

Ancak, birden bire ortaya “sakin bir görüntü” çıktı ve Kabataş’ta meydana geldiği iddia edilen görüntülerin hiç olmadığı anlatılmaya başlandı.

Olayın mağduru Zehra Develioğlu, bebeğiyle birlikte yaşadığı acıyı unutmaya çalışırken, birden bire “durduk yere iyi çocuklara iftira atan” durumuna düşürülmek istendi.

Kanal D’nin “büyük gazetecilik başarısı”yla(!) elde ettiği, yani her zaman olduğu gibi “kendisine servis edildiği” görüntüde Kabataş iskelesinde olağandışı bir durum yok.

Dolayısıyla da kimsenin tacizi söz konusu değil, mağdur yok, zalim yok…

Buna kargalar bile güler.

Bütün cinayet olaylarında da buna benzer bir görüntü elde etmek mümkün, olay olmadan önce. Ya olay olduğunda ve sonrası…

Bu görüntü yok.

Görüntü yok diye Zehra, Adli Tabip’in raporunu “geçersiz” mi sayacak. En önemlisi yaşadığı acıyı ve o iğrenç hareketleri hafızasından silip atacak mı?

Sırf “iyi çocuklar” iğrenç olarak anılmasın diye, Anne Zehra ve bebek Zeynep, travmayı boş mu verecek?

***

Gezi olayları olduğunda, fütursuz bir kalabalık sokağa çıkmıştı. Yakıyorlardı, yıkıyorlardı, boyacı çocuğu köprüden aşağı atıyorlardı, ellerine geçen taşlarla, Molotoflarla işyerlerine saldırıyor, insanların ekmeğiyle oynuyorlardı.

Güç ve kuvvetleri hayli yerindeydi. Maşallah sponsorları iyi çalışıyor, kumanyalar eksik edilmiyordu. Muhtemelen hesaplarına yatanların aşkıyla da vuruyorlardı, saldırıyorlardı, salya sümük terör estiriyorlardı.

Ama onlar iyi çocuktu…

Çünkü onları destekleyen sesi gür medya ve yeterince sanatçı(!)  vardı.

Onlar iyi çocuklardı çünkü çoğu solcuydu.

İyi çocuklardı çünkü çoğu din düşmanıydı, inançlara hakaret etmeyi seviyordu ve mabetleri işgal edip, aşağılıkça hareketlerde bulunabiliyorlardı.

İyi çocuklardı çünkü çoğunluğu terör örgütleriyle haşir neşirdi.

İyi çocuklardı çünkü KOÇ gibi sponsorları vardı.

Çok iyi çocuklardı ki “hizmet harekâtı” bile destek veriyordu.

Çok çok iyi çocuklardı ki, hepsi AK Parti düşmanıydı. AK Partiye oy veren herkes onların hedefindeydi.

Ve o kadar iyi çocuklardı ki, bütün derin yapılanma yanlarındaydı.

Aldıkları bu güçle sokağa çıkarak “üç ağacı” korumaya yemin etmişlerdi.

Sonra ağaç unutuldu; üçüncü köprü, havalimanı, HES’ler ve Kanal İstanbul gibi alakasız konular gündeme geldi ya olsun. O kadar Gezi çocuklarında olacaktı.

Eee az değil, onlar vatan kurtaracaklardı.

Terör örgütleriyle el ele hükümeti düşürecekler, sponsorlarının verdiği kumanyayla beslenerek, güç kazanacaklardı.

Ve bu güçle sokaklara çıktılar, Kabataş’ta ise “başörtülüZehra’ya rastladılar.

Buraya yazamayacağım kadar iğrenç küfürler ve hakaretlerde bulundular. AK Parti’ye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, kadının şahsında hakaret ettiler. Sonra bir aşağılık, kadının üzerine çişini yaptı. Namus duygusu da olmadığından, o kadar insanın içinde bu aşağılık hareketi yapabilecek kadar alçalmak, onun için sorun değildi.

O hengâmede bebek de zarar gördü.

İğrençlikleri ortaya çıkmasın diye bütün Mobesse kameralarını da parçaladılar.

***

Aradan bunca zaman geçtikten sonra vicdan azabından kurtulmak için ortaya bir görüntü çıkardılar. Aynı tarih ve aynı saatte Kabataş çok sakinmiş.

Ya sonrası?

Sonrası yok.

Çünkü sonrası işlerine gelmiyor “hizmet”e hiç de yaramıyor…

Onlar da biliyor ki, olayı inceleyen savcının da dediği gibi “Zaten olay ondan sonra başlıyor. O ana kadar herhangi bir müdahale söz konusu değil. O görüntü olay anından öncesine denk gelen görüntülerdir.

Ama önemli değil. Bir algı oluşturmaya çalışılıyor. Kadının ve çocuğun yaşadığı acıya bir de iftira eklenerek, başbakanın dillendirdiği olayın hiç olmadığını ve hep iftira atıldığını söylemeye çalışıyorlar.

Sahi siz o görüntülerde ne görmek istiyorsunuz, ne göreceğinizi tahmin ediyorsunuz, kare kare hafızanızdan gitmiyor mu?

Acı yaşatmak mı zor, acıya maruz kalmak mı?

Bunu da geçtik. Şimdi o günlerde sanat ve basın camiasından mağdur kadına destek verenlere linç uygulamaya, mahalle baskısı oluşturmaya çalışıyorlar.

Kadını iftiracı göstermek, onların ayıbını örtecek sanıyorlar.

İğrençliğin üzerine farklı iğrençlik eklemenin alemi yok.

Çünkü siz, insanlığınızı Kabataş’ta yitirdiniz ve bir daha ele geçirir misiniz bilinmez ama iğrençliğinize iğrençlik ekleyerek bunu başaramazsınız.

Siz ancak bu kadar gezi zekâlı olabilirsiniz, başka ne denir ki?

 

Tweetimden seçmeler

Bazıları zerre kadar menfaate bulaşmamak için bütün dünyayı teper, bazıları da zerre menfaat için bütün dünyayı harcamaktan çekinmez.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi